Elçin Poyrazlar

Bu daha başlangıç…

22 Mayıs 2023 Pazartesi

14 Mayıs seçimlerinin sonucu muhalefet kanadında düş kırıklığına, öfkeye ve yılgınlığa neden olmuş görünüyor.

Halkın tercihlerini sorgulayanlar, muhalefeti basiretsizlikle suçlayanlar, küsenler ve ‘benden buraya kadar’ diyenler…

Doğru, Türkiye siyasetinde neredeyse her seçim, toplamı sıfır olan oyun gibidir. 

Birinin zaferi diğerinin mutlak yenilgisine denk gelir. 

Gri alanların yok olduğu, ortak noktaların kaybedildiği, her konunun ölüm kalım meselesi haline geldiği keskin kutuplaşmaların ülkesinde başka türlüsünü beklemek gerçekçi olmazdı. 

Gelişmiş demokrasilerde politika, sosyal ortamların nadiren konusu olurken Türkiye'de okul, iş, ev ve sokakta, çocuğundan hasta yaşlısına kadar herkesin hararetle tartıştığı en mühim, en can alıcı meseledir. 

Çünkü bir grubun iktidarının devamı diğer grubun yok edilişi üstüne kurulmuştur. 

Diğer grubun yaşam alanı, siyasi görüşü, hayat felsefesi ‘düşman ve öteki’ ilan edilir ve siyaset bu hücum üstünden yönetilir. 

14 Mayıs seçimlerinin birinci turuna tüm ülke olarak bu bilenmiş duygularla gittik. 

Hem iktidar hem de muhalefet kampı varoluşsal bir hırsla siyasetlerini düzenlediler. 

21 yılda nefret kusan, halkın bir kesimini aşağılayan ve giderek düşmanlaştıran siyasetin yarattığı iki zıt kanattan oluşan bir toplum var artık karşımızda. 

Bölündük ve pek rahat yönetildik. 

Bu köhne ve toksik siyasete karşı muhalefetin seçim kampanyasında birleştirici, kapsayıcı ve yumuşak tonu bir ümit kapısı aralamıştı.

Azarlanmaktan, aşağılanmaktan, ayrımcılığa uğramaktan, nefret sözleri duymaktan, hakaret işitmekten bıkan seçmen bu ümit söylemine tutundu ve seçimlerde kendi iradesini gösterdi. 

‘Bu halk sertlikten anlar, bu halk kudretliye oy verir, bu halk hep sağcılara alışıktır’ argümanları seçimin sonucundan sonraki tabloda öne sürüldü. 

Şimdi ikinci tura çok az kala muhalefetin de katı milliyetçi söylemlere savrulduğunu görüyoruz. 

Sağcı tabana sağcı boncuklar dağıtarak, fikirlerini son dakikada değiştirmeye yönelik nafile çabalar bunlar. 

Türkiye tarihinin belki de en sağcı, radikal İslamcı, milliyetçi ve kadın düşmanı parlamento denklemiyle yüz yüzeyken tam tersi bir söylem rüzgarı estirilmeli ülkede.

Safların bu denli sıklaştığı, tarafların siyah beyaz açık pozisyon aldığı, tabanın kemikleştiği bir yarışta kendi siyasi mevzilerimizden vazgeçme lüksümüz yok. 

İktidarın devletin tüm kaynaklarına sahip olduğu, medyanın ezici çoğunluğunu kontrol ettiği, propaganda makinesini manipülasyon için ustalıkla kullandığı, karşı tarafı sistematik olarak terörizm ve sapıklıkla suçladığı bir seçim yarışının muhalefet için kolay olmadığını başından beri biliyorduk. 

Bunları bile bile, her şeye rağmen mücadeleye girildi. 

Şimdi aynı mücadele 28 Mayıs için geçerli. 

Her türlü dezavantaja, adaletsizliğe, haksızlığa ve hukuksuzluğa karşın mücadeleye devam etme dışında seçeneğimiz yok. 

Ta ki istediğimiz çağdaş, refah ve demokratik ülke hayalini gerçekleştirene kadar. 

Bu daha başlangıç… 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları