‘Ukrayna’da Filler Tepişiyor’
Ergin Yıldızoğlu
Son Köşe Yazıları

‘Ukrayna’da Filler Tepişiyor’

24.02.2014 02:19
Güncellenme:
Takip Et:

Geçen hafta ortasında, 100’e yakın insanın ölümüne, yüzlercesinin yaralanmasına yol açan çatışmalardan sonra Ukrayna’da iktidar ve muhalefet nihayet aklını başına toplayıp bir uzlaşma noktası bulmaya başlamış gibi görünüyordu.
Sonra her şey yeniden değişmeye başladı. Hem muhalefet içindeki radikal sağcı unsurlar silah bırakmayı reddediyorlardı (New York Times, 22/02) hem de Der Spiegel’de Uve Klussmann’ın vurguladığı gibi aslında, “Sorun ne Ukrayna - AB işbirliği anlaşmasının ne de Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in geleceği. Jeopolitik oyun ile Avrupa ve Avrasya’da gelecekte hangi güç merkezleri egemen olacak sorusu gündemin merkezine oturmuş durumda.” (20/02/2014)
Yine o ‘satranç tahtası’
Denklemin bir tarafında ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland’ın geçen aralıkta US-Ukrayna Vakfı’nın toplantısında konuşurken altını çizdiği gibi “1991’den bu yana Ukrayna’nın demokratik kurumlarını geliştirmek için 5 milyar dolar harcayan” (Information Clearing House. Info) ABD var. Aynı günlerde, Senator McCain, Kiev’in Bağımsızlık Meydan’ında, “Ukrayna halkı, bu sizin anınız! Hür dünya sizinle! Amerika sizinle!” diye bağırıyordu (Spiegel).
Denklemin öbür tarafında, Rusya’nin liberal eğilimli, Batı yanlısı olarak bilinen eski başbakanı Yergor Gaidar’ın dahi 2008’de uyarmak gereksinimi duyduğu gibi “Ukrayna NATO üyesi olursa savunma açısından kabul edilemez bir duruma düşmekten korkan”, bu yüzden, Financial Times’ın aktardığı gibi “Kırım’ı kaybetmemek için savaşa girmeye hazır olduğu düşünülen Rusya var” (20/ 02). “Ukrayna sorunu Rusya’da yalnızca Putin için değil, muhalefet için de kırmızı çizgi”(22/02). Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’a göre “Batı, muhalefeti yasaların dışında hareket etmeye teşvik ediyor”. Rusya Dışişleri Bakanlığı, muhalefeti Nazilere benzetip bir “Kahverengi Devrim”den söz ediyor (The New York Times 19/02).
Fillerin Ukrayna halkının üzerinde böyle tepişmesinin temelinde, Brzezinski’nin “Ukraynasız Bir Rusya Asya’ya sıkışır, Orta Asya sorunlarıyla uğraşmaya mahkûm olur” (...) “Almanya - Rusya işbirliği olasılığının önü alınmış olur” saptamaları yatıyor. ABD Ukrayna’yı Rusya’nın nüfuz alanından çıkarıp NATO’ya alarak Rusya’yı tecrit etmek istiyor. Rusya Ukrayna’yı, en azından donanması için yaşamsal öneme sahip Sivastopol limanından, ekonomisi için gerekli Kırım Merkezli Doğu Ukrayna bölgesinden dolayı ne pahasına olursa olsun kaybetmek istemiyor.
Peki bu denklemde Avrupa Birliği nerede? Çok etkili bir yerde değil. AB Ukrayna’yı kendine bağlamak istiyor, ama geçen aralıkta, görüşmelerde gereken mali yardımı vermek istemedi, zaten yerlerde sürünen Ukrayna ekonomisine çok ağır koşullar dayattı. Bunun üzerine Başkan Yanukoviç görüşmeleri askıya almak zorunda kalırken Rusya 15 milyar dolarlık yardım paketiyle devreye giriverdi. Spiegel yazarının, ABD’den gelen demeçler üzerine yaptığı “Böyle adeta açık çek vermeye benzeyen tatlı vaatlerin, Avrupa’nın en yoksul ülkesini iç savaşa sürme potansiyelleri var” saptaması, Almanya’da da ağırlıklı eğilimin Ukrayna sorununa Rusya ile ilişkilerini bozmadan yaklaşma yününde olduğunu düşündürüyor. Pazar günü muhafazakâr Alman gazetesi, Die Welt, yeni bir Yugoslavya senaryosu olasılığına işaret ediyor, “Diplomasiden Rusya dışlandığı takdirde Ukrayna’da bir çözüme ulaşılamayacağını” savunuyordu.
İç savaşın eşiğinde...
Başkan Yanukoviç ile muhalefetin lideri olduğu varsayılan siyasetçiler, Almanya, Fransa ve Rusya’nın da aracılığı ile yapılan pazarlıklar sonucunda, başkanın yetkilerini parlamento lehine azaltan 2004 anayasasına dönme, 10 gün içinde bir “ulusal güven hükümeti” oluşturma, aralık ayı sonuna kadar genel seçimlere gitme konusunda anlaşmışlardı. Hapisteki eski başkan Timoşenko serbest bırakılacaktı. Almanya’da muhafazakâr Die Welt ve Süddeustche Zeitung’un AB için büyük başarı olarak tanımladıkları anlaşmayı Rusya henüz imzalamamıştı; bu gelişmeleri meydandaki kalabalığa anlatmaya çalışan muhalefet liderleri yuhalandı; radikal unsurlar, Yanukoviç sabaha kadar istifa etmezse silahlı saldırılar düzenleyeceklerini açıkladılar (The New York Times 22/02).
Cumartesi öğleden sonra, meydan hâlâ doluydu, ek olarak başkanlık dahil tüm hükümet binaları isyancılar tarafından işgal edilmişti. Yanukoviç’in kaçtığı ve Doğu Ukrayna’da olduğu söyleniyordu. İçişleri bakanlığını alan muhalefetin “lideri”nin, aşırı sağcı militanları içişleri bakanlığı güçlerinde görevlendireceği bildiriliyordu. Russia Today kanalında konuşan uzmanlar bir darbe yapıldığını savunuyor, doğudaki halkın kendini korumaya hazırlandığına ilişkin haberler geliyordu.
Bu gelişmeler, Ukrayna’nın tarihsel, demografik özelliklerini de düşününce, bir iç savaşın patlak verme olasılığına işaret ediyor.
Bu sorunların temelinde aslında etnik, demografik, dini ve kültürel özellikleriyle bir değil iki Ukrayna olması yatıyor. Ülkenin Avrupa’ya yakın, AB’ye katılmak isteyen kısmı Ukraynaca konuşuyor; Katolik ve ekonomik olarak, ağır sanayi ve teknoloji merkezi olan doğuya göre daha yoksul. Aylık ortalama ücret Batı’da 1200-1300 Ukrayna lirası (Hirivania) iken doğuda 1600-3000 Hirivania düzeyine (Wikipedia) çıkabiliyor. Doğu Ukrayna’da nüfusun yüzde 60’ından fazlası Rusça konuşuyor, Rusya ekonomisiyle sıkı bağları var. Ayrıca büyük stratejik öneme sahip Odesa limanı, Kırım bölgesi, Sivastopol limanı bu kesimde. Bu liman ve sanayi kentlerinden Odesa’nın nüfusunun yüzde 30’u Rus kökenli iken, Sivastopol kentinin nüfusunun yüzde 72’si Rus kökenli. Rus kökenliler Rusça konuşuyor ve Ortodoks.
Buna karşılık, doğuya, “Sağ Sektör”, “Sotni” (Yüz’ler), “Swoboda” gibi, faşist milliyetçi gelenekten, tarihi Ruslarla sonra komünistlerle savaşmaya dayanan grupların militanlarının geldiği Lviv kentine baktığımızda nüfusun yüzde 88’inden fazlasının Ukraynalı ve Katolik olduğunu görüyoruz.
Bir taraftan ABD’nin stratejik hesapları, diğer taraftan Rusya’nın stratejik çıkarları, AB’nin iktidarsız müdahaleleri, Almanya’nın kararsızlığı arasında Ukrayna halkı bu tarihsel mirasının, dünya siyasetinin fillerinin ayakları altında ezilmeye başlıyor. ABD’nin 5 milyar doları, büyük olasılıkla Polonya üzerinden kimlere gitti bilmem, ama hızla silahlanan, şoven milliyetçi, Yahudi düşmanı, tarihsel olarak Rus düşmanı grupların etkinlikleri hem iktidarın, hem muhalefetin birbirinden hırsız ve yoz siyasetçileri Ukrayna halkının bu kaostan çıkma, bir iç savaşı önleme, ülke bütünlüğünü koruma şansını hızla azaltıyor.  

Yazarın Son Yazıları

2026’ya girerken militarizm ve faşizm

Pazartesi günü, 2026’ya girerken ABD ekonomisinin çok kırılgan, küresel ekonominin resesyon eşiğinde olduğunu vurgulamıştım.

Devamını Oku
04.12.2025
2026’ya girerken dünya ekonomisi

Dünya ekonomisi 2026’ya girerken resesyon sınırında (yüzde 3) yavaşlamaya devam ediyor, riskler ve büyüme önündeki engeller artıyor.

Devamını Oku
01.12.2025
‘Süreç’ gerçek değil!

“Komisyon”, hukuki, idari ve anayasal bir zeminden yoksun.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Evrenin yeni efendileri’

The Economist 1990’larda, bir sayısında, finansallaşma başlarken 10 dev ABD bankasını kastederek “evrenin yeni efendileri” diyordu. Bu bankalar dünya borç piyasasında egemendi.

Devamını Oku
24.11.2025
Arjantin’de Milei zaferinin şifreleri

Serbest piyasa Ayetullahları sevindiler...

Devamını Oku
20.11.2025
Küresel Organize Suç Endeksi ve Türkiye

Küresel Organize Suç Endeksi’nin 2025 raporu açıklandı. Türkiye 2020’de 6.9 puanla 12. sıradayken bugün 7.2 ile 10. sıraya yükselmiş. Küresel ortalama 5.08. Bu endeks, sadece mafyanın gücünü ya da kaçakçılık hatlarını ölçmüyor; devlet içi yapılardan finansal suçlara, yargı bağımsızlığından ekonomiye sızmış suç ağlarına kadar geniş bir tabloyu ortaya koyuyor.

Devamını Oku
17.11.2025
COP30: Gel de kötümser olma

Küresel ısınma üzerine “Taraflar Konferansı” (COP30) Brezilya’da toplandı.

Devamını Oku
13.11.2025
Demokrasi ve emperyalizm

Emperyalist sistemin ABD, AB gibi merkezlerinin Türkiye gibi çevre ülkelerle ilişkilerinde demokrasi arzusu hiçbir zaman gerçek bir faktör olmadı. Bu ilişkiler her zaman çevre ülkenin ekonomik, jeopolitik açıdan kullanılabilir olma ilkesine dayandı.

Devamını Oku
10.11.2025
Mamdani, panik ve umut

Trump’ın başkanlığından hoşnut olmayanların oranı yüzde 60’ı geçti.

Devamını Oku
06.11.2025
Busan’da ‘büyük resim’

Busan’daki Trump-Şi zirvesi, yalnızca iki ülke arasındaki ticaret savaşında geçici bir ateşkes anlamına gelmiyor; aynı zamanda, 21. yüzyılın jeopolitik dengelerinde güç, liderlik gibi kavramların yeniden tanımlandığı bir döneme işaret ediyor. Zirvenin sonunda Trump’ın “12 üzerinden 10’luk bir görüşme” sözleri, Şi’nin ise “Dev gemiyi birlikte yönetiyoruz” vurgusu, ”yeni” bir durumu sergiliyor: Amerika artık “tek süper güç” değil.

Devamını Oku
03.11.2025
Noktaları birleştirmek

Gözlerimizi gerçeğe açmamız gerekiyor.

Devamını Oku
30.10.2025
Teknoloji, oligarşisi ve faşizm

Z kuşağının emeğin, doğanın, LGBTQ ve kadın haklarının değersizleştirilmesine, ırkçılığa gözetim kültürüne ve kurumsal otoriterliğe karşı zaman zaman isyana varan direnişi, yalnızca bir kuşak çatışması değil, sermayenin denetim kapasitesini sınırlayan tarihsel bir başkaldırı biçimi. Tam da bu nedenle, işletmelerinde kontrolü yitirme korkusu, teknoloji sermayesini giderek demokrasi düşmanı, hatta faşizan reflekslere sürüklüyor.

Devamını Oku
27.10.2025
İsyan ve kriz çakışmaya başladı

İsyan ve ekonomik kriz dinamikleri tarihte zaman zaman çakışıyor.

Devamını Oku
23.10.2025
Yine bir finansal krizin eşiğinde

Geçtiğimiz günlerde, Altın 4 bin dolara ulaştı, piyasalarda “Borsa aşırı değerli” uyarıları sıklaştı. Jamie Diamond, Warren Buffet gibi ünlü yatırımcılar bu durumun sürdürülemezliğine işaret ediyorlar.

