‘Fayf mani tu fak fak!..’ (1)
Deniz Kavukçuoğlu
Son Köşe Yazıları

‘Fayf mani tu fak fak!..’ (1)

27.06.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Birçok İstanbullu gibi ben de Amerikalıları 1940’lı yılların sonlarında tanıdım. Bembeyaz giysileri, bol paçalı pantolonları, başlarında kepleri, gürültülü sesleriyle Dolmabahçe önlerine demirleyen gemilerinden Kabataş’ta karaya çıkarlar, Gümüşsuyu’ndan Taksim’e, Taksim’den İstiklal Caddesi’ne akarlardı. O yıllarda Cihangir Sormagir Sokağı’nın Tavukuçmaz Yokuşu ile kesiştiği köşedeki Tolunay Apartmanı’nın üçüncü katındaki evimiz “stratejik” bir önem taşıyordu. Amerikan gemilerinin Boğaz’a girişlerini balkonumuzdan ilk önce ben görür, mahalledeki arkadaşlarıma haber verirdim. Amerikalılar bizim için çok önemliydi.
Onlar güler yüzlü, sevecen, eli açık insanlardı. Abdülvahit Turan Yenihayat karamelasının ortası delik yüz para, leblebi unu helvasının beş kuruş olduğu o yıllarda biz İstanbullu çocuklar “bonbon”u ilk kez onların elinden tatmıştık. Amerikan gemilerine düzenlenen okul gezilerinde, sokaklarda çocuklara çikolata, şekerleme, bisküvi dağıtırlardı. Çocuklar onlara “Coni” derler, gidişleriyle hüzünlenir, gelişleriyle sevinirlerdi.
Conilerin gelişlerine sevinen yalnız biz çocuklar değildik. Koca bir yıl Abanoz Sokağı’nın 1-41 numaraları arasında sıkışıp kalan “hayat kadınları” özel izinlerle sokaklara taşıp köşe başlarında iş tutmanın keyfi ile “Fayf mani tu fak fak! Fayf mani tu fak fak!..” diye seslenir, onları tavlamaya çalışırlardı.

***

O günler Beyoğlu’nun sokakları, kaldırımları temizlenir, yılın 362 günü sidik kokan duvar dipleri bile üç gün boyunca mis gibi arapsabunu kokardı. Amerikalılar geldiği zaman İstiklal Caddesi, çocuklara, askerlere, köylülere yasaklanırdı. Coniler ceplerinde kalan son bonbonları, görevlilerin kestiği köşe başlarına kadar kendilerini “Pliz, pliz!” çığlıklarıyla izleyen çocuklara dağıtır, sonra papatya suyuyla sarartılmış saçları, bol boyalı yüzleriyle kendilerini bekleyen “ablaların” kollarına girip uzaklaşırlardı.
Rus Çorap Pazarı’nın “Us Çorap Pazarı”na, Rus salatasının “Amerikan Salatası”na dönüştüğü o yıllarda, Amerikalıları en çok çocuklarla orospular severdi. Daha doğrusu biz öyle sanırdık. Conileri çocuklardan, orospulardan daha çok seven başkalarının da olduğunu ilerideki yıllarda öğrenecektik!
İlk bonbon lezzetini Conilerin elinden tadan çocuklar daha sonraları onların gönderdikleri süttozlarıyla, peynirlerle beslendiler. Bir bölümü ilk delikanlılık çağlarında onların Zippo çakmağı, Arrow gömleği, Loafer ayakkabısı, Levi’s pantolonuyla tanıştı. Kapalıçarşı’daki “Eskici Musa” 1950’li yıllarda Amerikalı gibi giyinmek, onlar gibi olmak isteyen gençlerin uğrak yeriydi. Musa ne yapar, ne eder bunları bulurdu. Bunları bulmak zorundaydı! Çünkü o yılların twinset’li, ekose etekli, beyaz çoraplı kolej kızları, yukarıdaki standart donanıma sahip olmayan oğlanlara gülerlerdi.

***

Bunların çoğu okullarını bitirdiler. Amerika’ya gittiler. Harvard, Yale, Stanford gibi ünlü okullara gidemeseler de ikinci, üçüncü sınıf üniversitelerde eğitim görüp Türkiye’ye döndüler. Gençlikleri “Eskici Musa” ile Perry Como, James Dean, rock’n roll, Ford Thunderbird arasında geçen büyük bölümünün seçimi, “American way of life” oldu… Amerika’yı, Amerikalıları, Amerikalılar gibi yaşamayı çok sevmişlerdi.
İstanbul’da Hilton Oteli açılmış, gala konserine “Around the World” ile başlayan “kadife sesli şarkıcı” Nat King Cole, otelci Nick Hilton’ın sevgilisi Terry Moore’un gazeteci İlhan Demirel tarafından çekilen külotsuz fotoğrafı kadar ses getirmemişti. Piyanist Erdoğan Çaplı’nın “Amerika, Amerika bütün dünya durdukça…” dizesiyle başlayan şarkısının radyolarda çalınması ile evimizin karşısındaki apartmanın kapıcısının kızının dünyaya zenci bir bebek getirmesi de aynı tarihlere rastlıyordu.  

Yazarın Son Yazıları

Veda (28.09.2018)

Veda

Devamını Oku
28.09.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Devamını Oku
13.07.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Devamını Oku
11.07.2018
Ağlamak

Ağlamak

Devamını Oku
04.07.2018
Mutlu sona doğru

Mutlu sona doğru

Devamını Oku
22.06.2018
Yorgunluk

Yorgunluk

Devamını Oku
20.06.2018
Tatarböreğini sever misiniz?

Tatarböreğini sever misiniz?

Devamını Oku
15.06.2018
Dertleşme (13.06.2018)

Dertleşme

Devamını Oku
13.06.2018
Elinizi tutan mı vardı?

Elinizi tutan mı vardı?

Devamını Oku
09.05.2018
Abdullah Gül: Nereden nereye?

Abdullah Gül: Nereden nereye?

Devamını Oku
27.04.2018
Baskın

Baskın

Devamını Oku
20.04.2018
İzmir bir başka…

İzmir bir başka…

Devamını Oku
18.04.2018
Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Devamını Oku
11.04.2018
SAPTAMALAR 2

SAPTAMALAR 2

Devamını Oku
06.04.2018
Saptamalar

Saptamalar

Devamını Oku
04.04.2018
Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Devamını Oku
21.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Devamını Oku
16.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Devamını Oku
14.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Devamını Oku
09.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Devamını Oku
07.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Devamını Oku
02.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Devamını Oku
28.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Devamını Oku
23.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Devamını Oku
21.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Devamını Oku
16.02.2018
Hayalet gemiler

Hayalet gemiler

Devamını Oku
09.02.2018
Gecede İstanbul

Gecede İstanbul Deniz Kavukçuoğlu yazdı...

Devamını Oku
07.02.2018
Gerçeklerimiz

Gerçeklerimiz

Devamını Oku
02.02.2018
Ne yazacağını bilememek

Ne yazacağını bilememek

Devamını Oku
31.01.2018
Akıntıya karşı durmak

Akıntıya karşı durmak

Devamını Oku
24.01.2018
Dünden bugüne (19.01.2018)

Dünden bugüne

Devamını Oku
19.01.2018
Şiddet ve eğitim

Şiddet ve eğitim

Devamını Oku
05.01.2018
Bunlara mecbur muyuz?

Bunlara mecbur muyuz?

Devamını Oku
03.01.2018
Hayatın içinden

Hayatın içinden

Devamını Oku
29.12.2017
‘Bir telefonu bile yok!’

‘Bir telefonu bile yok!’

Devamını Oku
22.12.2017
Umut (20.12.2017)

Umut

Devamını Oku
20.12.2017
Diren Gökçeada!

Diren Gökçeada!

Devamını Oku
08.12.2017
Çürüyen çöp, çürüyen insan

Çürüyen çöp, çürüyen insan

Devamını Oku
01.12.2017
Polisiye filmi izler gibi

Polisiye filmi izler gibi

Devamını Oku
29.11.2017
Singapur’dan Türkiye’ye

Singapur’dan Türkiye’ye

Devamını Oku
17.11.2017