Erdoğan Bayraktar’ın içine oturan taş
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Erdoğan Bayraktar’ın içine oturan taş

02.09.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Hem sağında hem solundalar. Kafanı çeviriyorsun ardından geliyorlar. Sağ adımını atıyorsun onlar da sağ ayaklarını kaldırıyor. Yürüyorum sanıyorsun. Aslında içinde olduğun kalabalık seni yürütüyor. Gittiğin yolun senin olmadığını yalnız kalınca anlıyorsun.

Gazeteler “itiraf” yazıyor. Eski Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın açıklamalarından bahsediyorum. 17-25 Aralık için “Dosyamda ne varsa, hem tapeler doğrudur hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur” dedi ya... 29 Nisan 2014 tarihli Adli Tıp Raporu’nu açtım. AKP-FETÖ kavgasının ardından dosyaya yeni savcı atanmıştı. O da 2 hard disk, 20 DVD, 12 klasörden oluşan tapeleri ve çözümlerini Adli Tıp Kurumu’na göndermişti. “Doğru” mu yoksa “montaj-dublaj mı” diye sormuştu. Bakın, o raporun sonucunda ne yazıyor:

“İnceleme konusu tüm ses kayıtları ile ses kayıtlarına ait tapelerde yapılan karşılaştırma sonucunda; basit imla ve yazım hataları dışında, konuşmanın anlam bütünlüğünü bozacak herhangi bir bulgunun tespit edilemediği...”

Kısacası itiraf denileni, devlet resmen 7 yıl önce kabul etti. 

BAYRAKTAR ATILDI AMA OYUN SÜRDÜ

Bayraktar’da kontrolsüz bir damar var. Kriz anlarında daha çok görünüyor. Sakin kalıp diplomatik konuşmak ya da politika yapmak yerine aklına ilk gelenin peşinden gidiyor. Kanser hastası Dilek ile diyaloğu yıllarca unutulmadı. 2016’da girmek istediği sitede, kendisine kimlik soran bir güvenlik görevlisini, yumrukla-copla dövdü.

Sadece bunlar değil...

17 Aralık sabahı, FETÖ’cü savcıların operasyonu başladığında, Bayraktar’a ilk haber veren oğluydu. Abdullah Oğuz Bayraktar, 06.36’da babasına “Benim evi polisler bastı, acil birilerini arar mısın” demişti. Erdoğan Bayraktar neler olduğunu anlamıştı. Telefon trafiği saat 06.57’de danışmanı Sadık Soylu’yu aramasıyla sürdü. “Sadık polis birazdan gelip seni alacak, evden kaç” demişti. Bayraktar, “Konuşmaların hepsi doğru” dedi ya. Aslında Sadık Soylu da kabul etti. Soylu, Meclis’te verdiği ifadede şunları söyledi: “Erdoğan Bey benim babam gibidir. ‘Kaç Sadık’ demiştir. Ben de ‘Efendim kafede oturuyorum. Orada bekleyeceğim’ dedim.”

Meselenin bam teli burada...

O Sadık Soylu, daha geçenlerde Sedat Peker’in açıklamalarıyla gündeme gelen Süleyman Soylu’nun kuzeninden başkası değil. Peker, “Murat Kurum mu yönetiyor Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı, Sadık Soylu mu” diye sorunca adı yıllar sonra yeniden hatırlandı. Peker’in sözleriyle anlaşıldı ki aradan geçen 7 yılda, eski düzen devam etmişti. Ama bir farkla... Yıllarca o düzeni kurmak için her şeyi göze alan Erdoğan Bayraktar, oyundan atılmıştı.

BAYRAKTAR KENDİNİ NEDEN AYIRDI?

İşin ilginci, bunun nedeni, kriz anında yine “aklına ilk geleni” söylemesiydi. Önüne “istifa et, Erdoğan’ı rahatlat” diye bir metin konduğunda tepesi atmıştı. Televizyon kanalında isyan etti: “Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan (Erdoğan)’ın onayıyla yapıldı.” 

Mesela Urla villaları fezlekesi Erdoğan Bayraktar’ı haklı çıkarıyordu. Hikâye, Erdoğan ile işadamı Latif Topbaş’ın görüşmesiyle başlıyordu. Topbaş, villaların yapılacağı arsanın 1. derece sit alanı olduğunu, çözmek için de Erdoğan Bayraktar’ın devreye girmesini istiyordu. Erdoğan da Bayraktar’ı arayarak yardımcı olmasını söylüyordu. Tayyip Erdoğan’ın dediğini yapan Erdoğan Bayraktar, günah keçisi yapıldığını düşünüyordu. 

Haklı bir tarafı daha var...

