Cumhurbaşkanı adayı Kemal Bey

23 Ocak 2023 Pazartesi

Kemal Bey’in siyaset tarzına yönelik eleştirilerim hâlâ geçerli. Ancak yandaş yorumcuların, yerli-yabancı sermayenin kurumlarına “iliştirilmiş” liberal entelijensiyanın aksine onun, demokratik teamüller, sosyal-politik ilkeler açısından en uygun cumhurbaşkanı adayı olduğunu düşünüyorum. 

Birincisi, ana muhalefet partisi CHP’dir, altılı masanın da mimarıdır. İstanbul ve Ankara belediyelerinin stratejik önemi hesaba katıldığında, buraların seçimlere giderken AKP’ye teslim edilemeyeceği kolaylıkla görülebilir. Salt bu nedenle demokratik teamüller onun cumhurbaşkanı adayı olmasını gerektiriyor.

İkinci nedene geçmeden önce, daha iyi anlatabilmek için, bir hatırlatma yapmak istiyorum. AKP rejiminin başlangıcında, 2000’li yıllarda, liberal entelijensiya, “değişti”, “ılımlı”, “demokratikleştiriyor” fantezilerini, “darbe tehlikesi” sopasıyla destekleyerek satarken, ben AKP’nin siyasal İslamla, Müslüman Kardeşler geleneğiyle arasındaki organik bağlara işaret ediyor, kadrolarının sunduğu “demokrat” görüntüsüne aldanmayıp ait oldukları “habitus”a (yetiştikleri ortamın tarihsel, kültürel ve dile ilişkin özellikleri) bakmak gerektiğini vurguluyordum. 2007 seçimlerine gelirken de aslında bir “toplumsal mühendislik” projesinin çalışmaya başladığı giderek belirginleşiyordu. Zaman bu analizleri doğruladı. Liberal entelijensiya tarihin çöplüğüne “yararlı salaklar” olarak düştü, fanteziler de müstehcen biçimler sergileyerek çöktü.

Şimdi, benzer teorik araçlarla yaklaşırsam bence Kılıçdaroğlu, AKP rejimini geride bırakma olasılığına en yakın adaydır. Adı geçen, henüz geçmese de sivrilmeye çalışan tüm diğer adayları yetiştiren, bugüne taşıyan, her birinin kendilerine özgü, “habitus” laik Cumhuriyetin Aydınlanmacı geleneği ve demokratik potansiyelleriyle uyumlu değildir. Kimileri siyasal İslamın geleneğine CHP’nin Aydınlanma geleneğinden çok daha yakındır, kimilerinin de “Kürt sorunu” alanında, geçmiş pratiklerine ilişkin herhangi bir özeleştiri yapmadan yaratmaya çalıştıkları izlenim (“çalmadan kapıdan girebileceğimi bilerek” ... “kan kardeşler kucaklaşır” benzeri, sorunun ve bölgenin özgünlüğünü yadsıyan ifadelerin ele verdiği gibi) hiç güvenilir değildir. Her biri yakın gelecekte bir “milliyetçi-mukaddesatçı” koalisyon ortaklığına, hiçbir ideolojik, etik zorlukla karşılaşmadan katılabilir.

Kılıçdaroğlu ise Aydınlanmacı, halkçı-kamucu, laik ve demokratik bir geleneğin içinde Cumhuriyetçi bir “habitus”a aittir. Danışmanları arasında, şaibeli ve karanlık tipler olsa bile, CHP’nin hâlâ yaşayabilen yapısal özellikleri, merkez sağdan sosyal demokrasinin de soluna kadar uzanan oy tabanı, Kılıçdaroğlu’nu tüm baskılar karşısında bile bir ideolojik/siyasi çizgiyi geçmesine kolay kolay izin vermeyecektir. Bu nedenledir ki siyasal İslamın liberal işbirlikçilerinin, hatta büyük sermayenin ve uluslararası sermayenin kurumlarına “iliştirilmiş” entelijensiyanın hedefi CHP’nin bu seçimden sonra artık likidasyonunun tamamlanmasıdır. 

Seçim sath-ı mailine girdiysek güçleri birleştirip, eleştirilerileri unutmadan Kılıçdaroğlu’nun adaylığını desteklemek gerekiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları