Sivas Katliamı neyin gerçeğidir?
Ergin Yıldızoğlu
Son Köşe Yazıları

Sivas Katliamı neyin gerçeğidir?

06.07.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Geçen hafta Sivas Katliamı’nın 27. yıldönümüydü. Bu canavarlığı anlamlandırma”, onun aslında neyin [G]erçeği olduğunu saptamayı deneme konusunda hâlâ, kimilerimiz yetersiz kalıyor, kimilerimiz de yetersiz kalmayı seçiyor.

Sivas Katliamı ve ‘Unheimliche’

Böyle olayları anlamlandırmaya çalışırken nedensellik zincirini polisiye ve hukuki süreçlerin ötesine uzatamazsak, “şu kişiler yaptı, cezası da bu kadardır” diyerek defteri kapatabilir, böylece, “olayı yaşadık ama anlamını kaçırdık” durumuna düşebiliriz.

Sivas Katliamı’nın”, katliamın fiziki sonuçlarından öte, Freud’un “Unheimliche” kavramını akla getiren bir boyutu var. Bu, aşina olmakla birlikte bir şekilde ifade edemediğimiz için, simgesel sistemimizi, ya da Frederic Jameson’un bir kavramını kullanırsak “bilişsel haritamızı” sarsıcı bir ŞEY’dir. Bu katliamın GERÇEĞİ de işte bu ifade etmekte zorluk çektiğimiz boyuttadır.

Gerçekten de bu GERÇEK, “gerçekliğimizin”, simgeleştirilemeyen, kabul edilmiş anlamlar sistemine katılamayan (katılması engellenen) ŞEY’le ilgilidir. Simgeleştirilemediği için de (bazen simgeleştirmek çok sancılı olduğundan) ona, ancak etkilerinden ulaşabiliyoruz. İki örnek bize yardımcı olabilir.

Sivas’ta AKP Gençlik Kolları’ndan, İl Genel Meclisi üyesi Murat Toraman, Sivas Katliamı kavramını kullananlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Toraman, aynen “Madımak Olayı’nın, 27 yıldır belirli bir kesim tarafından Sivas’a mal edilmesini şiddetle reddediyorum” diyor. Toraman, “Sivas Katliamı’nın” kabul edilebilir anlamlar sisteminden çıkarılmasını istiyor, o “belirli kesimi” betimlemekten kaçınıyor.

İmamoğlu, Katliamı anarken, öznesinin içini boş bırakmayı seçerekSivas Katliamı’nda yitirdiğimiz canları bir kez daha rahmetle anıyorum… Fitne ve fesat peşinde olanlar, nefreti körükleyenler hiçbir zaman bu topraklarda kök salamayacak” diyor. Kimdir bu “Fitne ve fesat peşinde olanlar, nefreti körükleyenler” ve bu neyin fitnesi ve fesadıdır?

Toraman “belirli kesimin” kim olduğunu söylese, İmamoğlu da “nefret ve fesat” kavramlarını tanımlasa ve “fitne fesat peşinde olanları” ifadelerinin içine gerçek insanları koymayı denese, Sivas Katliamı “Unheimliche” boyutunu kaybetmeye başlayabilir.

Dört nedensellik ve ‘GERÇEK’

Gelin basit bir deneme yapalım, Sivas Katliamı’na, Aristoteles’in, bir şeyin varlığını açıklayan “4 neden” modeli üzerinden bakalım. (1)- Maddi neden. Katliamın maddesi: Aziz Nesin gibi aydınlara (dinsiz-komünist) karşı nefretle galeyana gelmiş dinci bireyler. (2)- Biçimsel neden (aldığı biçim): Bilişsel haritaları, duyarlılıkları açısından homojenliğe sahip bir kitle. (3)- Hareket ettirici neden: Dinsizlere ve komünistlere yönelik nefreti örgütleyen toplumsal/kurumsal yapı. (4)- Amacı (logos): Dinsizleri ve komünistleri yok etmek. Durum formel olarak bu kadar açıktır.

Yukarda, GERÇEĞE doğrudan değil, ancak etkilerinden hareketle ulaşabiliriz demiştim: Bir taraftan, Toraman’ın açıkça söylemek, İmamoğlu’nun da somutlamak istemedikleri. Diğer taraftan, yukarıdaki dört “neden” içinde kapsananlarla Siyasal İslamın temsilcisi AKP arasında doğrudan kurulabilecek bağlar (Sivas Katliamı’na katılanların avukatları, “zamanaşımına” uğratmalar, affedilmeler, 15 Temmuz “Darbesi” sırasında yaşanan vahşet, Atı alıp Üsküdar’ı geçerken sokağa inen dinci, silahlı kalabalıklar, TV ekranlarında katliam listesi yapmakla övünenler, depremden Covid’e, her türlü belayı ateistlere LGBT bireylere bağlamalar, Sünni İslamın benimsediği “hakikat rejiminin” dışında kalanları susturmalar, yasaları yok saymalar) Sivas Katliamı’nın aslında neyin GERÇEĞi olduğunu ortaya koyuyor: Sivas Katliamı, Siyasal İslamın en aşırı ve özgür, yasanın kısıtlamasından kurtulmuş halidir. Sivas Katliamı, Siyasal İslamın GERÇEĞİDİR.