Devamını Oku
20.10.2025
Gazze’de ateşkes

Gazze’de savaşın yerini alan ateşkes, ilk bakışta bir nefes alma imkânı sundu.

Devamını Oku
16.10.2025
‘Yapılamaz’ kültü (The cult of can’t)

Cuma günü, Aurelien adlı bir yazarın “The cult of can’t” başlıklı denemesine rastladım. Perşembe yazımı okumuş olanların ilgisini çekeceğini düşünerek özetliyorum.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Aydınlanma’nın alacakaranlığında...

Kapitalizmin merkezlerinde (Anglosakson dünyada) uzun yıllar küreselleşmenin, teknolojinin (özellikle internet ve dijitalleşme) bizi “bugünden daha iyi” (özgür, demokratik, bolluk) günlere taşıyacağı anlatıldı.

Devamını Oku
09.10.2025
Bazen bir fotoğraf bin sözcüğe bedeldir

Bu kez şanslıyım, önümde iki fotoğraf var. Meclis’in açılışında ve akşamında verilen davet sırasında çekilmiş bu fotoğraflar bugünkü siyasi şekillenmenin, “sağını-solunu”, çok güzel betimliyorlar.

Devamını Oku
06.10.2025
‘Gizli (stealth) sömürgecilik’ ve Türkiye

Cumhurbaşkanının ABD ziyareti, MAPEG’in, 33 ilin topraklarını doğrudan madencilik yatırımlarına açması emperyalizm tartışmalarını yeniden canlandırdı.

Devamını Oku
02.10.2025
‘Aynanın’ öte yanında

Bilimde bazen bir sıçrama yalnızca araştırmacıların dar çevresini değil, tüm insanlığın geleceğini etkiler. 2020’de DeepMind’in geliştirdiği AlphaFold sistemi böyle bir andı.

Devamını Oku
29.09.2025
Yapay zekâ dünyayı yutuyor

“YZ dünyayı yutuyor” artık abartılı bir iddia değil.

Devamını Oku
25.09.2025
Güney Avrupa’da demokrasiye geçiş

Tsiridis’in çalışmasının en güçlü yanı, somut tarihsel analizleri belgelerle destekleyerek sivil toplumun (çoğunlukla göz ardı edilen) rolünü vurgulaması.

Devamını Oku
22.09.2025
Üzüm üzüme bakarak...

Dünya siyaseti ve ekonomisi, daha önce hiç görülmemiş bir biçimde birbirine benzeşen güç dinamikleriyle şekilleniyor.

Devamını Oku
18.09.2025
İsrail Gazze’de ne yapıyor?

Gazze’de yaşananlar, uluslararası medyada sıklıkla “çatışma”, giderek soykırım olarak tanımlansa da Prof. Jiang Xueqin olanların arkasında çok daha karanlık bir gerçeğin yattığını söylüyor.

Devamını Oku
15.09.2025
11/9/01: Nereden nereye

ABD yönetimi, yeni savunma stratejisi raporunu, (QDR2001), 11 Eylül 2001 “olayının” tozu yatışmadan açıklamıştı.

Devamını Oku
11.09.2025
Endonezya’da isyan

Endonezya, yaygın protesto gösterileriyle sarsılıyor. Başkent Cakarta’dan ülkenin dört bir yanına yayılan bu olaylar, sadece yerel bir huzursuzluk değil, aynı zamanda küresel kapitalizmin çevre ülkelerde yarattığı derin eşitsizliklerin, devlet şiddetinin bir ürünü. İsyanın temelinde rejimin tüm kilit kurumların, parlamento dahil, içini boşaltmasıyla, demokratik haklarını kaybetmekte olduklarını hisseden geniş kitlelerin tepkisi yatıyor.

Devamını Oku
08.09.2025
Küreselleşmeden sonra, üç fotoğraf

“Küreselleşme” yerini parçalanmaya bırakıyor, bir yeni-jeopolitik şekilleniyor.

Devamını Oku
04.09.2025
ABD’de faşizm ve direniş

Trump, seçim kampanyası boyunca, diktatör olmak dahil tüm arzularını açıkça söyledi. Dahası, Heritage Foundation “Project 2025” başlığı altında 900 sayfalık bir faşist devlete geçiş programı yayımladı. Bu program, devlet bürokrasisindeki özellikle de güvenlik bürokrasisindeki, “kurumsalcıları” ve “anayasalcıları” tasfiye ederek yerlerine başkana sadık olanları atamayı planlıyordu.

