Karadeniz’in Amazonlarına bin selam!
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Karadeniz’in Amazonlarına bin selam!

02.05.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Bugün ben sizleri Rize’nin İkizdere ilçesindeki İşkencedere’ye götürmek istiyorum. O muhteşem fotoğrafın çekildiği yere. Fotoğrafı çekeni tüm aramalarıma rağmen bulamıyorum ama buradan bir selam gönderip gözlerinden öpmek istiyorum. Bize bu muhteşem fotoğrafı armağan ettiği için...

Muhteşem bir Türkiye fotoğrafı.

İkizdere’ye nasıl mı gideceğiz? Bana bırakın, ben orada direnen Karadenizli Amazonları çok yakından tanırım. Çünkü onlarla, (2015 yılında Anadolu Grubu’nun Sinop’un ilçesi Gerze’de yapmak istediği termik santrala karşı direnenlerle) sık sık birlikte oldum. Ne günlerdi, termik santralın yapılacağı Yaykıl köyü kadınları, erkekleri aylarca süren direniş sırasında ilk kez biber gazıyla tanıştılar, jandarma dayağı yediler, özellikle kadınlar köyün açığında kurdukları direniş çadırında aylarca nöbet tuttular. Yolu gözetlediler, şirket arabalarından biri geldiğinde anında köye haber uçtu. Onların direniş hikâyelerini yazınca şirket beni toplantıya çağırdı. Mühendislerle, baca uzmanlarıyla ve satın aldıkları üç dört köylüyle bana termik santralın nimetlerinden söz ettiler ama Karadeniz Amazonları beni çok iyi çalıştırmışlardı, hepsine verecek yanıtım vardı. Bir tek yanıt bile termik santralın yapılmasını engeller: Gerze kıyısı balıkların yumurtlama yeriydi ve santraldan bırakılan sıcak su onları yok edecekti. Sonunda Gerze halkı kazandı, şirket karardan vazgeçti. Bu vazgeçişte şirketin kral markası Efes Pilsen’in tüm Karadeniz’de boykot edilmesinin etkisi büyüktür.

Bütün bu zamanlar içinde Karadeniz kadınlarının neşelerini, inatçılıklarını ve engelleri anında çözme yeteneklerini hayranlıkla izledim. Şimdi İkizdere’nin İşkencedere Vadisi’ne gidiyoruz. Çünkü Cengiz Holding’in yapmak istediği taşocağına direnen kadınlar da Gerze’de direnen kadınların arkadaşları: İkizdere’deki Amazonlar! Ha Gerze ha İşkencedere, fark etmez.          

Amazonlar başlıyorlar anlatmaya: İki çocuk anası Şükran söze giriyor: “Bir gün vali, kaymakam bizi toplamış, ‘termik iyidir, şöyle şöyledir’ diyor. Anacığım orada bana bir güç geldi, karşımda koskoca devletin valisi, ayağa kalkıp ‘Vali bey, siz bizi hiç adamdan saymıyorsunuz’ dedim. ‘Bizi kör, sağır sanıyorsunuz. Cahil sayıyorsunuz. Oysa biz yerinde gidip gördük. Termiğin ne olduğunu anlamak için kömürden kararan Zonguldak’ın Çatalağzı’nı bir ziyaret ediverin. Görün yağan kömür tozunu.’” Çadırda bir dalgalanma oluyor, en gençlerden biri söze giriyor: “Oraya 400 kişi araba tutup gittik. Gittiğimizde sanki bir ölü kentte gezindik. Herkes suskundu. Sanki bir kül yığınının içinde hareket eder gibiydiler. Genç bir kız boynuma sarıldı, ağlamaya başladı: ‘Bizi görün de aynı kaderi paylaşmayın, biz burada beyaz giyemeyiz. Gelinler bile beyaz giyemez.! Biz kömüre alışkındık, yanı başımızda kömür madeni vardı, erkeklerimize iş olur hadi yapılsın, dedik. Madenin karası neymiş ki gerçek karanlığı gördük. İş mi, erkeklerimiz gene gurbette.’” Birden bir ses yükseliyor, “Uyy..daldık, kedileri beslemeyi unuttuk.” Direniş çadırı olur da köpeği, kedisi olmaz mı? Çadır ilk kurulduğunda bir kedicik, daha ilk gün gelip sedire konuvermiş. “Vay anam bu bizim kısmetimizdir” denilmiş ve kediye ilk sütüyle birlikte “Direniş” adı verilmiş. Direniş şimdi kocaman olmuş, dört tane de nur topu gibi yavru doğurmuş. Direniş Bir, Direniş İki, Direniş Üç, Direniş Dört... Rivayet odur ki Direniş’in çok kuvvetli bir koku alma yeteneği varmış, kim yabancı, kim art niyetli hemen anlayıp yallah yüzünü tırmalıyormuş. Benimkini tırmalamadı. 

Görmüş geçirmişlerden Hasibe Hanım: “Az açılın biraz da ben konuşayım. Hocayı anlatacağım vallahi.” Çadırdakiler Hasibe Hanım’ı teşvik ediyor, “anlat gayri.”  Hasibe Hanım başlıyor: “Bizim yirmi bir yıllık bir hocamız vardı. Severdik ama bu termik işi başımıza geldi, hoca bize soğuk. ‘Allah Allah ne oluyor’ dedik. ‘Bir kusur mu işledik?’ Bilmiyoruz gayrı, bir gün çadırda iftar yemeği veriyoruz, hocanın da ezan okumasını istedik. Çadırın önünde. Hoca geldi ama bir gönülsüz bir gönülsüz. Hani böyle de ezan okunmaz ki hani zorla bu işi yapıyor. Çok canımız sıkıldı. Köycek toplandık, ‘Hoca’ dedik, ‘Seninle işimiz buraya kadarmış, gel gönüllüce buradan git.’ O da gitti. Bir de benim canımı en çok ne sıktı biliyor musun ? O buldozerler köyde topluca sünnet eğlencesi olduğu gece geldiler. Sünnet çocuklarımızı bırakıp koştuk, bir de arabaların plakalarını öyle bir kapatmışlardı ki üç dört kişi plakanın üstündeki kapatma maddesini bir türlü çekip çıkaramadık. Yahu biz gavur muyuz?”

“Hele şu köpek meselesini de anlatın.” Gülüşmeler başlıyor, efendim, Zonguldak Çatalağzı bölgesinde köpek kalmamış. Bu nedenden civar köyler köpeklerine özellikle dikkat eder olmuşlar. Çünkü Çatalağzı’nda termikte çalışması için getirilmiş Çinli işçiler varmış, bu işçiler de köpek etini pek severmiş. Ben acayip şaşırıyorum, Çatalağzı nire Çin nire... “Hayır olamaz” diyorum. Amazonlar yüzüme garip bakıyorlar. “Ne oldu, inanmadın mı” diye soruyorlar, “O zaman aha üşenme kalk Çatalağzı’na git, çekik gözlüleri kendi gözünle gör!”  Bu arada bir şey daha öğreniyorum. Şöyle, köydeki kızlar, okumuşu yazmışı, meslek sahibi olanı olmayanı hepsi gerdeğe girmeden önce çadırı ziyaret ediyorlarmış. Yok arkadaş önce çadır ziyaret edilecek. Amazon kızının isteği yapılacak!

Nasıl hâlâ “Onlar silme AKP’ye oy verdiler, vermeselerdi” diyeniniz var mı? 

NOT: 10 yıl sonra ocak ayında Gerze direnişiyle ilgili 37 kişiye toplam 42 yıl 10 ay hapis cezası verildi.

Yazarın Son Yazıları

Hereke yolunda

Sevgili okurlarım sevdiğim tahta heykeller diyarı Değirmendere’ye taşındığımdan beri dostlarım, okurlarım beni hiç yalnız bırakmıyorlar.

Devamını Oku
14.12.2025
Boji’yle dünyayı gezdik!

Sevgili okurlarım, son yazdıklarıma bir göz gezdirdim.

Devamını Oku
07.12.2025
Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025