Sevgili Genco, Sen gideli bir yıl oldu. Zaman çabuk geçiyor. İlk mektubumda (Cumhuriyet, 13.08.2024) ardında bıraktığın görsel-işitsel belgelerden söz etmiştim: Sanat yaşamın boyunca oluşturduğun sesli kitapları, fotoğraflarınla yorumladığın şiirleri, çevirilerini, plak ve kasetlerinde kayıtlı müzik çalışmalarını...
Bu mektupta da senin gençken nasıl biri olduğunu anlatmak istiyorum. Bence önemli çünkü genç izleyicilerin seni son 10-15 yılda yaptıklarınla tanıyor: Çoğunlukla kendi oluşturduğun tek ya da iki kişilik gösterileri müzik eşliğinde sunan, en çok Nâzım ve Brecht’e odaklı çalışmalar yapan, toplumda olan biteni yakından izleyerek televizyon söyleşilerinde siyasal erkin eylemini eleştirinin süzgecinden geçiren, sanat dünyasının güler yüzlü ama sözünü sakınmayan ulusal kahramanı olarak...
Bugün yüreğimizde yaşattığımız o yiğit ihtiyar delikanlı, profesyonel tiyatroculuğa adım attığı 66 yıl öncesinde de farklı biri değildi. O zamanlar, günümüzdeki kimliğini oluşturma adına yoğun çabalar içindeydi.
KENDİNİ ÖZENLE YETİŞTİRDİ
Galatasaray İlkokulu ve Robert Kolej gibi köklü kurumlarda eğitim görmüş olması, onun birçok yabancı dil bilen bir kültür insanı olarak yetişmesine yön vermişti. Erkal sahneye lisedeyken çıktı. Daha sonra amatör Genç Oyuncular ekibindeki çalışmalarıyla, geleneksel tiyatromuzun açık biçim oyunculuk biçemini de değerlendirdi. Karakter canlandırırken gerekli psikolojik çözümleme yetkinliğini İstanbul Üniversitesi’nde gördüğü psikoloji eğitimiyle kazandı. Dramatik oyunculuktaki ustasının, ilk profesyonellik döneminde birlikte çalıştığı Yıldız Kenter olduğunu söylemiştir. Avrupa tiyatrolarını incelediği gezilerinde, beden kullanımından, koreografiye, müzikli tiyatronun şarkılı ve danslı dokusundan, Brecht’in epik/diyalektik tiyatrosunun özelliklerine uzanan bir çizgide gözlem yaparak sahne sanatçısı için gerekli staj dönemini tamamladı.
1963’te Arena Tiyatrosu’nda sahnelenen “Aslan Asker Şvayk” ile üne ulaştı. Ionesco’nun “Sandalyeler” ve “Ders” oyunlarıyla ilk profesyonel yönetmenlik çalışmasında başarıya imza attı. 1964’te Gülriz Sururi ve Engin Cezzar Tiyatrosu’nda sahnelenen “Keşanlı Ali Destanı” oyununun yönetmeni olarak “usta”lar arasına giriyordu. 1965-67 döneminde ise A.S.T’dedir. Oyunculuk çizgisi Brecht’in “Arturo Ui”sinden Gogol’un “Deli”sine uzanır.
Genco, “Bir Delinin Hatıra Defteri” oyunuyla ülkemizdeki ilk tek kişilik sahne olayına imza atan, Nâzım Hikmet’in şiirini ilk kez sahneye çıkartan sanatçımızdır.
DOSTLAR BAĞIMSIZLIKTAN ÖDÜN VERMEDİ
Erkal 1959’da Dostlar Tiyatrosu’nu kurdu. Ülkemizin en uzun soluklu tiyatrolarından olan Dostlar, 55 yıl boyunca toplumcu anlayışın simgesi oldu. Genco, bu toplulukta “Asiye Nasıl Kurtulur” ve “Galilei Galileo” gibi kalabalık kadrolu zor oyunlar yanında, iki kişilik ve tek kişilik oyunlarda yıldızlaştı. Dostlar yapımları aracılığıyla savaşı, adaletsizliği, demokrasiden sapmaları, söz özgürlüğünün yok edilişini, fırsat eşitsizliğini, faşizmin insanlık dışı uygulamalarını tartıştı. Dostlar Tiyatrosu’nun bağımsızca yaşaması yolunda, kazançsız amma ödünsüz bir tutumla savaşım verdi. Yalnız sahneye çıkmakla kalmadı, oyun uyarladı, oyun çevirdi, oyun yönetti; sunulan yapımların çoğunun dramaturguydu. Oyuncu arkadaşlarını oyun yazmaya yönlendirdi. Tiyatrosunda birçok yerli oyunun dünya prömiyerini gerçekleştirdi. 100 dolayında profesyonel çalışmada katkısı vardır.
Ciddi oyunlarda ve güldürülerde sergilediği incelikli yorumlar yanında, yurtiçinde ve dışında bir tipleme büyücüsü olarak da hayran kazanmıştır.
Genco her zaman temiz ve şık giyinen bir sanatçı imgesi sundu. Ünlü kişileri yolda durdurup kucaklama ya da birlikte resim çektirme gibi eylemlerin ayıp sayıldığı 1960’lı ve 70’li yıllarda Genco’yu uzaktan hayranlıkla izlemekle yetinirdik. Genco’nun özel yaşamındaki zarif davranışları, gösterişten uzak duruşu ve özenli giyinişi, yaşı onunkine yakın olan bizleri çok etkilemiştir. En önemli özelliği de utangaç kişiliğini yaşamı boyunca korumuş olması ve şımarıkça davranışlardan uzak durmasıdır.
Genco Erkal, sanatçı kişiliğini aydın kişiliğiyle pekiştirmiş bir ustadır. Çok okuyan, yalnız konuşmayı değil dinlemeyi de bilen, yüreğinin esini aklının sesiyle dengeleyebilmiş bir dünya insanıdır.
Seni özlüyoruz sevgili Genco...