Erdoğan kimin cumhurbaşkanı?
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Erdoğan kimin cumhurbaşkanı?

11.10.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Muhafazakârların mı, liberallerin mi, partisindeki İslamcıların mı, MHP’deki ülkücülerin mi, taşranın mı, şehrin mi... Erdoğan hangisinin cumhurbaşkanı? Kesin olan bir şey var ki, Erdoğan en çok servet sahiplerinin cumhurbaşkanı. Bu nedenledir ki aldığı kararlar, hep sermaye sahiplerini sevindiriyor.

Öyle ya daha geçenlerde kürsüye çıkmadı mı? Zincir marketlerden şikâyet etmedi mi? Fahiş fiyatlardan dem vurmadı mı? Gerekeni yapacağız demedi mi? Zabıtalar marketlerde görünmedi mi? “Müdahale mi geliyor” derken damat Berat Albayrak’ın yol arkadaşı Ticaret Bakanı Mehmet Muş çıktı, “Serbest piyasa ekonomisi geçerli, doğrudan fiyatlara müdahale etmeyiz” dedi. Tartışma da böylece bitti. Enflasyon işi, açılacak 500’er metrekarelik bin markete kaldı. Kısacası yine “inşaata kuvvet” diyeceğiz.

TARİHLERİ GEÇMİŞ ÜRÜNLER

Herkes fiyatları konuşurken, o ürünleri raflara dizenleri merak ediyordum. Market gezen Erdoğan, raflardan kafasını kaldırıp onların hallerini sormadı. Sorsa da anlatabilirler miydi, emin değilim. Oysa bunu dert edinenler var. Mağaza-Market Sen, adı üstünde, marketlerde örgütlenmeye çalışan bir sendika. Düzenli olarak marketlere gidip işçilerle konuşuyor. İçinde bulundukları koşulları anlatan raporlar hazırlıyor. Görüşmeleri de kayıt altına alıyor.

Geçen hafta konuştuğum sendika yöneticileri, raporları ve kayıtları benimle paylaştı. Okudukça, dinledikçe gördüm ki marketlerin hiç konuşulmayan bir tarafı var. İnsanlık dışı koşullarda köle gibi çalıştırılan işçiler, eksik yatan maaşlar, fazla çalıştırma, mobbing, “defol” diyerek tazminatsız işten atılma, daha neler neler… Hepsi ama hepsi bu marketlerde var.

Adı A ile başlayan marketin Siirt’teki şubesinde işçilerin anlatımı raporlara şöyle girmiş:

Son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin fiyatı düşürülüp müşteriye satışı yaptırılıyor. Eğer bu ürünler satılmazsa işçiler kendi ceplerinden bozuk ürünleri almaya zorlanıyor. Kasa ve envanter sayımlarından çıkan açıklar, zorla işçilere ödetiliyor. Mağazalara depodan eksik ürün gelebiliyor. Eksik çıkan ürünlerin ücreti zorla işçilere ödetiliyor.”

SU İÇTİ, KEK YEDİ KOVULDU

Belki televizyonda izlediniz. Aynı mağazalar zinciri, engelli işçi çalıştırmasıyla övünen reklam hazırlamıştı. Sendika arşivinde, engelli bir işçinin “yeter” diyerek istifa ediş dilekçesi duruyor:

“Kanuna göre engelli işçiler gece vardiyasında çalıştırılamaz. Sayım vb. gibi gerekçelerle gece vardiyasında kaldım. Bazen işten çıkış saatim gece 12.00’yi buldu. Tarihi geçmiş ürünlerin satılması, envanter açığının kapatılması, sayım eksikliklerinin giderilmesi için elemanlara zorla ürün satmaları vs. gibi birçok sorun yaşadım.”

Bir başkası üniversiteden mezun olmuş. İşsiz kaldığı yetmemiş, aldığı KYK borcunun zamanı gelmiş. Mecburen markette çalışmaya başlamış. Geldiği noktayı şöyle anlatıyor:

“Sürekli olarak fazla çalıştırıldık. Çıkmam gereken saatte hiçbir zaman çıkamadım. Hep daha fazlası istendi. Son kullanma tarihi geçmiş ürünleri de bize zorla aldırıyorlar. Borç mu ödeyeyim, maaşımı kullanma tarihi geçmiş ürünlere mi yatırayım?”

Üniversiteyi bitirmek için bu markette çalışan da var. Ankara’daki E. K. bunlardan biri. Üstelik bir de hasta annesi var. “Bir iş olsun yeter” demesi de yetmemiş. Üç şişe su içtiği ve bir kek yediği için hırsızlıkla suçlanmış. İşten çıkarılmış. Sendika, verdikleri mücadelenin sonunda, E.K’nin haklarını aldığını haber veriyor.

BAKANLIK BİR ŞEY YAPMADI

Mağazanın işçileri salgın dinlemedi, tam kapanma dinlemedi, çalışmaya devam etti. Bir tanesi yaşadıklarını şöyle aktarıyor:

“Bizi saat 07.00’de mağazalara dikiyorlar. Evimden 06.00’da çıkmak zorundayım. Bu sabah 07.00’de, mağazada mıyız diye kontrol ettiler. Pos cihazının fotoğrafını, yöneticilerin olduğu gruplara attık.”

Öbürü devam ediyor:

“Günde 14 saat mağazada oluyoruz. Fazla çalışmalarımızla ilgili bölge sorumlusu ve satış müdürü ‘çalışacaksınız’ diyor. Sonra da dönüp ‘Çalışmasaydınız, biz mi dedik fazla çalışın diye, saatinizde çıkın kardeşim’ diyorlar. Çalışma Bakanlığı’na şikâyette bulunduk. Elimize bir şey geçmediği gibi, aksine, gelip bize ‘Çalışma Bakanlığı’nı aramışsınız’ diyerek tavır aldılar.”

GÜNDE 8 LİRAYA NE YENİR?

Adı Ş ile başlayan market, yeni bir uygulama başlattı. Telefonla sipariş verebiliyorsunuz. Hadi onu bir de işçiden dinleyin:

“Müşteriler siparişleri araba ya da motorla bıraktığımızı sanıp ağır siparişler veriyorlar. Ancak yürüyerek gidiyoruz.”

Bayramda çalışıyorlar, resmi tatillerde çalışıyorlar. Ama yevmiye aynı... Ya yemek parası? Günlük 8 lira. O da mağaza içinde harcanacak:

“Mağazada hazırlanacak ürünler sadece domates, peynir ve hazır makarna. Ancak bunları yiyebiliyoruz. Günde 8 lira; 1 noodle, 1 ekmek, 1 içecek… Her gün bunları yemekten usandık.”

Bir işçi, mağazada doldurulan vardiya defterlerinin çöpe atıldığının fotoğrafını çekmiş. Nedeni malum:

“Bayramda ve 15 Temmuz’da ful çalıştık. Puantaja da 11 saat olarak girildi. Bayram sonrası bölge sorumlusu, sildirip herkesi ‘7 buçuk saat çalıştı’ diye yazdırdı.”

Aynı mağaza zincirinin Van’daki şubesinde çalışan işçi, “Mağazada yatıp kalkın demeye getiriliyor” diyerek yaşadığını anlatıyor:

“Sabah 8’de açmamız, akşam 9.30’da kapatmamız isteniyor. Bizim ailemiz yok, sosyal hayatımız yok ve ne yazık ki sesimizi duyan da bizi anlayan da yok.”

Sendika, bu markette yaşananları şöyle raporlaştırmış:

“Güncel fiyat etiketleri mağazalara geç gönderiliyor. Eski etiketler üzerinden yapılan satışlar üzerine, güncel ve eski fiyat arasındaki fiyat farkı işçilerden alınıyor. İşçiler şubelerinde genellikle kasanın, klimanın ya da dondurucuların bozuk olduğunu ve kendilerinin tamir etmesinin beklendiğini anlatıyor. Şubesi değişen işçinin tüm izin hakları sıfırlanıyor. Biriken izinlerin gaspı, mağaza değişikliği ile gerçekleştiriliyor.”

Kimi videoyla, kimi bir fotoğraf karesiyle, kimi mesaj görüntüsüyle kanıtlanmış olaylardan bazıları böyle…

AKP HER ŞEYİN FARKINDA

Bunların hükümet farkında değil mi sanıyorsunuz? Elbette farkında.

Zabıta göndermeye gerek yok. Sendika açıklamasında detayı var:

“Çalışma Bakanlığı’nın arşivlerinde bizzat işçilerin imzası ile binlerce şikâyet kaydı bulunuyor. 12 saatlik çalışma, fazla mesailerin ödenmemesi, bir suç olarak zincir marketlerde patronlar tarafından sürdürülüyor. Tüm yetkili kurumlar bu düzenden haberdar.”

Yıllardır en ücra yerlere giren bu marketleri, bizzat hükümet destekledi. Sahipleriyle de bir suskunluk anlaşması yaptı. Zincir marketler, fiyatları aşağı çekerken “maliyet” olarak gördüğü işçileri de öğütüyordu. Ne yasalara, ne insan haklarına, ne ahlaka, ne dine-imana uyan bu koşullara, AKP iktidarı yıllarca göz yumdu. Hükümetin kötü politikalarıyla fiyatlar yükselince, marketler günah keçisi ilan edildi. Yine de dişlilerin arasında ezilen işçilerin hali, domatesin ya da pirincin fiyatı kadar konuşulmadı.

Elinizde sepet ya da araba, rafların arasında dolaşıyorsunuz. Gözünüz indirim peşinde. Unutmayın, bu kara düzende insan hayatından ucuzu yok, daha ucuzu yok!

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025