Kitap günlerinden Ceyhun Atuf Kansu'ya...

Kitap günlerinden Ceyhun Atuf Kansu'ya...

05.10.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Geçtiğimiz hafta Küçükçekmece Belediyesi Kitap Günleri’nde Zeynep Altıok’la birlikte “Cumhuriyet, Kadın ve Edebiyat” konulu panelde konuşmacıydık. Bir etkinliğe konuk olunca aynı zamanda katılımcılar üzerinden yerel yönetimlerin sanatla ilişkisinin fotoğrafını çekme fırsatını elde ediyorsunuz. Ülkemizde yayıncılık, 90’lı yıllarda liberal ekonomistlerin şaşalı bir gündem malzemesine dönüştürdüğü özelleştirme hamlelerinden sonra SEKA’nın da satılmasıyla darboğazdan kurtulamadı. Uzun zamandır yayıncılar, kağıt fiyatlarının euroyla olan talihsiz bağı nedeniyle can çekişiyor. Ekonominin bel büktüğü bir dönemde, kitap yayınlamak kadar kitap almanın da neredeyse “lüks tüketim” sayıldığı günlerin içinden kahırla geçiyoruz. Özellikle yerel yönetimlerin kooperatifleşmiş bir yapı üzerinden son zamanlarda örgütlenmenin başlangıç adımı olarak nitelendirdiğim kitap ve sanat günlerini sürdürmesinin anlamı büyük. Bu sayede okur, hem butik yayınevlerinin kitaplarına hem de uygun bütçeli kitaplara erişim sağlayabiliyor. Nitekim Yay-Koop’un omuz verdiği Küçükçekmece Kitap Günleri’nin onur konuğu geniş bir kitleye umutla seslenen akademisyen ve yazar Emre Kongar’dı. Cumhuriyet aydınlanmasının sürekliliğini koruyabilmesi adına bilgi, kültür ve ilkeleri gündeme alarak kitaplar üzerinden etkili bir konuşma yaptı.  Belediye Başkanı Kemal Çebi’nin, bilgi, kültür, sanat ve eğitimin tasarruf önlemlerinden sayılamayacağı vurgusu bir ders niteliğindeydi.   

***

Küçükçekmece Belediyesi sanat alanında öncelikle kadınlar ve çocuklar olmak üzere farklı kesimlerden planlaması doğru ve sürekliliğini koruyan çalışmalarla karşımıza çıkıyor; böylece tiyatro faaliyetleri, gençlerin çok sesli müziğe yönelmesinin koşulları yaratılıyor. Ayrıca belediyenin Güney Özkılınç’la başlayan iyi projelendirilmiş kitapları olduğunun da altını çizmek gerek. “Filmden Resme Sinema Afişleri”, “Sanatçıların Biriktirdikleriyle Benim Koleksiyonum”, “Cumhuriyetin Kadın Yüzü”, “Endişesiz Bir Ülke ve Endişesiz Bir Dünya: Yılmaz Güney” kitapları ilk anda sevdalandığım çalışmalar. Özkılınç’ın açtığı yolu Deniz Gürbey’in sürdüreceğinden kuşkum yok. Küçükçekmece Belediyesi’nin bir başka girişimi de İmzalı ve Birinci Baskı Kitaplar Müzesi.  Kitabı bir plastik sanat eseri olarak nitelendirebileceğimiz özel bir sunuma kapılıyorsunuz. Edebiyatımızın önemli isimlerinin günün birinde bir dostuna yahut bir okuruna imzaladığı kitapların arasında dolaşırken elinizi attığınız her yerde içiniz pır pır ediyor. Mehmet Akif Ersoy’un Osmanlıca ithafı ve imzasının yanında bir Vedat Türkali kitabı sizi selamlıyor. Bu sayede edebiyatımızın etkili mirasının bir parçası olan müzecilik gençlerin de şiire, romana, öyküye gönül vermesinin kapısını aralıyor. 

