Gezi Parkı’na bir günde nasıl el koydular...
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Gezi Parkı’na bir günde nasıl el koydular...

22.03.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bir Yunus sözü biliyoruz. “Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi” diyoruz. Çoğu zaman “Mal da yalan mülk de yalan” diye devam ediyor, mistisizme teslim oluyoruz.  

Kuşkusuz, dünya var olurken bir sahibi yoktu. İnsanlar mülk edinmeyi öğrendiler. Sahip olmaya dayalı bir düzen kurdular. Çit çekilmese de dikenli teller olmasa da gördükleri binalara, boş arazilere “sahibi var” diye baktılar.

Demokrasi yavaş işleyen bir düzendir. Konuşma ve uzlaşma, ilerleyişin motorudur. Dikta rejimleri hızlıdır. Bugün düşünür, yarın yaparsınız.

Cumadan cumartesiye ardı ardına gelen haberlerden biriydi. “Taksim Gezi Parkı’nın mülkiyeti ‘Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na geçti” ifadeleriyle duyuruldu. Merkez Bankası Başkanı’nın ya da İstanbul Sözleşmesi’nin bir kişinin isteğiyle değiştiği günün içinde öğrendik. Tarihi şehrin en kalabalık ve tabii yakın zamandaki en tartışmalı meydanının mülkiyeti bir imzayla değişmişti.

GEZİ PARKI VAKIF DEĞİL

Kararı ilk duyduğumda ben de herkes gibi önce “Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı kaldı mı” diye düşündüm. Elbette fiilen ortada yoktu. Bu, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün “mazbut vakıf” dediği şeydi. Osmanlı döneminde kurulmuş, kaybolmuştu. Haliyle bugün bir yönetim kurulu ya da tabelası bulunmuyordu. Vakıflar Genel Müdürlüğü, bütün mazbut vakıflar gibi, bu vakfı da resmi olarak temsil ediyordu.

Bugünkü kalabalığa bakıp aldanmayın. “Dedeme vermişler de almamış” diyoruz ya… 1481-1512 yılları arasında imparatorluğu yöneten Sultan Beyazıt döneminde, sadece Gezi Parkı değil, Taksim Meydanı da boş bir araziydi. Hatta yıllarca öyle de kaldı. “Taksim” adını bile 1731 yılında şehrin su ihtiyacını karşılamak için bu koca boşluğa inşa edilen binadan aldı. 19. yüzyıl başına gelindiğinde, bu alana, kapıkulu askerlerinin topçu sınıfı için  “Topçu Kışlası” inşa edilmişti. Haliyle çoktan vakıf arazisi niteliğini yitirmişti.

Cumhuriyet döneminde de yapılan meydan düzenlemeleriyle bu vakıfsızlık hali sürdü gitti. Çoğu kişi hatırlayacaktır. 2013 yılındaki Gezi Direnişi sırasında, alanla ilgili açıklamaları yapan yönetici Kadir Topbaş’tı. Yani alanın sahibi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Başkanı.

HER ŞEYE EL KONABİLİR

Peki, nasıl oldu da şehrin en kritik parkı bir anda el değiştirdi?

Cuma günü yapılan resmi açıklama, bu dönüşümü, 2008’de yapılan 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 30. maddesine dayandırıyor. Söz konusu madde şöyle: “Vakıf yoluyla meydana gelip de her ne suretle olursa olsun Hazine, belediye, özel idarelerin veya köy tüzelkişiliğinin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıkları mazbut vakfına devrolunur.”

Peki, bu maddeye dayanarak Gezi Parkı belediyeden alınıp Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilebilir mi?

Bu sorunun yanıtını İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’a sordum. Yasayı okuduktan sonra söze “vakıf yoluyla meydana gelmek” diye başladı. “Demek ki bu kanunu uygulayabilmeniz için yapının vakıf yoluyla meydana gelmesi gerekir” diye devam etti. Polat “Mesela Beyazıt Camii böyle bir yapıdır, vakfı kurulmuş, varlığını bu iş için harcamış ve yapıyı meydana getirmiş” dedi. Haliyle basit bir soru soruyordu: “Gezi Parkı ‘vakıf yoluyla’ mı meydana geldi?”

Mahir Polat devam ediyor: “Yasa aslında şunu söylüyor. Bir cami yaptın, bir medrese yaptın ve bunu vakıf yoluyla yaptın. Sonra bu vakıf zaman içinde dağıldı. Eğer bu yapılar bir kamu kurumunun elindeyse, korumak için mazbut vakfa devredilir.”

Peki, bu yasanın uygulaması yeni bir el koyma kültürü mü yaratıyor?

Bu yasa ile bir süredir hedef alınan varlıkların olduğu belediyeyi yöneten Polat şöyle söylüyor:

“30. madde vakıf arazileriyle ilgili değil. Bugüne ulaşmış tarihi binalarla ilgili. Vakıf arsaları konuymuş gibi manipüle ediliyor. Arsadan söz edip onu 310 yıl sonraki binaya, onu da 130 yıl sonra yapılmış bir parka bağlıyorlar. Tarihi İstanbul’un neredeyse dörtte üçü vakıfla ilişkili toprak, arazi, mülktür. Bu şekilde kamu kurumlarının elindeki hemen hemen tüm binaları Vakıflar Genel Müdürlüğü alabilir. Her arsanın, her binanın, her yapının tarihi bir belgede bir vakıfla ilişkisini görebilirsiniz, arayıp bulabilirsiniz. Dolayısıyla bu maddeyi böyle uygularlarsa alamayacakları yer yok.”

YASANIN ÖZÜNE AYKIRI

Görünen o ki mevcut yasa kötüye kullanılarak bir el değiştirme geleneği oluşuyor. Mahir Polat anlatıyor:

“Biliyorsunuz, daha önce Galata Kulesi’ne de bu kapsamda el kondu. Ben orada da anlattım. ‘Galata Kulesi vakıf yoluyla meydana gelmemiştir, bu maddeden faydalanamaz’ dedim. Neden? Çünkü Galata Kulesi’ni Cenevizliler yaptı. Bu kadar basit bir bilgiyi manipüle edip ‘bu bir zamanlar vakıftı öyleyse el değiştirsin’ diyorlar.”

Vakıflar, Osmanlı düzeninin en önemli kurumlarından biriydi. Mülkiyet, bireyin olmaktan çıkıyor, kamuya yönelik bir amaç için kullanılıyordu. Vakıf mallarını korumak için çıkarılan yasanın da aslında bir özü var: Vakıf kültür varlığı olan tarihi eserleri korumak. İki şart var: Bir, vakıf yoluyla meydana gelecek. İki, vakıf kültür varlığı olacak.

Mahir Polat, alınan kararın öze aykırı olduğunu söylüyor:

“Vakıf yoluyla meydana gelmiş şey Gezi Parkı’nda nedir? Vakıflar Genel Müdürlüğü Topçu Kışlası’nı işaret ediyor. Peki, Topçu Kışlası Sultan Beyazıt’ın yaptığı bir yapı mıydı? Hayır, kışla 19. yüzyılda yapıldı. Sultan Selim’in bir devlet kurumu olarak yaptırdığı binadır. Vakıf değildir, askeri binadır. Sultan Beyazıt’tan üç asır sonra yapılmış, vakıf niteliği de olmayan, bugün de ortada olmayan bir binaya dayanarak nasıl bu araziyi alıp Sultan Beyazıt Vakfı’na devredeceksiniz?”

HER ŞEY BİR GÜNDE OLDU

“1914 tarihli bir belgenin fotokopisine dayanarak bunu yapıyorlar. Belgede özetle diyor ki ‘Sultan Beyazıt Han Vakfı’ndan gelen topraklar üzerine bu bina (Topçu Kışlası) yapıldı’. Bakın ‘vakıf kültür varlığı’ vardı demiyor, ‘arsası vardı’ diyor. Arsa, kültür varlığı değildir. Arsa arsadır. ‘Vakıf kültür varlığı olma şartına’ uymaz. Ama 2012’de, önce Topçu Kışlası’na dayanarak burayı kültür varlığı ilan ediyorsunuz. Sonra bir zamanlar bu arazinin Sultan Beyazıt Vakfı’nın arsası olduğunu söylüyorsunuz. Sonunda da parkı vakfa devrediyorsunuz. Bu kadar hukuk ve tarih katliamı olmaz.”

Öyle anlaşılıyor ki işi kitabına uydurmak için yasa sebep kılınıyor. Her şeyin bir günde yapılması alışkanlığı, sadece Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde değil, her yerde kendisini gösteriyor. Mahir Polat bir günde yaşadıklarını şöyle özetliyor:

“Bir günde olmaz böyle bir şey. Bir günde İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü tek sayfa bir yazı yazıyor. Beyoğlu İlçe Tapu Müdürlüğü de sanki o belgeyi bekliyormuş gibi, bir günde ‘tamam’ diyor, onaylıyor. Gezi Parkı’nı bir günde İBB’den alıp Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devrediyor. Bunun emsali yok.”

Tarihi korumak için çıkarılmış kanunlar, üstünde ağaçların olduğu bir parkı halktan koparmak için kullanılıyor. Halkın oyuyla seçilmiş bir belediye, tam da şehir meydanı için düzenleme yapacakken, kendisini meydansız buluyor. Aynı zamanda sistem, kendisine yasalarla el koymaya ve yeniden dağıtmaya dayalı bir mülkiyet sistemi inşa ediyor.

İnsanın kendi eliyle yaptığı putların esiri olması gibi. Tek kişiye hizmet eden “kutsal yasalar” bir ağaç gölgesine bile “benim” demenize izin vermiyor. Ağaçları dikenler bir gün yasa da yaptığında bütün gölgeler bizim olacak.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025