İslami faşizm tam gaz ileri

11 Temmuz 2021 Pazar

Doğrusu hiç keyifli değilim. Nasıl olabilirim ki! Suyu bol, denizleri bereketli, toprakları dünyanın başka yerlerine kıyasla daha temiz, rüzgârı iyileştirici, yeraltı zenginlikleri kıyamet gibi, 42 uygarlığının hüküm sürdüğü bu güzelim yurt parçasında, sürekli her kuşağın darbelerle örselenmesinden artık bıktım. 

Ben üç darbe gördüm, kızım iki darbe yaşadı, torunlar bir başka darbenin göbeğinde büyümeye çalışıyorlar. Kader gibi bir şey! 12 Eylül ve 12 Mart’ta bildik ki askerler Amerika’nın isteği (burada Amerika’nın isteği kolaylık olsun diye belirtilmiştir, Amerikan hükümeti de dünyayı yöneten 400 şirketin taşeronudur) üzerine darbe yaptılar. Hiç unutmuyorum, 12 Mart’ta darbecilerin kurduğu hükümet ilk iş olarak, Türkiye’de haşhaş ekimini yasaklamıştı. 12 Eylül ise bugünkü dinci hükümetin ilk tohumlarını attı. 

Ve geldik 2021 yılına. Bildiğimiz darbelerden çok farklı, alışık olmadığımız bir darbe örneği uygun adım marş marş ilerliyor. Evet, İslami faşizm dört koldan saldırıyor. Ve çok korkutucu. Artık kimseler evirip çevirmesin, Türkiye’de adı konulmamış bir iç savaş var. Artık tüm maskeler çıkarıldı ve savaş emri verildi. 

Açıkça şeriat kanunlarını isteyen bir dinci dikta bizi yönetiyor. Onlardan gerçekten çok korkarım. Çünkü kendi gibi düşünmeyenlerin, kafasını uçurduklarında, hurilerin sürekli bakire, erkeklerin de sürekli ereksiyon halinde olduğu söylenen cennete bir adım daha yaklaşırlar. Bu bilgiyi içeren yayınlar cami önlerinde satılıyor. Ben uydurmuyorum, o zaman gelsin bizim kelleler! 

Onlardan çok korkarım. Çünkü küçücük bir kıza tecavüz ettikten sonra, iki rekat namaz kılıp Allah’ı kandırdıklarına inanırlar. Gene devam edelim, “kul hakkı” yedikten sonra, cumaya gidip vazifesini yapmış bir kul olarak hayata karışırlar.

Taliban örneğinde gördüğümüz gibi, uygarlıkların en güzel eserlerini bombalayabilirler. Bu, benim çok korktuğum bir şey. Bu güzel ülkenin müzelerinde onlar için müstehcen kabul edilen, put kabul edilen öyle çok heykel var ki, bu heykellerin yok edilmesi beni dehşete düşürür. Ama yaparlar!

İnsanları Madımak örneğindeki gibi diri diri yakarlar. Alevi evlerine işaretler koyup her bir Alevi öldürdüklerinde sevinç çığlıkları atarlar. Onlar için her şey paradır. Bu nedenle birbirlerine çok bağlıdırlar. Sakin ha, ola ki bunların birbirlerine düştüğünü sanıp sevinmeyin. Ünlü sol tiyatro yazarı Brecht’in şu sözlerini hiç unutmayın: “Bulanık sularda bilsen ne balıklar avlanır sonra yine hep birlikte yoksulun hakkı yenir.” 

Şimdilerde tankların yerine geçen TOMA’lar ve Akrepler, plastik mermi ve biber gazı atıyor ama çok yakında gerçek mermi atılacak! Biz iki askeri darbe yaşayanlar mermileri biliriz ama çocuklar ve torunlar bilmiyorlar. Ve içim ürperiyor! Evet, tıpkı 12 Eylül ve 12 Mart’ta olduğu gibi gerçek mermi kullanmaya başlayacaklar. Çünkü bu savaşı kazanmak istiyorlar.

Bütün bunlar söz konusu olduğunda, muhalefet partilerine ağır bir sorumluluk düşüyor. Çünkü bilmeliler ki bu savaşın sonunda onlar da kalmayacak. Bu nedenle klasik söylemleri bir yana bırakıp seçmenlerini yeni bir Kurtuluş Savaşı’nın birer neferi olmaya çağırmalılar. Nezaketi, “Aman ayıp olur” gibi sözleri bir yana bırakmalılar. Bu, bir ülkenin ölüm kalım savaşı! 

“Avrupa, topraklarının yanı başında bir ölüm kalım savaşına izin vermez” gibi avunmaları da bir tarafa bırakmak zorundayız. O Avrupa ki topraklarının tam ortasındaki Yugoslavya’nın  parçalanmasına, binlerce insanın ölmesine, binlerce kadının tecavüze uğramasına seyirci kaldı. O güzel yurt Yugoslavya paramparça oldu ve oluşturulan yeni devletler Almanya’nın, Rusların adeta birer sömürgesi oldu. Ve bir hatırlatma: Suriye’deki iç savaştan kaçanlara biz kucak açtık ama bize kucak açacak hiçbir ülke yok! Ve pandemi insanları daha bencil, daha az merhametli yaptı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları