Barış Doster

Laiklik, Cumhuriyetçilik, solculuk

02 Nisan 2022 Cumartesi

Yurttaşlar, laikliğin önemini daha çok kavradıkça, laikliğin ne denli yaşamsal olduğu hem ülkemizde hem de yakın coğrafyamızda yaşananların da etkisiyle anlaşıldıkça, toplum dünyevileştikçe, bu gidişattan ürken kimileri de laikliğe aykırı uygulamaları, özellikle eğitim kurumlarında devreye sokuyorlar. Bu yolla iktidara selam yolluyor, aferin almaya çalışıyorlar. Muhalefetin bu konudaki edilgen tutumu da bu kişileri cesaretlendiriyor elbette.   

Laikliğin; demokrasinin, özgürlüğün, yurttaş kimliğinin, iç barışın, ulusal birliğin, toplumsal huzurun, kadın-erkek eşitliğinin, hukuk devletinin, bilimsel düşüncenin, Cumhuriyetin temeli, güvencesi olduğu gibi, sınıf mücadelesinin ve emperyalizme karşı savaşımın da temeli, olmazsa olmazı olduğunu biliyoruz. Hiç Irak’a, Libya’ya, Suriye’ye, Afganistan’a kadar gitmeye gerek yok. Laiklik olmadan, feodalizm artığı, ortaçağ kalıntısı kimliklerin siyasallaşmasını; etnik, dinsel, mezhepsel kimliklerin, sınıf kimliğinin önüne geçmesini engellemek, olanaksız. Laiklik olmadan, emperyalizmin kışkırttığı ve yaşadığımız coğrafyayı kan gölüne çevirmek için kullandığı etnik ve mezhepsel boğazlaşmaları önlemek mümkün değil. Laiklik olmadan, özgür düşünce, özgür bilim, özgür bir tartışma ortamı geliştirmek, demokrasiyi güçlendirmek, imkânsız. Peki, laiklik olmadan, emekçileri, sınıf kimliğinde buluşturup sınıf mücadelesinin öznesi kılmak mümkün mü? Değil elbette.   

YURTTAŞLIK VE YOLDAŞLIK 

Çünkü sınıf mücadelesi vermek, solcu olmak için öncelikle iktisadi bölüşümün, toplumsal refahın, geniş kesimler lehine değişmesini savunmak gerekir. Solcu olmak; emekten, eşitlikten, bağımsızlıktan, aydınlanmadan, özgürlükten, adaletten, dayanışmadan yana olmaktır. Solcu olmak; ezen, sömüren sınıflara karşı çıkmak, emperyalizmle mücadeleyi esas almaktır. Solcu olmak; bireyin her anlamda özgürleşmesini, özgür bireylerin örgütlenerek, örgütlü topluma ulaşmasını savunmaktır. Solcu olmak; her türlü güç odağına karşı, yoksulların, güçsüzlerin, kimsesizlerin, ezilenlerin, emekçilerin safını tutmaktır. Solcu olmak; temel çelişkiyi dine, mezhebe, ırka, etnik kökene, cinsiyete değil, sınıfsal çelişkiye bağlamaktır. 

Gelelim Cumhuriyetçiliğe... Cumhuriyetçi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunu yorulmadan takip eden yurttaştır. Kuvayı Milliye ruhunun, Müdafaa-i Hukuk geleneğinin takipçisidir. Yerli ve millidir. Tam bağımsızlıkçı ve antiemperyalisttir. Yağmaya ve yabancılaşmaya dönüşen özelleştirmelere karşıdır. Kamucu, halkçı ve toplumcudur. Planlı ekonomiden yanadır. Bütüncül kalkınmayı savunur. Toplumun piyasanın emrine girmesine, piyasa toplumuna dönüşmesine itiraz eder. Demokrasiyi özelleştirmeyle bir tutmaz. Kimi sosyal demokrat politikacıların da dilinden düşmeyen “paydaş yurttaş”, “yönetişim” gibi cilalı sözcüklerin arkasına sığınıp, kamu kurumlarını pazarlama şirketi, kamu görevlisini pazarlama elemanı, okulu, hastaneyi işletme, yurttaşı müşteri olarak görmez. Yurttaşların refahtan eşit pay alması için vergi adaleti, gelir adaleti, bölüşüm adaleti için çalışır. Güçlüyü değil, haklıyı savunur. Dış politikada bölge merkezli, bağımsızlıkçı, barışçıdır. İçişlerine saygıyı, karşılıklı çıkarı önceler. Antiemperyalisttir. 

Kısacası, laikliği savunmadan Cumhuriyetçi olunmaz. Laik Cumhuriyetçi olmayan sol, etnikçilik, mezhepçilik ve AB’cilikten; laik Cumhuriyetçi olmayan sağ, dincilik, Arapçılık ve Amerikancılıktan kurtulamaz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları