Disiplin gerekiyor. Eğitim şart!

11 Temmuz 2016 Pazartesi

Totaliter rejimler total disiplin ister. AKP, gençliği, toplumun seküler çoğunluğunu disiplin altına almayı hâlâ başaramadı. AKP bu başarısızlığını, günlük yaşamın mikro dinamiklerinden, grevlerden, Gezi olayına, liselilerin protestolarına, LGBTİ eylemlerine kadar birçok direniş örneğiyle yaşıyor.
Bu durum, AKP ile iktidara gelen Müslüman entelijansiyanın bir sınıf olarak kendini yeniden üretme süreçlerini, değerlerini (hakikat rejimini) toplumda egemen kılamadığını, iktidarını açık şiddete başvurmadan, “rıza”ya dayanarak sürdürmenin koşullarını oluşturamadığını gösteriyor.

Eğitim ve iktidar
Bir egemen sınıf adayı devleti ele geçirirken, kendi ahlaki otokontrol tekniklerini, devletin düzeni sağlama çabalarıyla birleştirerek toplumun geri kalanına dayatmaya, toplumu yeniden şekillendirmeye başlar. Bu bağlamda eğitim rejimi önemlidir.
Eğitim, ilköğretimden başlayarak bireylerin öznelliklerini şekillendirir, otoriteyi tanımalarını, kabullenmelerini sağlar. Eğitim yalnızca çocukları şekillendirmez aynı zamanda, yatay ilişkilerle aileleri üzerinde de dolaylı denetim ilişkileri kurar, çocuklarla ilgili bilgiler (karneler, raporlar) üretir, biriktirir.
Eğitim sistemi, eğittiği bireylere belli bir cinsiyet rejimini benimsetir; zamanın, mekânın kullanım biçimlerini, toplumda egemen “iletişim ilişkilerini” (ne, nasıl söylenebilir), iktidar ilişkilerini (kimler söyleyebilir/ konuşabilir) benimsetir. Eğitim sistemi iktidar ilişkilerini yeniden üretir.
Foucault ve Bourdieu’den yararlanarak aktardığım bu kaba özetin tarihsel örneklerini kapitalist sınıfın iktidara yerleşmeye başladığı 17. yüzyıldan başlayarak gelişen kapitalizmin piyasa, üretim ilişkilerine uygun bireyleri yetiştirmek üzere şekillenen rasyonalist, bilimsel, düşünceye önem veren eğitim teknolojilerinin evriminde görebiliyoruz.
Müslüman entelijansiyanın siyasi iktidarını korumasının, toplumsal artığa ulaşmasının aracı olarak dini bilgiyle çok özel ilişkisine geçmişte birçok kez değinmiştim. Vurgularsam: Bu iktidarın yeniden üretilebilmesi hem bu bilginin üretiminin, yeniden üretiminin, hem de bu bilgiyi tekelinde tutacak bu “araca” sahip olacak bireylerin üretiminin güvence altına alınmasına bağlıdır.

Ve MEVAK
Gerçekten de iktidara geldiğinden bu yana, Müslüman entelijansiya için, “dindar ve kindar” (bu sınıfın iki özelliği) nesillerin üretilmesi, kendi sınıfsal bekasının sağlanması açısından eğitim sisteminin, seküler özellikleri sökülerek yeniden yapılandırılması yaşamsal bir öneme sahip oldu.
AKP hükümetleri, hem seküler eğitim rejimini hibridleştirme (din dersleri, 4+4+4, imam hatipleştirme) yoluyla dönüştürmeye, hem de özelleştirmelerle, dönüşümden toplumsal artıktan pay almak için yararlanmaya çalıştı. Bu süreç var olanı yıkmaya, yeni kuşakların eğitilerek kapitalist ekonomiye girme süreçlerini, dolayısıyla geleceklerini dejenere etmeye başladı ama yeni bir sistemi oturtamadı.
Maarif Vakfı projesi, bu sorunu toplumsal artığa çok daha etkin biçimde ulaşmaya da olanak verecek biçimde çözmeye karar verildiğini gösteriyor. Bu, seküler kaynaklı eğitim sisteminin yanında ona paralel, eğitim sistemi dinci entelijansyanın “total” denetimi altında işleyecek hem de devlet kaynaklarıyla, vakıf kaynaklarıyla beslenerek ekonomik artığa ulaşmak açısından yeni ve geniş (ülke içinde ve dışında) bir alan inşa edecek.
Belki MEVAK Müslüman entelijansiyanın daha da zenginleşmesine, yeni nesillerinin yetişmesine hizmet edecek ama eski eğitim rejimini yıkarken kapitalist ekonominin, teknolojinin gerektirdiği nesilleri üretemeyecek. Müslüman entelijansiya kendi servetini, geleceğini güvenceye almaya çalışırken içinde var olduğu toplumu yıkıma sürüklüyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları