Atı alan Üsküdar’a geçecek mi?
Kadri Gürsel
Son Köşe Yazıları

Atı alan Üsküdar’a geçecek mi?

01.05.2018 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ülke bir baskın seçim gerçeğiyle karşı karşıya.
Baskın seçime karşı muhalefet partilerinin bir araya gelip, katılımı yüzde 50 ve altına düşürecek yaygın ve etkili bir boykot eylemi örgütlemesinin imkânsız olduğu zaten biliniyordu.
Ama bu muhalefet, cumhurbaşkanı seçiminde ülkenin acilen çözülmesi gereken sorununa karşı bir ortak payda etrafında birlikte hareket edebilirdi.
Ve bu hayati bir öncelikti.
Türkiye’nin devam ettikçe momentum kazanan “aşağıya burgu” hareketini durdurmak... Ekonomiden yargıya her alandaki kötüye gidişin önüne demokratik bir set çekmek... Öncelik bu olmalıydı.
Baskın seçim, muhalefete asgari müşterekler zemininde bir süreliğine ortak hareket ederek ülkeyi felaketinin en derin karanlıklarına sürüklenmekten kurtarma fırsatını sunmuştu.
Muhalefet bu fırsatı kullanamadı.
Ortak paydanın ne olduğu hususunda anlaşamadıkları için değil.
Muhalefet partileri şu hedeflerde zaten mutabıktı:
Ülkenin hızla normalleştirilmesi.
Hukuka ve anayasal düzene geri dönülmesi. Keyfi idareye son verilip temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınması.
Yargının içine düşürüldüğü içler acısı durumdan süratle çıkarılarak bağımsız ve tarafsız olabilmesinin önünün açılması.
Bütçe denetiminin yeniden yürürlüğe konması.
Toplumun çeşitli kesimleri arasında kutuplaşma nedeniyle kaybolmuş olan güvenin yeniden tesisi için hızlı adımlar atılması...
Bunlara paralel olarak demokratik parlamenter sisteme dönüş için ortak bir takvim çerçevesinde hareket edilmesi.
Bu temel prensiplerde anlaşmak kolay olabilirdi... Ama bir ülke gerçeği vardı ki muhalefet bunu gözetmeden sonuç alamazdı:
İktidar partisinin tabanından ve Kürt seçmenden gereken oranda oy devşirilmeden Türkiye’nin en acil ve en büyük sorununu çözmek mümkün değildir.
Muhalefet partilerinin kendi doğal adaylarıyla bu oyları almaları imkânsızdı. Belki Saadet Partisi bu hususta istisna oluşturabilirdi ama onun da kendi seçmen tabanı kifayetsizdi.
Bu nedenle başlayan partiler üstü aday arayışlarının sonucunda Abdullah Gül’ün adı gündeme geldi, getirildi. Başka bir adın da öne çıkarılamadığını görüyoruz.
Bu da normal, başka biri yoktu çünkü.
Nihayetinde, Gül formülünde mutabakat sağlanamadı.
Üç nedenden ötürü.
Önem derecesine göre birinci sırada Abdullah Gül’ün tutumu vardır. Gül, özellikle de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye’nin normalleşmesi amacıyla kapsayıcı bir rol üstlenebileceği yönünde, kendisine şüpheyle bakan kesimlere güven vermek için neredeyse hiçbir şey yapmadı. Türkiye’nin en acil ve en önemli sorunu AKP’den oy almadan nasıl çözülemeyecekse, Gül’ün de bu sorunu çözmek için CHP tabanının desteği olmadan bir yere varamayacağı gün gibi aşikârdı. Gül’ün siyasetler üstü kalma tercihi, “siyasetsizlik” şeklinde tezahür etti.
Bakınız, Gül’ün geçen cumartesi aday olmadığını açıklarken yaptığı konuşmada dile getirdiği şu ilkeler aslında bahse konu asgari müşterekleri tarif ediyor:
Kuvvetler ayrılığına dayalı güçlü bir demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlüklerin evrensel kriterlerde uygulanması...
Liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirlik kural ve ilkelerinin geçerli olduğu bir düzen.
Bu süreçte Gül, yukarıdaki ilke ve değerlerin altını çizmek için yolun sonunu bekledi.
Zamanında bu ilkelere yaslanarak inşa edilmiş, zaaf içermeyen güçlü bir duruş, kendisini adaylıktan vazgeçirmek için vazifelendirilmiş bir Genelkurmay Başkanı açısından da “caydırıcı” olurdu.
Muhalefetin başarısızlığındaki ikinci neden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in siyasi bencilliğidir. Akşener, Gül’ü “sıfır riskçi” diye nitelendirip çatı adaylığına layık olmadığını ima etmiştir ama en iyimser ihtimalle ikinci tura kalacak olursa, Erdoğan’ın karşısında kilit önem kazanacak Kürt oylarını nasıl alacağını kendisinin de bildiğini sanmıyorum. Gül’ün pasif tavrı, Akşener’in bu tutum alışını kolaylaştırmıştır.
Üçüncü neden ise CHP’nin örgüt ve tabanındaki Abdullah Gül alerjisidir. “Alerjen faktör”, Gül’ün siyasal İslamcı geçmişi ve Çankaya’da iken otoriterleşme süreci karşısında edilgen kalmasıdır. Bu nedenle geniş kesimlerin gözünde inandırıcı olamıyor. Kendisinden sosyal demokrat ya da Kemalist olması tabii ki beklenmiyordu ama bu derin güvensizlik engelini muhafazakâr tabana da yabancılaşmadan aşmak için bir yol bulabilirdi.
İktidarın neden olduğu derin toplumsal kutuplaşma ve güvensizlik, siyasetin ürettiği çözümlerin kamplaşmış tabanda karşılık bulmasını zorlaştırmaktadır.
Türkiye’nin dibinin olmadığı bir kez daha görülmüştür. Aşağıya burgu hareketi maalesef devam edecek.

Yazarın Son Yazıları

İdlib’de yüzleşmek

İdlib’de yüzleşmek

Devamını Oku
07.09.2018
Osman Kavala’nın sakin mağduriyeti

Osman Kavala’nın sakin mağduriyeti

Devamını Oku
31.08.2018
Yapay zekâ ABD’yle krizi çözer mi?

Yapay zekâ ABD’yle krizi çözer mi?

Devamını Oku
28.08.2018
Türkiye’nin tam teşekküllü krizi

Türkiye’nin tam teşekküllü krizi

Devamını Oku
17.08.2018
24 Haziran’daki ‘uçan mürekkepli mühür’ palavrasını en çok kim yaydı

24 Haziran’daki ‘uçan mürekkepli mühür’ palavrasını en çok kim yaydı

Devamını Oku
03.08.2018
Hızlı ve geçici iktidar

Hızlı ve geçici iktidar

Devamını Oku
14.07.2018
Muhalefetin bir numaralı sorunu medyadır

Muhalefetin bir numaralı sorunu medyadır

Devamını Oku
06.07.2018
24 Haziran’ın sürprizi MHP değil, ‘münafıklar’

24 Haziran’ın sürprizi MHP değil, ‘münafıklar’

Devamını Oku
29.06.2018
Bu seçimin galibi halktır

Bu seçimin galibi halktır

Devamını Oku
25.06.2018
24 Haziran’ın dört kesin sonucu

24 Haziran’ın dört kesin sonucu

Devamını Oku
22.06.2018
‘Oylarınızı çaldırmayacağız’

‘Oylarınızı çaldırmayacağız’

Devamını Oku
21.06.2018
Mantar tabancası patlasa da sandığa

Mantar tabancası patlasa da sandığa

Devamını Oku
19.06.2018
İnce, Erdoğan’ı iktidardayken ‘indiriyor’

İnce, Erdoğan’ı iktidardayken ‘indiriyor’

Devamını Oku
12.06.2018
Korkan iktidar korkutarak oy istiyor

Korkan iktidar korkutarak oy istiyor

Devamını Oku
08.06.2018
Erdoğan ‘Bay Kemal’den neden vazgeçemiyor?

Erdoğan, ‘Bay Kemal’den neden vazgeçemiyor?