Devamını Oku
01.09.2025
Eski olguya yeni kavram

Uluslararası ilişkiler alanında yeni bir kavram var: “Ekonomik zorlama çağı” (Foreign Affaires).

Devamını Oku
28.08.2025
‘Yıllık yüzde 20 büyüme hızı’ ve diğer fanteziler

Peki bu “ekonomik patlama” yaşanırken, insanların yerini YZ ajanları alırken, artan çıktıyı karşılayacak, kârların gerçekleşmesine, alınacak yatırım kararlarına kaynak olacak tüketici talebi nereden gelecek?

Devamını Oku
25.08.2025
Buradan nereye?

Rejim, seçimlerde kaybettiği belediyeleri geri alıyor, CHP’li belediyelerin liderliklerini tutukluyor, CHP’de Özgür Özel liderliğini tasfiye etmeye çalışıyor.

Devamını Oku
21.08.2025
Bir gün, Spinoza sinagoga girer...

Amsterdam’da 1656 yılının temmuz ayında, 23 yaşındaki Baruch Spinoza, Avrupa’nın en güçlü sinagogunun önünde durdu, içeri girmeden derin bir nefes aldı.

Devamını Oku
18.08.2025
Başkan başkenti ‘geri almış’

ABD ekonomisinde, stagflasyon, “konut krizi” kaygıları artarken Trump, Ulusal Muhafızları, Washington DC sokaklarında konuşlandırdı...

Devamını Oku
14.08.2025
‘Hazırlıksız yakalandık’

Yaygın sıradanlaşmış, “veri hırsızlığı, sahte diplomalar (hoş değilmiş ama kazanç helalmiş), sahte imzalar” eşit (etnik) vatandaşlık topolojisi gibi çürüme semptomları üzerinde düşünürken aklıma eski bir yazımın başlığı geldi: “Hazırlıksız yakalanacağız”.

Devamını Oku
11.08.2025
Amerika’dan ithal faşizm

Köyler, dinler, mezhepler, tarikatlar, kabileler, fraksiyonlar...

Devamını Oku
07.08.2025
Avrupa’ya ne oldu?

İskoçya’da imzalanan ABD-AB ticaret anlaşmasını, bir yorumcu, İngiltere’nin “Süveyş anına” benzetti. İngiltere, 1956’da Fransa ve İsrail ile Süveyş Kanalı’nı ele geçirmek için hamle yaptığında, ABD’nin, “Geri çekilmezsen finansal sistemini çökertirim” tehdidine boyun eğmiş, artık hegemonyacı bir güç olmadığını öğrenmişti. Sanırım, bu anlaşmayla, Avrupa Birliği de ABD ve Çin’in yanında 3. bir küresel hegemonya merkezi olmadığını anladı.

Devamını Oku
04.08.2025
Çin’de çifte yol ayrımı

Çin liderliğinin iki yol ayrımı önünde tercih yapması gerekiyor.

Devamını Oku
31.07.2025
‘Süreç’ üzerine notlar

Kürt hareketinin siyasi ve askeri temsilcileri uzun erimli bir proje bağlamında süreci ilerletebilecek bir fırsat yakaladıklarını düşünüyorlar. Haklı olabilirler. Ancak süreci doğru anlamlandırabildiklerinden emin değilim. Bugüne kadar Kürt halkının haklar ve özgürlükler taleplerini her zaman desteklemiş biri olarak düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Devamını Oku
28.07.2025
Batı’da yükselen dalga Japonya’ya ulaştı

Japonya’da pazar günü yapılan “Üst Meclis” seçimleri, ülkenin siyasi manzarasının değişmeye başladığını gösteriyor...

Devamını Oku
24.07.2025
Jeopolitik ve emperyalizm

Ortadoğu’daki gelişmeleri jeopolitiğin gözlükleriyle okuma alışkanlığı yaygın. Halbuki, “jeopolitik”, devletlerin, “coğrafya kontrolü” konusundaki arzularına, kaygılarına ilişkindir. Emperyalizm ise kapitalizmin andaki ve bu anı kapsayan dönemdeki özelliklerinin anlaşılarak eleştirilmesine...

Devamını Oku
21.07.2025