Yer’in yuvarlak olduğunu düşünen Eski Yunanlılar, Yer yüzeyini betimlemek için ilk kez kürelerden, yeryuvarlardan yararlanmışlar. Söylenenler doğruysa, ilk küreyi İÖ 150’de Krates yapmış.
Günümüze erişen en eski küre ise, Kristof Kolomb’un Doğu’ya gitmek için batıya doğru denize açılmasında etkili olan Martin Behaim tarafından 1492’de Nürnberg’de yapılmış.
İnsanoğlu, en eski zamanlardan başlayarak, küreye tapınmış nerdeyse. Falcılar, gözlerini cam kürelere dikerek, insanların yazgı dolambaçlarında okuma yolculuklarına çıkmışlar.
Günümüz mitologyasında, futbol topu da kendince bir yeryuvar. Pek çok yönüyle dünyayı simgeliyor futbol topu. Nerdeyse dünya kuruldu kurulalı, insanoğlu bir topun peşinde koşuyor.
2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın sonuna yaklaştığımız bugünlerde, bir yandan maçları kaçırmamaya, bir yandan da futbola düşgücünün esinlediği akıl açıcı yorumlar getiren yazarların yazdıklarını okumaya çalışıyorum.
Bakıyorum da, topa, futbol topuna getirilen en incelikli yorumlardan biri, Fransız romancı ve oyun yazarı Jean Giraudoux’nun kaleminden çıkmış.
İnsanoğlunun büyük oyunlarının çoğunun bir topla oynandığını söyleyen Giraudoux, topun, hayatta, hayatın yasalarından kaçmayı en iyi başaran “şey” olduğunu vurgulamadan edemiyor.
Ayşen Gür’ün çevirisiyle söylersek:
“Gezegenin yasalarına, fazla bir heyecan duymadan ve sık sık başkaldırarak uyan bu hafif uydu, yeryüzünde bir top olmaktan başka hiçbir şey olmamanın büyülü erdemine sahiptir. Futbolun evrenselliği de, topun bu etkisini en üst düzeye çıkarmasından kaynaklanır.”
Giraudoux’ya göre, futbol takımı, topa, kendi sıçrama ve bağımsızlık ilkesi dışında, 11 kurnazlık, 11 düşgücü motoru sağlar. Futbolda kaleci dışında hiçbir oyuncunun ellerini kullanamamasının nedeni ise, işin içine eller karışınca topun top olmaktan çıkacağı gerçeğidir. Yalnızca top mu, oyuncu da oyuncu olmaktan çıkacaktır.
Neden?
“Eller birer âlettir; onlarla taklit etmeyi bilen iki hayvana verilmişlerdir yalnızca: insana ve maymuna. Top ise taklidi dışlar, yalnızca yıldızların etkisini tanır” da ondan.
Şu yaşadığımız günlerde, dünya, futbol topuyla küreselleşirken, bu akıl ve gönül çelen oyuna Giraudoux gibi yaklaşanları Tanrı başımızdan eksik etmesin...
Futbol topunun dayanılmaz hafifliği
Yazarın Son Yazıları
Bir ‘Ali Gevgilili ironisi’
Irgat’ın Türküsü
‘Tüm iktidar hayalgücüne!’
Milos Forman: Mizah ve eleştirinin formeni
Kâr ve kapital
Hücrede bir ‘Kuyucaklı’
İyi ki varsın edebiyat...
Dünya Kupası’nda hangi gruptan elendik?
Orwell yaşasaydı...
Kitapla 1 dakika!
Konuş, belleğim!
‘Hayır’ diyen insan...
‘Cahil’den ‘Korkuyorum’…
Heybeliada’nın belleği
Edebiyatın kurduğu kardeşlik
Kaleci Yevtuşenko
Hayır de!
2017’de ‘1984’...
‘El pueblo, unido…’
Behey gafil...
Dans ve müzik Lorca için sevişti…
Şimdi uzak yakın...
Tek başına kalsan da...
Yaşar Kemal’i özlerken...
‘Ne gündüz biter, ne gece...’
‘Hadi, Cumhuriyet’e gidiyoruz...’
Hangisi?..
Aklımıza dolanan ‘Ağ’...
Wajda: Insanlığın sesi
Yazarları da yarıştırırlar…
Bayram ‘kurban’ı
Homo Sapiens ikilemleri...
Sanat her şeye iyi gelir
Darbe-i mesel...
Futbol topunun dayanılmaz hafifliği
Futbol bahane, şovenizm şahane…
Abidin Dino’nun attığı ‘Gol!’
Tam bir cehalet...
Ha asker, ha sivil...
Cinayetin müzayedesi…