‘Sürecin’ çelişkileri

‘Sürecin’ çelişkileri

25.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Adı bir türlü konamayan “Süreç” pek çok uzlaşmaz çelişkilerle dolu bir yapıya sahip.

Bu nedenle de ne ortak bir anlayışı yansıtıyor ne de adı konulabiliyor.

Kimilerine göre “Barış Süreci”...

Kimilerine göre “Cumhuriyet’in Demokratikleşmesi Süreci”...

Kimilerine göre “Terörsüz Türkiye Süreci”...

Kimilerine göre “Kürt Sorununu Çözüm Süreci”...

Kimilerine göre “Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını uzatma Süreci”...

Kimilerine göre “‘Türkiye Cumhuriyeti’ yerine ‘Türkiye Birleşik Devletleri’ni kurma Süreci”...

Kimilerine göre “‘Atatürk’ün Laik Cumhuriyetinin yüz yıllık parantezini’ yıkma Süreci”...

Kimilerine göre “‘Türkiye İslam Devleti’ni kurma Süreci”...

Kimilerine göre “Kuzey Suriye’de bir Kürt Devleti kurma Süreci”...

Kimilerine göre “ABD’nin ve İsrail’in güvenliği için Ortadoğu’yu düzenleme Süreci”...

Kimilerine göre “Ortadoğu’da, Akdeniz’e de çıkışı olan, Irak, Suriye, Türkiye (İran?) üzerinden bir Büyük Kürt Devleti kurma Süreci”...

Aslında “Sürecin” adı hakkındaki farklılıklar, temel çelişkileri de yansıtıyor çünkü “tarafların” her birinin niyeti, hedefi, amacı başka.

Üstelik bu hedeflerin bazıları birbiriyle çatışıyor!

***

“Sürecin” kabaca üç buçuk tarafı var:

Birinci taraf Türkiye’deki iktidar. Kendi içinde kaç parça olduğu belli değil ama bütün Türkiye’yi, özellikle de muhalefeti temsil etmediği kesin. Dolayısıyla, (iktidarı tek parça saysak bile) Türkiye’yi İktidar ve muhalefet olarak iki parçalı düşünebiliriz.

İkinci taraf Kürtler. Kendi içlerinde DEM Parti, PKK, PYD/YPG (SDG?) olarak en az üç ayrı parça biçiminde görünüyorlar. Demirtaş’ı DEM içinde sayarak Öcalan ile Kandil’i PKK içinde iki ayrı parça olarak düşünürseniz, taraflar biraz daha fazlalaşır. Elbette bu tanımlama, örgütlerin ve siyasetçilerin, Türkiye’de yaşayan tüm Kürtleri temsil ettiği varsayımına dayalıdır; ki bu varsayım, örneğin Ekrem İmamoğlu’nun seçimi bağlamında (Kürt oylarını da almış olmasından dolayı) geçerli olmamıştır.

Üçüncü taraf, Trump ABD’si. Trump’un geleneksel ABD politikalarına çok da uygun olmayan hızlı ve sert çıkışları bir yana, bu politika, İsrail’in güvenliğini sağlamak için, Ortadoğu’da bir Kürt Devleti kurulması projesini sürdürmekte olduğundan, hem Ortadoğu’daki hem de Türkiye’nin içindeki olaylar ve süreçlerle doğrudan ilgilidir. Elbette ABD tarafının içinde olan Avrupa Birliği’ni ve İsrail’i de ayrı parçalar olarak görmek olanaklıdır. O zaman “Sürecin” tarafları iyice çoğalacaktır.

Buçukuncu taraf Suriye’deki Ahmed Şara (Jolani) Hükümetidir. Gücü ve kalıcılığı belli değildir. Şimdilik ABD/ Türkiye/İsrail etkisinde ve denetiminde olduğu için, henüz kendi ülkesindeki olaylara tam hâkim olduğu söylenemez.

İşler, soya dayalı din-mezhep-ırk-milliyet kimliklerine indirgenen devletlerarası ilişkilere bağlı olduğu anda tarafların içlerinde çok daha fazla sayıda taraf ve parçalanma gözlenebilir.

***

Bu yazıda şimdilik bu üç buçuk tarafın hedefleri arasındaki temel çelişkilere işaret etmekle yetineceğim.

Türkiye PKK’yi tasfiye etmekten yanadır, ama onun Suriye’ye nakledilmesine ve Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt oluşumuna karşı çıkmaktadır; oysa Kürtlerin amacı budur.

Kürtler, zaten başarısız oldukları terörist yöntemi Türkiye’de terk etmeye razıdırlar ama bunu Suriye’deki oluşum uğruna yapacaklardır; oysa Türkiye buna karşıdır.

ABD Suriye’de bir Kürt siyasal oluşumundan yanadır ama bunu Türkiye’nin de desteğiyle yapmak istemektedir; oysa Türkiye böyle bir oluşuma karşıdır.

Jolani bir yandan ABD’nin, bir yandan İsrail’in, bir yandan Türkiye’nin bir yandan Kürtlerin baskıları altındadır ve tam bir kararsızlık ve başarısızlık sergilemektedir; çünkü çelişen istek ve baskılar karşısında ne yapacağını bilememektedir.

***

“Sürecin” ikinci temel çelişkisi, onu ilan eden ve sürdürmeye çalışan İktidarın niteliklerinden kaynaklanmaktadır ki, o ayrı bir yazı konusudur!

Yazarın Son Yazıları

Atatürkçülük, Marksizm ve Ataol Behramoğlu

Okan Toygar’ın “HAYATIMIZ GÜZELDİR, Ataol Behramoğlu’nun Siyasal Kimliği” adlı nehir söyleşisi, Tekin Yayınevi tarafından yayımlandı.

Devamını Oku
18.12.2025
On birinci yargı paketi: Komedi değil, trajedi!

31 Temmuz 2023 ve öncesinde suç işleyenlere infaz indirimi de getiren 11. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilmiş:

Devamını Oku
16.12.2025
Tarihi geri götürmek olanaklı değildir!

Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği için bir Kürt Devleti kurmak isteyen ve bu nedenle Suriye’de, Terörist Radikal İslam’la uzlaşan ABD, Çağdaş bir Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de, İktidarla el ele, Suriye gibi Orta Çağ’a, dinler, mezhepler ve aşiretler bazında örgütlenmiş olan Merkezi Feodal bir yapıya geri götürmek istiyor!

Devamını Oku
14.12.2025
Devlet çökertildi ama yenisi kurulamadı (7)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı yapmasından sonra, geçen hafta başında yazmaya başladığım yazıların yedincisi.

Devamını Oku
12.12.2025
Stockholm sendromunun kaynağı (6)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, HDP’li ve onun devamı olan DEM Partili politikacılar ve belediye başkanları görevlerinden alınır ve bazıları hapse atılırken, DEM Parti’nin “Süreç” bağlamında iktidara destek vermesindeki çelişkiyi vurgulamak için zekice dile getirdiği “Stockholm Sendromu”, Türkçemizin bütün çarpıcı güzelliğiyle, “Celladına âşık olmak” biçiminde ifade edilen bir durumdur.

Devamını Oku
11.12.2025
Açılım, Stockholm sendromu ve toplumsal şok (5)

İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025