Devamını Oku
05.06.2018
Muharrem İnce fenomeni

Muharrem İnce fenomeni

Devamını Oku
01.06.2018
24 Haziran’da iktidarın işi artık daha zor

24 Haziran’da iktidarın işi artık daha zor

Devamını Oku
29.05.2018
Türk Lirası’nı kim çökertti?

Türk Lirası’nı kim çökertti?

Devamını Oku
25.05.2018
Üç yıl sonra HDP yine anahtar

Üç yıl sonra HDP yine anahtar

Devamını Oku
15.05.2018
Dinamizm tamam Umutlar tamam Moraller tamam

Dinamizm tamam Umutlar tamam Moraller tamam

Devamını Oku
11.05.2018
Muharrem İnce’yle bozulan mezhepçilik oyunu

Muharrem İnce’yle bozulan mezhepçilik oyunu

Devamını Oku
08.05.2018
Basın özgürlüğü neden alerji yapıyor?

Basın özgürlüğü neden alerji yapıyor?

Devamını Oku
04.05.2018
Atı alan Üsküdar’a geçecek mi?

Atı alan Üsküdar’a geçecek mi?

Devamını Oku
01.05.2018
İç ve dış krizlerden önce baskın seçim

İç ve dış krizlerden önce baskın seçim

Devamını Oku
20.04.2018
Cihatçılar da Türkiye’ye havale

Cihatçılar da Türkiye’ye havale

Devamını Oku
17.04.2018
Saldırı sınırlı, Türkiye'nin pozisyonu etkilenmez

ABD, İngiltere ve Fransa'nın ortaklaşa gerçekleştirdiği Suriye Operasyonunundan ne anlamalıyız... Sınırlı saldırı Ankar'nın pozisyonunu etkiler mi, Esad rejimini güçlendirdi mi, harekatın zamanlaması manidar mı, harekat Putin'e de bir mesaj mı, İngiltere Başbakanı May kısa yolu mu seçti?

Devamını Oku
15.04.2018
Şimdiki mesele kimyasal silah değil

Şimdiki mesele kimyasal silah değil

Devamını Oku
13.04.2018
Hürriyet’e veda ve teşekkür

Hürriyet’e veda ve teşekkür

Devamını Oku
03.04.2018
Doğan Grubu’nun imhası, ana akım medyanın sonu

Doğan Grubu’nun imhası, ana akım medyanın sonu

Devamını Oku
23.03.2018
Afrin ve ötesi

Afrin ve ötesi

Devamını Oku
20.03.2018
Seçimi boykot, havlu atmaktır

Seçimi boykot, havlu atmaktır

Devamını Oku
16.03.2018
Arkadaşlarımızı hapiste tutarak hiçbir şey kazanamazsınız

Arkadaşlarımızı hapiste tutarak hiçbir şey kazanamazsınız

Devamını Oku
06.03.2018
İdlib’e dikkat

İdlib’e dikkat

Devamını Oku
23.02.2018
TSK Suriye’den neden çıkmaz?

TSK Suriye’den neden çıkmaz?

Devamını Oku
13.02.2018
Suskunluk sarmalındaki Türkiye

Suskunluk sarmalındaki Türkiye

Devamını Oku
06.02.2018
Uğur Mumcu’yu anmak, yalana teslim olmamaktır

Uğur Mumcu’yu anmak, yalana teslim olmamaktır

Devamını Oku
26.01.2018
Afrin savaşının öteki cephesinde durum

Afrin savaşının öteki cephesinde durum

Devamını Oku
23.01.2018
Zor, Suriye’de oyunu bozar mı?

Zor, Suriye’de oyunu bozar mı?

Devamını Oku
16.01.2018
Ölmüş bir gazeteciden ‘Sayın Yetkili’ye mektup: Tercih demokrasi ve diktatörlük arasında

Ölmüş bir gazeteciden ‘Sayın Yetkili’ye mektup:

Devamını Oku
12.01.2018
Türkiye-ABD: Krizin kara yılı başladı

Türkiye-ABD: Krizin kara yılı başladı

Devamını Oku
05.01.2018