***

İmzalı ve Birinci Baskı Kitaplar Müzesi’nde çok sevdiğim bir şairin Ceyhun Atuf Kansu’nun kitaplarına da bakındım. Eksikliğini hissettiğimiz yazar ve şairleri tamamlamak da boynumuzun borcu olsun! Çünkü geçtiğimiz günlerde şairin vefatından yıllar sonra eşi Muzaffer Kansu’ya adadığı sevda şiirleri gün yüzüne çıktı. “Beraber Mevsimler” yolu Turhal’da kesişmiş, cumhuriyet aşkıyla harmanlanmış pırıl pırıl iki gencin birbirine tutkun olmasının öyküsü. Kansu’nun el yazılarını ve günlüklerini özenle koruduğu ahşap dolabında bulunan şiirler, sarı saman kağıda mürekkep kalemle yazılmış. Çiçeği burnunda bir hekim şairin, küçük bir Anadolu kasabasında kıştan bahara uzanan mevsimlerdeki geçişleri dizelerinde görmek mümkün: “yapraklar döküldükçe bir güz günü/ ben seni düşünürüm beraber/ sevinçle donattığımız ağaç/ döker yapraklarını güz gelince…” dizelerinden bir kere daha aşkın mucizesine şapka çıkarıyorsunuz. Doğayı bir resim gibi resmeden şiirler, elma ağaçlarından yaban güllerinden kartopu çiçeklerinden erik dallarından usul bir esinti gibi geçip içimizi serinletiyor. Böylece “Beraber Mevsimler” de ilk baskısı yapılmış kitaplar arasında yerini alıyor.  

***

Geçtiğimiz hafta Ankara’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde ailenin büyük çabası ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin ve Çankaya Belediyesi’nin katkısıyla “Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü Töreni” gerçekleşti. 1986 yılında babam Behçet Aysan Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nün ilk sahibi olduğunda küçük bir çocuktum. O zaman kızı Bahar Gökler, bir demet gülle yanıma gelmiş, “Bu gülleri hep sakla. Onlar Ceyhun Dede’nin gülleri olsun…” demişti. Kuruyan gül yapraklarını hep bir kutunun içinde sakladım. Kansu’nun doğa sevgisiyle bütünleştiğine inandığım güller o yıllardan itibaren bilincimde aynı zamanda bir “Bağımsızlık Gülü” olarak da yeşerdi. Nitekim törende Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şube Başkanı Firuzan Bilir de, “Koca Ceyhun”un bir cumhuriyet aydınlanması şairi olduğunun altını çizdi. Hatta kaleme aldıklarıyla Kansu cumhuriyetin ta kendisiydi. Yarım kalan cumhuriyet modelinin değişmesine, dönüşmesine de ilk önce yazdıklarıyla o itiraz etti. Kızı Bahar Gökler’in “Beraber Mevsimler”e ilişkin güçlü değinisinin ardından ise ödül töreni gerçekleşti. Bu yıl bir şair kadın Gülümser Çankaya’nın adı Kansu ile birlikte yazıldı. Çankaya konuşmasında Kansu’nun şiirlerinde doğa ve çocukla başlayıp gelişen toplumsal adalete uzanan şiirine olan sevdasını bir şiir gibi yansıttı. Bu yıl “Epikriz” kitabıyla Kansu ödülünü alan Gülümser Çankaya uzun yıllardır, Melih Cevdet Anday’ın deyişiyle şiire çalışan ve şairce düşünmenin yollarını arayan bir isim. “Etken” dergisini yayınlayarak katkı sunması da şiir adına çaba göstermesinin kanıtıdır. “Denizden Sonra” kitabından itibaren onun şiirde ivme kazanan güçlü sesini takip ettim. Bir tıp terimi olan Epikriz, bir anlamda hasta hakkındaki gözlem ve işlemi içeriyor. Çankaya da şiirlerinde bireyin toplumsal yaşamdaki gözlem ve işlemlerinin bir aktarımı: “Camdan baksam – üşümüş- / ben ki dışardan baksam –sağır- içerde ateş çıtırtısı” deyiveriyor. Böylece toplumun hali de epikriz kayıtlarına geçiyor.  

***

Kansu adının yanına her yıl yeni bir ismin eklenmesinin sevinciyle…  Çankaya’nın deyimiyle söylersem: “İçerde kedi/ içerde biz yeni kırılmış ceviz/ şenlik/ şahanelik/ şukela!” 

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025