Geçen gün Altan Sancar’a verdiği söyleşide “Beni rüşvet ve yolsuzluk çuvalının içine koydular”, “‘Reis’, Sayın Cumhurbaşkanım, beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı” diye isyan etti ya...

17-25 Aralık hikâyesi iki ayrı dosyadan oluşuyor. 

Birincisi Reza Zarrab aracılığıyla dönen ticaret. Bal tutanın parmağını yaladığı düzende, 3 bakan (Egemen Bağış, Zafer Çağlayan, Muammer Güler) menfaat karşılığı bu sistemin parçası olmakla suçlandı. 

İkinci dosya ise kamunun usulsüz işleriyle ilgiliydi. Özetinde; yandaş zenginler kamu varlığı denizini siyaset aracılığıyla içerek zenginliklerine zenginlik katıyordu. Erdoğan Bayraktar ise bu işlerle suçlanıyordu.

Sadece Cemil Çiçek değil, aslında AKP de farkındaydı. Yüce Divan için 20-21 Ocak 2015’te yapılan oylamanın sonucu her şeyi gösteriyor.

Zafer Çağlayan: 242 aleyhte, 264 lehte oy

Muammer Güler: 241 aleyhte, 258 lehte oy

Egemen Bağış: 245 aleyhte, 255 lehte oy.

Erdoğan Bayraktar: 219 aleyhte, 288 lehte oy.

Rakamların dili söylüyor, AKP, büyük fireler verdi. Partinin en çok sahip çıktığı isim ise Bayraktar oldu. 

Zira herkes, Erdoğan’ın isteğiyle “dava adına” yapılanların farkındaydı. Yandaş işadamlarının siyaset eliyle kamu rantını paylaştığı bir düzen yaratılmıştı. AKP’nin iktidar sistemi bu paralel ekonomiye dayanıyordu. Örneğin “havuz medyası” buydu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Sabah-ATV satışı için havuza para aktaran firmalara 87 milyar 832 milyon liralık ihale verildiğini açıklamıştı. 

İşte Bayraktar, bu nedenle kendisini ayırarak “Benim dosyamda hırsızlık yok, görevi kötüye kullanma var” dedi.

17-25 ARALIK BİR BAŞKA BAHARA

Canlı yayında bakanlıktan istifasını açıkladı ama 25 Aralık 2013 tarihli Resmi Gazete’de Erdoğan’ın onu görevden aldığı yazdı. Vekillikten istifa ettiğini söyledi ancak bir türlü yürürlüğe konmadı. Bayraktar’a ağız tadıyla çekip gitme hakkı bile tanınmadı.

“Ne yaptıysam Erdoğan istediği için kırgını” Bayraktar, sistemin dışına itilmeyi, yalnız bırakılmayı, sıfatsız kalmayı kabullenemedi. Sosyal medya hesabından sık sık sitem etti:

“Biz ilçe teşkilatlarında çalışarak, elektrik direklerine bayrak asarak partili olduk. Sonunda mancınıkla atıldık. Siz ise; zekânız, eğitiminiz ve babanız sayesinde bizlere horozluk yaptınız. Şimdi ise ‘parti’nizin başındasınız.”

FETÖ’nün Türkiye’ye yaptığı en büyük kötülüklerden biri de bu. AKP’yle 2002-2014 aralığında beraber yürüyen örgüt, Ergenekon gibi kumpaslarda, hükümetin yolsuzluklarını açıklayan muhalifleri yargılamıştı. Yollar ayrılınca, bu kez yolsuzluk dosyalarını AKP’ye karşı kullandı. FETÖ’nün niyeti, yolsuzlukla hesaplaşma değil, yolsuzluğu kendi iktidar hesaplaşmasına meze yapmaktı. Bu da AKP’ye, FETÖ’yle kavga ederken yolsuzluğu da örtme fırsatı verdi. Olan da yolsuzluk düzeniyle hesaplaşamayan Türkiye’ye oldu. 

Tedavi edilmeyen hastalıkların kriz anlarında açığa çıkması gibi. Erdoğan Bayraktar’ın yıllar sonra aklına geleni söylemesi, üstü örtülmüş yolsuzluğun yıllar sonra ilk ağızdan kabulü oldu. FETÖ’cüler eliyle kurgulanan 28 Şubat davası da Gezi davası da sürerken 17-25 Aralık bir başka düzene kadar örtü altında yaşamaya devam edecek.

Kırgın ve kızgın. Haksızlığa uğradığını düşünüyor. Ancak Erdoğan Bayraktar’ın kalabalıktan koparak yalnız yürüdüğü yolda bıraktığı izler, Türkiye’nin eksik hesaplaşmasını bugün değilse de bir gün mutlaka tamamlamasına neden olacak.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025