Bunu saptama cesaretini gösterebildiğimizdeyse, kimi çok sancılı etik ve siyasi gerçeklerle yüzleşmekten kaçınamayız. Örneğin, Sivas Katliamı ortada dururken, Siyasal İslamın iktidara yürüyüş sürecinin önünü açan büyük sermaye, CHP’nin liderliği; destek veren, yükselişe direnmeye çalışanlara simgesel şiddet uygulayan liberal entelijansiya) ve işbirlikçi sol, Sivas Katliamı’nı yaratan “dünyaya” eklenmekten, katliam sonrası sürecin, bugünkü rejimin yaptıklarının ve yapacaklarının sorumluluğuna ortak olmaktan kaçınamazlar.

Yazarın Son Yazıları

2026’ya girerken militarizm ve faşizm

Pazartesi günü, 2026’ya girerken ABD ekonomisinin çok kırılgan, küresel ekonominin resesyon eşiğinde olduğunu vurgulamıştım.

Devamını Oku
04.12.2025
2026’ya girerken dünya ekonomisi

Dünya ekonomisi 2026’ya girerken resesyon sınırında (yüzde 3) yavaşlamaya devam ediyor, riskler ve büyüme önündeki engeller artıyor.

Devamını Oku
01.12.2025
‘Süreç’ gerçek değil!

“Komisyon”, hukuki, idari ve anayasal bir zeminden yoksun.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Evrenin yeni efendileri’

The Economist 1990’larda, bir sayısında, finansallaşma başlarken 10 dev ABD bankasını kastederek “evrenin yeni efendileri” diyordu. Bu bankalar dünya borç piyasasında egemendi.

Devamını Oku
24.11.2025
Arjantin’de Milei zaferinin şifreleri

Serbest piyasa Ayetullahları sevindiler...

Devamını Oku
20.11.2025
Küresel Organize Suç Endeksi ve Türkiye

Küresel Organize Suç Endeksi’nin 2025 raporu açıklandı. Türkiye 2020’de 6.9 puanla 12. sıradayken bugün 7.2 ile 10. sıraya yükselmiş. Küresel ortalama 5.08. Bu endeks, sadece mafyanın gücünü ya da kaçakçılık hatlarını ölçmüyor; devlet içi yapılardan finansal suçlara, yargı bağımsızlığından ekonomiye sızmış suç ağlarına kadar geniş bir tabloyu ortaya koyuyor.

Devamını Oku
17.11.2025
COP30: Gel de kötümser olma

Küresel ısınma üzerine “Taraflar Konferansı” (COP30) Brezilya’da toplandı.

Devamını Oku
13.11.2025
Demokrasi ve emperyalizm

Emperyalist sistemin ABD, AB gibi merkezlerinin Türkiye gibi çevre ülkelerle ilişkilerinde demokrasi arzusu hiçbir zaman gerçek bir faktör olmadı. Bu ilişkiler her zaman çevre ülkenin ekonomik, jeopolitik açıdan kullanılabilir olma ilkesine dayandı.

Devamını Oku
10.11.2025
Mamdani, panik ve umut

Trump’ın başkanlığından hoşnut olmayanların oranı yüzde 60’ı geçti.

Devamını Oku
06.11.2025
Busan’da ‘büyük resim’

Busan’daki Trump-Şi zirvesi, yalnızca iki ülke arasındaki ticaret savaşında geçici bir ateşkes anlamına gelmiyor; aynı zamanda, 21. yüzyılın jeopolitik dengelerinde güç, liderlik gibi kavramların yeniden tanımlandığı bir döneme işaret ediyor. Zirvenin sonunda Trump’ın “12 üzerinden 10’luk bir görüşme” sözleri, Şi’nin ise “Dev gemiyi birlikte yönetiyoruz” vurgusu, ”yeni” bir durumu sergiliyor: Amerika artık “tek süper güç” değil.

Devamını Oku
03.11.2025
Noktaları birleştirmek

Gözlerimizi gerçeğe açmamız gerekiyor.

Devamını Oku
30.10.2025
Teknoloji, oligarşisi ve faşizm

Z kuşağının emeğin, doğanın, LGBTQ ve kadın haklarının değersizleştirilmesine, ırkçılığa gözetim kültürüne ve kurumsal otoriterliğe karşı zaman zaman isyana varan direnişi, yalnızca bir kuşak çatışması değil, sermayenin denetim kapasitesini sınırlayan tarihsel bir başkaldırı biçimi. Tam da bu nedenle, işletmelerinde kontrolü yitirme korkusu, teknoloji sermayesini giderek demokrasi düşmanı, hatta faşizan reflekslere sürüklüyor.

Devamını Oku
27.10.2025
İsyan ve kriz çakışmaya başladı

İsyan ve ekonomik kriz dinamikleri tarihte zaman zaman çakışıyor.

Devamını Oku
23.10.2025
Yine bir finansal krizin eşiğinde

Geçtiğimiz günlerde, Altın 4 bin dolara ulaştı, piyasalarda “Borsa aşırı değerli” uyarıları sıklaştı. Jamie Diamond, Warren Buffet gibi ünlü yatırımcılar bu durumun sürdürülemezliğine işaret ediyorlar.

Devamını Oku
20.10.2025
Gazze’de ateşkes

Gazze’de savaşın yerini alan ateşkes, ilk bakışta bir nefes alma imkânı sundu.

Devamını Oku
16.10.2025
‘Yapılamaz’ kültü (The cult of can’t)

Cuma günü, Aurelien adlı bir yazarın “The cult of can’t” başlıklı denemesine rastladım. Perşembe yazımı okumuş olanların ilgisini çekeceğini düşünerek özetliyorum.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Aydınlanma’nın alacakaranlığında...

Kapitalizmin merkezlerinde (Anglosakson dünyada) uzun yıllar küreselleşmenin, teknolojinin (özellikle internet ve dijitalleşme) bizi “bugünden daha iyi” (özgür, demokratik, bolluk) günlere taşıyacağı anlatıldı.

Devamını Oku
09.10.2025
Bazen bir fotoğraf bin sözcüğe bedeldir

Bu kez şanslıyım, önümde iki fotoğraf var. Meclis’in açılışında ve akşamında verilen davet sırasında çekilmiş bu fotoğraflar bugünkü siyasi şekillenmenin, “sağını-solunu”, çok güzel betimliyorlar.

Devamını Oku
06.10.2025
‘Gizli (stealth) sömürgecilik’ ve Türkiye

Cumhurbaşkanının ABD ziyareti, MAPEG’in, 33 ilin topraklarını doğrudan madencilik yatırımlarına açması emperyalizm tartışmalarını yeniden canlandırdı.

Devamını Oku
02.10.2025
‘Aynanın’ öte yanında

Bilimde bazen bir sıçrama yalnızca araştırmacıların dar çevresini değil, tüm insanlığın geleceğini etkiler. 2020’de DeepMind’in geliştirdiği AlphaFold sistemi böyle bir andı.

Devamını Oku
29.09.2025
Yapay zekâ dünyayı yutuyor

“YZ dünyayı yutuyor” artık abartılı bir iddia değil.

Devamını Oku
25.09.2025
Güney Avrupa’da demokrasiye geçiş

Tsiridis’in çalışmasının en güçlü yanı, somut tarihsel analizleri belgelerle destekleyerek sivil toplumun (çoğunlukla göz ardı edilen) rolünü vurgulaması.

Devamını Oku
22.09.2025
Üzüm üzüme bakarak...

Dünya siyaseti ve ekonomisi, daha önce hiç görülmemiş bir biçimde birbirine benzeşen güç dinamikleriyle şekilleniyor.

Devamını Oku
18.09.2025
İsrail Gazze’de ne yapıyor?

Gazze’de yaşananlar, uluslararası medyada sıklıkla “çatışma”, giderek soykırım olarak tanımlansa da Prof. Jiang Xueqin olanların arkasında çok daha karanlık bir gerçeğin yattığını söylüyor.

Devamını Oku
15.09.2025
11/9/01: Nereden nereye

ABD yönetimi, yeni savunma stratejisi raporunu, (QDR2001), 11 Eylül 2001 “olayının” tozu yatışmadan açıklamıştı.

Devamını Oku
11.09.2025
Endonezya’da isyan

Endonezya, yaygın protesto gösterileriyle sarsılıyor. Başkent Cakarta’dan ülkenin dört bir yanına yayılan bu olaylar, sadece yerel bir huzursuzluk değil, aynı zamanda küresel kapitalizmin çevre ülkelerde yarattığı derin eşitsizliklerin, devlet şiddetinin bir ürünü. İsyanın temelinde rejimin tüm kilit kurumların, parlamento dahil, içini boşaltmasıyla, demokratik haklarını kaybetmekte olduklarını hisseden geniş kitlelerin tepkisi yatıyor.

Devamını Oku
08.09.2025
Küreselleşmeden sonra, üç fotoğraf

“Küreselleşme” yerini parçalanmaya bırakıyor, bir yeni-jeopolitik şekilleniyor.

Devamını Oku
04.09.2025
ABD’de faşizm ve direniş

Trump, seçim kampanyası boyunca, diktatör olmak dahil tüm arzularını açıkça söyledi. Dahası, Heritage Foundation “Project 2025” başlığı altında 900 sayfalık bir faşist devlete geçiş programı yayımladı. Bu program, devlet bürokrasisindeki özellikle de güvenlik bürokrasisindeki, “kurumsalcıları” ve “anayasalcıları” tasfiye ederek yerlerine başkana sadık olanları atamayı planlıyordu.

Devamını Oku
01.09.2025
Eski olguya yeni kavram

Uluslararası ilişkiler alanında yeni bir kavram var: “Ekonomik zorlama çağı” (Foreign Affaires).

Devamını Oku
28.08.2025
‘Yıllık yüzde 20 büyüme hızı’ ve diğer fanteziler

Peki bu “ekonomik patlama” yaşanırken, insanların yerini YZ ajanları alırken, artan çıktıyı karşılayacak, kârların gerçekleşmesine, alınacak yatırım kararlarına kaynak olacak tüketici talebi nereden gelecek?

Devamını Oku
25.08.2025
Buradan nereye?

Rejim, seçimlerde kaybettiği belediyeleri geri alıyor, CHP’li belediyelerin liderliklerini tutukluyor, CHP’de Özgür Özel liderliğini tasfiye etmeye çalışıyor.

Devamını Oku
21.08.2025
Bir gün, Spinoza sinagoga girer...

Amsterdam’da 1656 yılının temmuz ayında, 23 yaşındaki Baruch Spinoza, Avrupa’nın en güçlü sinagogunun önünde durdu, içeri girmeden derin bir nefes aldı.

Devamını Oku
18.08.2025
Başkan başkenti ‘geri almış’

ABD ekonomisinde, stagflasyon, “konut krizi” kaygıları artarken Trump, Ulusal Muhafızları, Washington DC sokaklarında konuşlandırdı...

Devamını Oku
14.08.2025
‘Hazırlıksız yakalandık’

Yaygın sıradanlaşmış, “veri hırsızlığı, sahte diplomalar (hoş değilmiş ama kazanç helalmiş), sahte imzalar” eşit (etnik) vatandaşlık topolojisi gibi çürüme semptomları üzerinde düşünürken aklıma eski bir yazımın başlığı geldi: “Hazırlıksız yakalanacağız”.

Devamını Oku
11.08.2025
Amerika’dan ithal faşizm

Köyler, dinler, mezhepler, tarikatlar, kabileler, fraksiyonlar...

Devamını Oku
07.08.2025
Avrupa’ya ne oldu?

İskoçya’da imzalanan ABD-AB ticaret anlaşmasını, bir yorumcu, İngiltere’nin “Süveyş anına” benzetti. İngiltere, 1956’da Fransa ve İsrail ile Süveyş Kanalı’nı ele geçirmek için hamle yaptığında, ABD’nin, “Geri çekilmezsen finansal sistemini çökertirim” tehdidine boyun eğmiş, artık hegemonyacı bir güç olmadığını öğrenmişti. Sanırım, bu anlaşmayla, Avrupa Birliği de ABD ve Çin’in yanında 3. bir küresel hegemonya merkezi olmadığını anladı.

Devamını Oku
04.08.2025
Çin’de çifte yol ayrımı

Çin liderliğinin iki yol ayrımı önünde tercih yapması gerekiyor.

Devamını Oku
31.07.2025
‘Süreç’ üzerine notlar

Kürt hareketinin siyasi ve askeri temsilcileri uzun erimli bir proje bağlamında süreci ilerletebilecek bir fırsat yakaladıklarını düşünüyorlar. Haklı olabilirler. Ancak süreci doğru anlamlandırabildiklerinden emin değilim. Bugüne kadar Kürt halkının haklar ve özgürlükler taleplerini her zaman desteklemiş biri olarak düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Devamını Oku
28.07.2025
Batı’da yükselen dalga Japonya’ya ulaştı

Japonya’da pazar günü yapılan “Üst Meclis” seçimleri, ülkenin siyasi manzarasının değişmeye başladığını gösteriyor...

Devamını Oku
24.07.2025
Jeopolitik ve emperyalizm

Ortadoğu’daki gelişmeleri jeopolitiğin gözlükleriyle okuma alışkanlığı yaygın. Halbuki, “jeopolitik”, devletlerin, “coğrafya kontrolü” konusundaki arzularına, kaygılarına ilişkindir. Emperyalizm ise kapitalizmin andaki ve bu anı kapsayan dönemdeki özelliklerinin anlaşılarak eleştirilmesine...

Devamını Oku
21.07.2025