Gezi Direnişi bir dönüm noktasıydı!

Gezi Direnişi bir dönüm noktasıydı!

01.06.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bazı küçük, münferit gibi görünen olaylar vardır ki arkalarındaki ciddi toplumsal, siyasal, kültürel birikimler olan süreçlerin dışavurumudur.

Bu nedenle de toplumsal dönüşümlerin, siyasal devrimlerin simgeleri haline gelirler.

Örneğin, Bastille Hapishanesi’nin baskını Fransız Devrimi’ni temsil eder:

Paris halkı, Krallığın zulmünü simgeleyen Bastille Kalesi ve Hapishanesi’ni 14 Temmuz 1789’da zapt etmiştir.

Aslında içeride sadece 7 mahkûm vardı.

Yani büyük bir mahkûm ordusunun serbest bırakılması gibi bir olay değildi ama halkın kitlesel bir başkaldırışı söz konusuydu.

Nitekim, Krallığa karşı bu başkaldırış, Fransız İhtilali’nin simgesi olarak kabul edildi.

Örneğin, Berlin Duvarı’nın yıkılışı, Sovyetler Birliği’nin çöküşünü temsil eder:

9 Kasım 1989’da duvar önündeki barikatların kaldırılmasıyla, duvarın her iki tarafındaki insan seli duvarı aşmış, duvarın resmen yıkımına ise 13 Haziran 1990’da başlanmıştı.

Berlin’in Sovyet bölgesini Batı bölgesinden ayıran bu duvarın yıkılışı, Doğu Almanya’nın ve Sovyetler Birliği’nin çöküşünü simgeler.

Örneğin Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışı İstiklal Savaşımızın başlangıcını temsil eder.

***

Kimi zaman farklı yıllarda meydana gelen bazı olayların tarihleri de gün olarak çakışır:

Örneğin özgürlükçü 1961 Anayasası’nı ortadan kaldırmaya yönelik olan ve dinci siyasetin önünü açan baskıcı 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile...

Yine bir 12 Eylül’de, ama otuz yıl sonra 2010’da, yargının siyasetin emrine girmesine yol açan, AKP-Cemaat-“Yetmez ama ‘Evet’çiler” ittifakının destek vermesiyle gerçekleşen halkoylaması.

Örneğin, Menderes’in Demokratik Rejimi ortadan kaldıran “Tahkikat Encümeni” yoluyla gerçekleştirdiği “Sivil Darbe”ye karşı Demokrasiyi yeniden kurmak için yapılan 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi ile...

Yine bir 27 Mayıs’ta ama elli üç yıl sonra, 2013’te, bir akşam vakti Taksim Gezi Parkı’nda kesilecek olan ağaçları korumak için çevrecilerin başlattığı direniş.

Gezi Direnişi, ağaçların kesilmesini önlemek için başlatılan masum bir çevreci eylemden, iktidarın kullandığı orantısız şiddet sonunda, Demokrasi için ülke çapında yapılan özgürlükçü bir direnişe dönüştü.

Bu niteliğiyle, AKP-Cemaat (FETÖ-PDY)-İkinci Cumhuriyetçiler (liberal solcular, “Yetmez ama ‘Evet’çiler”)-ABD-AB ittifakıyla kurulan ve o sırada Kürt siyasal hareketinin de desteğiyle yükselen iktidarın maskesini düşürdü:

AKP’nin otoriter yüzünü ortaya çıkardı ve yükseliş eğilimini tersine çevirerek çöküş sürecini başlattı.

(Bu konuda ayrıntılı bilgi için benim 28 Mayıs Cuma günkü, Zülâl Kalkandelen’in 30 Mayıs Pazar günkü yazılarına ve Aykut Küçükkaya ile birlikte yazdığımız kitaba bakılabilir.)

***

Gezi Direnişi’nin asıl önemli olan özelliği, iktidarın sözde “Muhafazakâr Demokrat” maskesini düşürmüş olmasıydı.

İktidarın gerçek otoriter yüzünün ortaya çıkması iç ve dış müttefikleriyle arasını açtı ve bu tarihten sonra AKP’yi yıpratan olaylar birbirini izledi:

17-25 Aralık 2013 olayları, 7 Haziran 2015 seçimleri, 15 Temmuz 2016 askeri kalkışma teşebbüsü, bu bahaneyle 5 gün sonra ilan edilen 20 Temmuz 2016 Olağanüstü Hal, Olağanüstü Hal koşullarında yapılan ve sonuçları yasalara aykırı biçimde ilan edilen 16 Nisan 2017 halkoylaması, hep Gezi Direnişi’ni izleyen olaylar silsilesinin tepe noktalarıdır.

Özetle AKP iktidarı Gezi Direnişi’nden sonra yalnızlaştı ve güçsüzleşti; artık “Düşüş Dönemi” başlamıştı...

İktidarını bugünlere kadar getirebilmeyi, çeşitli siyasal oyunlarla ve emrine aldığı yargı mekanizmasını (bu mekanizmanın önemli bir parçası olan Yüksek Seçim Kurulu- YSK’yi) kimi zaman yasalara uygun olmayan biçimlerde de kullanarak başarabildi.

***

Sanıyorum, iktidar da Gezi Direnişi’nin bu simgesel ve fonksiyonel özelliklerinden dolayı onu, kindar bir yaklaşımla, sürekli olarak gündemde tutuyor, “Dış Güçlerin” ve “Teröristlerin” komplosu olarak topluma empoze etmeye çalışıyor ve Osman Kavala olayında gördüğümüz gibi yargıyı kullanarak yaptığı haksızlıklarda ve hukuksuzluklarda ısrar ediyor.

Oysa bu davranışı da seçmen nezdinde karşılık görmediği, tam tersine olumsuz tepkiler yarattığı için düşüşünü hızlandırıyor...

Yani Gezi Direnişi hâlâ yaşıyor...

Ve diyalektik olarak bunu bizzat iktidarın inadı gerçekleştiriyor!

Yazarın Son Yazıları

Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025
‘Meşruiyet’in iç ve dış kaynakları (5)

Bugüne kadar “Meşruiyet” kavramının iç kaynakları üzerinde durdum.

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet kaynağı olarak Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı (4)

İsrail’in, Gazze’ye giden Sumud (Direniş) Filosuna karşı giriştiği “Gayri Meşru” müdahale sürerken Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza “Meşruiyet” desteği vereceğini belirtti.

Devamını Oku
03.10.2025
Meşruiyet Gazze’de mi seçimde mi (3)

Önce “Meşruiyet” kaynağı olarak Gazze: Trump 25 Eylül’de Erdoğan ile görüştü.

Devamını Oku
02.10.2025
Meşruiyet üzerine (2) Adil ve serbest seçim

Bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır: Anayasa ve seçim. Meşruiyet Üzerine (1) başlıklı yazımda, Anayasa üzerinde biraz durmuştum.

Devamını Oku
30.09.2025
Meşruiyet üzerine düşünceler (1) Ana Kavramlar

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 24 Eylül’de New York’ta bir panelde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve “Meşruiyet” ile ilgili olarak tartışmaya yol açan bir ifade kullanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025