Başkentte hava sonbaharı andırıyor.

Sürekli yağmur.

Siyasette, “hava kurşun gibi ağır”.

Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı’nın tutuklandığı haberi

gelince; medyada CHP’nin demokrasi raporuyla ilgili tartışmaların yönü değişti.

İlkleri seven ülkeyiz.

İlk kez görev başındaki bir orgeneralin tutuklanması, Hasdal Askeri Cezaevi’ne gönderilmesi; yorumlarda ve haberlerde biraz kıvançla, biraz şaşkınlıkla yer aldı...

İddianame yok. Suçlamadaki öğeler nedir, açıklanmadı.

Orgeneralse orgeneral, ama darbeci!

Yazarı, yorumcu, haberci hep bir ağızdan:

“Adalet önünde herkes eşittir!”

Birinci sahne.

***

İkinci sahne kimi kaygılarla açıldı.

Her biri ünlü mü ünlü; yorumcular, yazarlar, haberciler yine hep bir ağızdan aynı yargıda buluştular:

Önceki seçimlerde Genelkurmay’ın 28 Nisan muhtırası iktidarı mağdur duruma düşürdü ve seçimleri etkiledi.

Şimdi bir telaş, bir korku. Orgeneralin tutuklanmasına karşı TSK aman sert bir bildiri açıklamasın. Açıklarsa AKP yine mağdurları oynayacak, oy kazanacak!

Bu nedenle CHP Genel Başkanı da TSK’ye sakin olmasını salık verdi.

Askersel tepki olmasın, kimse askeri tepkiye kışkırtmasın demek iyi, güzel de. Yerli malı suskunluk dışımızdaki dünya için geçerli değil.

AFP ve Reuters gibi uluslararası haber ajanslarını engelleyebilir misin?

Balanlı’yı da içine alan Balyoz soruşturmasını dış dünyaya; “Türk ordusuna bugüne kadarki en sert meydan okuma” diye duyurdular.

Şunu da ekleyerek: “Fakat davanın güvenilirliği bazı belgelerin imal edildiğine dair ciddi şüpheler nedeniyle zarar gördü. Ordu ve hükümet arasındaki güvensizliği arttırdı.”

***

Son sahne (A): Yorumcular, yazarlar, haberciler; son tutuklanmaya neden olan, Eskişehir’de bir emekli askerin evinde bulunan belgeler nedir, ne değildir, birbirine soruyor.

Ama iktidarın dişi borazanı, yüzünü botoks ile gerdirip ekranda taze görünmeye çalışan 67 yaşında bir TV bülbülü var ki; işi gücü gün ve gece o TV’de bu TV’de AKP şaklabanlığı yapmak, asker düşmanlığı sergilemek!

Eskişehir’de bulunan belgeleri sanki görüp okumuş, sağlıklı, sağlam belgeler olduğuna inanmış; Balanlı’nın darbeci diye tutuklanmasını “onaylıyor!”

Bu arada Genelkurmay’ın, son anda Orgeneral Balanlı dahil altı üst rütbeli muvazzaf subayın sorgulanmasına girişildiği gün; her yıl yapılan Ege-Akdeniz manevralarını iptal ettiği neden tekrar gündeme getirilmiyor?

***

Son sahne (B): Yorumcuları, yazarları çizerleri kara kara düşündüren bir başka konuyu tartışıyorlar.

30 Ağustos’ta Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na tek aday Balanlı tutuklandığına, Hava Kuvvetleri’nde de başka orgeneral olmadığına göre… kuvvet komutanlığı ne olacak?

İçlerinden birkaçı; arkadaşlarını uyarıyor, uyandırıyor.

Bak kardeşim; RTE’nin Başbakanlığı’nda bütün orgeneraller tutuklansa da çareler tükenmez!

RTE’nin demokrasimizin yıldızı diye andığı Adnan Menderes de “TSK’nin yedek subaylarla yönetilebileceğini” söylememiş miydi?

Başbakan da daha önce “Genelkurmay’a illa ki bir karacı gelecek ne demek” diye sorarak henüz uygulamaya almadığı görüşünü açıklamadı mı?

Geleceğe dönük; bir denizci, bir havacı da Genelkurmay Başkanı olabilir diye işaret vermedi mi?

Hava Kuvvetleri’ne bir oramiral neden komuta etmesin? Nihayet hepsi asker!

Yolların yürümekle, gezmekle aşınmayacağını mitingden mitinge koşan, bir günde üç-dört ilde konuşan muhalefete de öğrettiği gibi… AKP iktidarında çarelerin tükenmeyeceğini öyle ya da böyle kanıtlayabilir!

***

Son sahne (C): Başbakan son olaya hadi ya sorumluluk gereği, ya da askerle yeni bir gerginliğe yol açmamak için değinmez diyelim. Ola ki susar. O susar ama yardımcısı, asker dedin mi tutabilirsen tut beyefendiyi, Bülent Arınç’ı: TV’lerde işte hukuk devleti, işte darbecilere kışlanda otur diyen aslan yürekli hükümet huzurunuzda diye demeçler verebilir.

Hükümet sözcüsü de muhtıraya karşı dik durduklarını söylediydi.

Son olarak Arınç mağdur ama mağrur olduklarını kanıtlamak için; “Daha önce selam vermeyip geçenler, şimdi şak diye topuklarını vurup saygılarını sunuyorlar” demedi mi?

***

Kaset rezaletinin yanı sıra şu bu vesileyle asker ve darbe, bu seçimde de propagandaya malzeme!

Hangimiz darbelere karşı daha büyük içeriğinde bir üstünlük yarışıdır gidiyor.