Çiğdem Toker

Yenikapı’ya dolgu

06 Ağustos 2016 Cumartesi

Yenikapı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “CHP demek kirlilik, yolsuzluk, çöp, susuzluk demektir” dediği yerin adıdır.
Yenikapı, Erdoğan’ın gerçekdışılığı defalarca anlatılıp belgelenmesine karşın, ana muhalefet partisi liderini SSK Genel Müdürlüğü dönemi üzerinden itibarsızlaştırma politikasını tekrarladığı yerdir.
Erdoğan, Yenikapı’da kendisini izleyen milyonlara “Ey Kılıçdaroğlu, senin SSK döneminde nelerin olduğunu biliyoruz” demiştir. Yenikapı Miting Alanı hukuka aykırı bir mekândır. Yapılmadan önce, 1 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun, “siluet ve topografya” itirazı dikkate alınmamıştır. Deniz Yenikapı’da yarım milyon metrekare doldurulmuştur. Hem siyaset hem ticaret odaklı bu projede, İstanbul’daki diğer projelerden çıkan hafriyat kullanılmış; miting ve gösteriler uğruna Marmara Denizi haritası değişmiştir.
Koruma Kurulu’nun itirazı, TMMOB’ye bağlı, Şehir Plancıları, Mimarlar ve Mühendisler Odası’nın açtığı davalar, seyri değiştirmemiştir.

***

Türkiye bir hukuk devleti olsa, Yenikapı Miting Alanı’nın şu anda yıkılıyor olması gerekirdi. İstanbul 6. İdare Mahkemesi, tarihi yarımadanın bozulduğu gerekçesiyle açılan davada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı imar planlarını iptal etti. (3 Haziran tarihli Rıfat Doğan imzalı haberin linki: http://www.diken.com. tr/tarihi-yarimadanin-seklini-bozmustu-yenikapi-dolgu-alani-plansiz-kaldi/
İptal kararlarının gereği ne yapılacağı bellidir. İşlemden doğan sonuçların ortadan kaldırılması gerekir. Yarın demokrasi talep edilecek miting, hukuka aykırı olarak yapılmış bir yerde yapılacaktır. Miting düzenleyenlerin hukuk devletini ne kadar önemsediği buradan bile bellidir.

***

Erdoğan Yenikapı’da Kılıçdaroğlu’nu görmek isterken amacı kredibilite devşirmekti. Bunu Kılıçdaroğlu da biliyordu. “Batı’da azalan itibarını muhalefet liderleriyle yükseltmeye çalıştığı için Yenikapı’ya gitmiyorum” bile dedi. Zaten o nedenle iki ısrar, üç telefonun, iki günde neyi değiştirdiği, izahı hak eden bir meseledir bugün.
Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, kararı açıklarken “kamuoyundan gelen talepler”den söz etse de bu değerlendirmede iki tereddütlü konu var. İlki “kamuoyu”nun kim olduğu, kimlerden oluştuğu. İkincisi, CHP kamuoyunun, bu katılıma canı gönülden razı olup olmadığı.
Yarın Kılıçdaroğlu, daha önce bu mekânda aleyhine söylenmiş olan sözlere karşın, önemli bir kitleye seslenme olanağı bulacak. Orada vereceği mesajların gücü ve yaratacağı etkiyi şimdiden bilemiyoruz.
Ancak karar değişikliğinin verdiği ilk izlenim, “CHP bu mitinge katılmazsa sanki darbecilerden yanaymış gibi görünür” kanaatine yol açılması riski. Bu yanıyla dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinde “Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” tercihini hatırlatıyor... AKP, OHAL kararnamesi ve uygulamalarıyla Meclis iradesini her dakika çiğnerken, CHP’nin dolgu bir alanda “dolgu” görüntüsü vermemesi önemlidir.
Aksi takdirde, 1725 Aralık operasyonları sonrasında oluştuğu düşünülen “şer cephesi”ne karşı durma amacıyla düzenlenen yukarıda anımsattığımız büyük mitingde “şer cephesi”ne dahil ettiği CHP liderini yarın da mutlulukla yanına katmış olacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları