Eskişehir Şehir Tiyatrosu Ankara’da...

Eskişehir Şehir Tiyatrosu Ankara’da...

18.05.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ülkemizde Eskişehir Şehir Tiyatrosu denince bir kentin idari yönetim becerisini sanatın özgül ağırlığıyla buluşturan, bu sayede Eskişehir’in çehresini değiştiren, sanatın kitleselleşmesi için çırpınan Yılmaz Büyükerşen akla gelir. Onun sayesinde kurulan Şehir Tiyatrosu ve Senfoni Orkestrası çeyrek yüzyıla yakın zamandır seyircisiyle buluşuyor. Böylesine büyük bir girişimin perde arkasında ise sanatsal yapılanmaya giden büyük bir serüven, ısrar ve inat, gözyaşıyla katmerlenen üretme heyecanı var. 1950’li yıllarda Eskişehir’de Halkevlerinin kapatılmasından sonra sanatla soluk alıp veren, aralarında Yılmaz Büyükerşen’in de bulunduğu gençlerin tiyatro tutkusundan vazgeçmediğini görüyoruz. Nitekim 1968’de İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi başkan yardımcılığına getirilen Büyükerşen üniversite tiyatrosunu kurmak için kolları sıvıyor. Eskişehir’de ilk büyük üniversite, Anadolu Üniversitesi hayata geçtikten hemen sonra Yılmaz Büyükerşen rektör olunca bu defa yepyeni bir eğitim alanı açılıyor: Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı. Böylece Eskişehir nitelikli sanat eğitiminin verildiği bir merkeze dönüşüyor. Konservatuarın ilk mezunları Haller bölgesinde kurulan sahnede halkla buluşunca Eskişehir Şehir Tiyatrosu da filizlenmeye başlıyor. 

*

Yalnızca Eskişehir’de değil pek çok büyükşehirde şehir tiyatrosu kurulmasını arzu etmemizin arkasında temel bir doğrultumuz var: Muammer Karaca Tiyatrosu, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu, Ulvi Uraz Tiyatrosu, Kenter Tiyatrosu, Nisa Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu... İsimler çoğaltılabilir. Bu grupta saydığımız tiyatrolar, adlarını taşıdıkları saygın sanatçıların ömrüyle sınırlıdır. Sanatsal başarılarını tiyatrolarıyla taçlandırmış, bir anlamda bireysel beklentilerine dönem dönem meslektaşlarına da el açarak garantilemiştir. Elden ayaktan düşünce, sahneye çıkamaz olunca, dahası ölünce nice zahmetle kurdukları yapı da kendileriyle birlikte sahneden çekilir. Devlet Tiyatroları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, İzmit Şehir Tiyatroları, Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatroları, Nilüfer Belediyesi Şehir Tiyatroları, Eskişehir Şehir Tiyatroları, İzmir Şehir Tiyatroları... Birçok şehirde hizmet veren başkaca şehir tiyatroları... Kimi yüz yaşını aşan, kimi bu yıl yetmiş beşinci yılını kutlayan yanıyla bir insan ömrünün çok daha ötesine geçerek ülkedeki sanat hareketine büyük hizmette bulunur. Birikimleriyle, tiyatro hareketinin kitleselleşmesi sonucunda özel tiyatroların ulaşabildiği kısıtlı seyirci sayısının çok daha ötesine geçerek ekonomik biletleme sayesinde tiyatroya erişimi kolaylaştırır. Ayrıca bu tiyatrolar, ticari tiyatroların dar bütçe olanaklarıyla oynayamayacağı pek çok oyunu seyirciyle buluşturma yetenekleri sayesinde sanatsal mevzii elde eder. Nitelikli, kalabalık, teknik ihtiyaçları yüksek oyunlarıyla dünya tiyatrosuyla yarıştılar. Öte yandan yolun en başında sanatsal çıtalarını iyi oluşturmaları nedeniyle akademik tiyatro birikimlerini yıldan yıla geliştirerek değiştirilemeyen bir tutarlılığın öncüsü oldular. Kadrolu ve sürekli çalışma mantığının bir sonucu olarak rejisörlük, oyunculuk, tasarımcılık ve dramaturgluk mesleğini yükselterek bugünlere gelmesini sağladılar. 

*

Yılmaz Büyükerşen’den devraldığı bayrağı hiç düşürmeden taşıyan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ayşe Ünlüce’nin de son dönemeçte desteğiyle Eskişehir Şehir Tiyatrosu, böylesine güçlü bir birikimle bu sezon geçmişten devam edenlerle sekiz yetişkin üç çocuk, toplam on bir oyunla seyirciyle buluştu. Bunlardan ikisi Melih Cevdet Anday’ın “İçerdekiler” ve Dario Fo’nun kaleme aldığı “Ödenmeyecek Ödenmiyoruz...” geçtiğimiz hafta Ankara’da izleyici karşısına çıktı. Eskişehir Şehir Tiyatrosu ile Devlet Tiyatrosu’nun özel protokolü çerçevesinde bu hafta Eskişehir Şehir Tiyatrosu Ankara’da, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun uzun yıllardır başarıyla oynanan Olcay Kavuzlu’nun etkileyici performansıyla göz dolduran Patrick Süskind’in “Kontrabas” ise Eskişehir’deydi. 

*

Melih Cevdet Anday’ın çok sevdiğim metinlerinden biri olan İçerdekiler, bir yıla yakın zamandır tutuklu olan bir siyasi suçlunun bitmeyen sorgusu sonrasında girdiği bunalımın etkisi altında başlar. Onu bir türlü konuşturamayan Komiser ise düşünce suçunu üstlenmeyen tutukluyu kendini ispat etmek ve görevde yükselebilmek adına son defa sorguyla alır. O gün çamaşır ve para getirmek için Tutuklu’nun eşi gelecektir. Komiser, onu konuşturmak için karı kocayı yalnız bırakmayı teklif eder. Ancak cezaevine eşi yerine Baldız’ı gelince işler çetrefilleşir. Mert Kırlak’ın yönettiği oyunun, iyi bir yazarın kaleminden çıkan metnin gücüyle başarılı bir bütünleşme sağladığını görüyoruz. Bugüne kadar gerçekleşen “İçerdekiler” sahnelemelerinden farklı olarak aynı zamanda çok daha yüksek bir oyuncu performansıyla Emre Basalak, Özlem Baykara ve Sinan Demirer yeni bir yorum sunuyor. 

*

Bir tiyatro büyücüsü olarak nitelendirebileceğimiz Dario Fo’nun “Ödenmeyecek Ödenmiyoruz” siyasal tiyatronun bütün unsurlarını içinde barındırırken aynı zamanda günlük yaşamın sıradanlığından doğan komediyi toplumdaki her gün artan pahalılıkla bütünleştiriyor. Bir sistem sorunu olarak görünen yolsuzluk ve ahlaksızlığı mizahın gücü ile katmerleyerek geleneksel İtalyan halk tiyatrosunun kendine has anlatımıyla güçlendiriyor. Oyunun dramaturgu Şafak Özen’in deyişiyle, “Dario Fo adeta bir modern çağ soytarısı gibi bize zamansız ve evrensel bir fotoğraf gösteriyor.” Yönetmenliğini Burcu Tutkun Turan’ın yaptığı oyun, sahne matematiğini iyi kullanmayı hedefleyen, oyuncunun performansına yaslanan bir yaklaşımla sahneye konulmuş. Başak Özdoğan ev ile sokağı birleştiren tasarımıyla oyunun önermesine güçlü bir destek sağlıyor. Funda Çebi, yarattığı kostümlerle yazarın ruhuna hizmet ediyor. İzleyicinin yaşadığı ülkeyi anlatan politik göndermelerin dozunda olmasıyla oyun iyice renkleniyor. Özlem Akdoğan ile Özlem Baykara’nın hayatın ağır yükünü taşımasındaki duyarlı yaklaşımlarını yazarın bakış açısıyla birleştirmeleri son derece başarılı. Birden fazla rolü oynayan Berkay Gökçek’in rol kişilerinin kasıtlı olarak karıştırması ise seyirciyi etkiliyor. Oyunun erkeklerinden en şaşkalozu sayılabilecek Tolga Tümer, standart bir İtalyan bakışını sunarken finale doğru dönüşümünü iyi bir performansla sunuyor. Serkan Sezgin tempoyu istenen seviyede tutmada kilit rol oynuyor. 

Eskişehir Şehir Tiyatrosu yirmi beşinci yılına doğru sağlam adımlarla yürüyor.

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025