Kim kimi idare ediyor?

Kim kimi idare ediyor?

03.08.2018 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

ABD ile yaşanan Brunson krizi giderek daha karmaşık hale geliyor. ABD’nin yaptırımları uygulamaya başlamasıyla yeni bir aşamaya gelindi. Olayın arka planı, nasıl geliştiği ve nereye varacağı konusunda çeşitli yorumlar dile getiriliyor. Herkesin mutabık kaldığı, ikna olduğu bir hikâye yok henüz. Fakat hadisenin gidişatı, birilerinin özel olarak yaratılmış çözümsüzlüğe yatırım yaptığını düşündürecek işaretler taşıyor. Anlaşılan kısa olmayan bir süre ve etkileri hesapları aşabilecek bir mesele olarak gündemi işgal etmeye devam edecek. Bu bitse bile yenileri gelecek.
Olayın diplomatik, hukuki, siyasal, ekonomik veçheleri ve her birinin karmaşık detayları var. Bu yüzden olup bitenler sadece görünmeyen tarafları açısından değil, görünür yönleriyle de kolay tarif edilemiyor. Yeterince karmaşık olan bu meselede, en belirleyici olmasa da, etkisi azımsanmayacak bir de üslup faktörü öne çıkıyor. Aslında, benzer başka meselelerde ve uzunca bir süredir yaşanan pek çok hadisede, bildik bir iktidar algısının ve ideolojik saptırmanın yarattığı bu yönetim üslubunun izlerine rastlıyoruz.
Erdoğan’ın şahsında somutlanan ve yandaşları tarafından onun kişilik özelliklerine de bağlanarak “reisçilik” haline gelen bir eğilimce desteklenen bir üslup bu. Bazen kurnaz bir tacir gibi, bazen inatçı bir katılıkla, bazen diklenerek, bazen eğilerek ama daima sonuç alabileceğine inanılan bir üslup. Erdoğan’ın kendisinin de kuvvetle inandığı, yakın çevresini de giderek bu imana göre biçimlendirdiği bir ruh hali yönetiyor bu üslubu. Bu ruh hali, Londra’ya gidip finansçıları kendi tuhaf faiz politikasına ikna edebileceğini düşündüren sonuçsuz bir özgüven üretiyor.
Bu üslubun, onu besleyen ruh halinin ve etrafında oluşan destek çemberinin merkezindeki anahtar, “yönetebilme becerisi”. Zaman zaman zorlu rakiplerin karşısında “baş etme” haline dönüşen, kimi zaman küçümsenen düşmanlara “gücünü gösterme” kılığına bürünen, bazen fırsatçılık kokan pazarlıkçılıkla zuhur eden bir “idare edebilirlik”. “Ben hallederim”, “Reis üstesinden gelir” hali. İdeolojik çarpıtmalarla bezeli koyu bir hamasetle desteklenen “nizam verebilme”, “hizaya sokma”, “haddini bildirme” imalarının arkasında saklı yüksek bir “uyumlanma” becerisi ve pazarlık gücü iddiası.
Sağ zihniyet dünyasında, popüler liderlerin “idare edebilme yeteneği”, temsil ve etkinlik açısından özel bir önem taşır. Bu konuda en çarpıcı değerlendirme Abdullah Gül’ün hocası olarak bilinen Prof. Sebahattin Zaim’in ünlü sözüdür: “Özal bizdendir, onları idare etmeye çalışıyor. Demirel onlardandır, bizi idare etmeye çalışıyor.” (*) Zaim’in bu sözle işaret ettiği “onlar” ağırlıklı olarak devlete hâkim olan seçkinci bürokratik kadro ve kısmen de Batı merkezli dünya sistemidir. “Biz” dediği ise, milliyetçimuhafazakâr kalabalık veya “yerlimilli” olanlar.
Erdoğan bu denklemde, Özal ve Demirel’den biraz daha ileri gitti, herkesi (iki tarafı da) idare edebilme iddiasına oturdu. AKP’nin başarılı bir iktidar projesi olarak ortaya çıkmasında da, herkesi idare etme iddiası belirleyiciydi. “Beni kullanabilirsiniz” davetkârlığı ve buna karşılık verilen yüksek destek “onlar” tarafını idare edebileceğini gösteriyordu. Yakın dönemde, başta Ortadoğu olmak üzere pek çok alanda oluşan dengesiz zemin ve muhatapların aşırı esnekliği, “idare” imkânlarını uzattı. İdare edilen diğer taraftaki -destekçi yüzde elli açısından- durumu da, seçim sonuçlarından zaten izliyoruz. Erdoğan’ın yaratabildiği başarı algısında hâlâ en önemli faktör olan, “idare edebilirlik” ve kabul ettirdiği üslup, hem yeni şartlar açısından, hem de kullanım yeteneği bakımından biraz zayıflamış görünüyor.
Erdoğan’ın Sebahattin Zaim’in işaret ettiği “bizi” idare etme açısından krizlerin sağladığı avantajları kullanabileceğini düşünenler var. Ama aynı üsluba yakın “onları” idare etmekte giderek daha fazla zorluk yaşanıyor. İdare edilebilme becerisi, biraz da bunu kabullenen tarafların çıkarları veya çaresizlikleriyle biçimleniyor.

(*) Cereyanlar, Türkiye’de Siyasi İdeolojiler. Tanıl Bora. İletişim Yayınları 2017.

Yazarın Son Yazıları

Eyvallah

Eyvallah

Devamını Oku
10.09.2018
Ödenmemiş fatura yığını

Ödenmemiş fatura yığını

Devamını Oku
07.09.2018
Ekonomiyi siyasetle, siyaseti sertlikle idare

Ekonomiyi siyasetle, siyaseti sertlikle idare

Devamını Oku
03.09.2018
Lütufla başlamayan yasakla bitmez

Türkiye kaybedilenlerin açık seçik göründüğü, kazanılması gerekenlerin berraklaştığı günlerden geçiyor. Dünkü Cumhuriyet’in 1. sayfası, özellikle de Vedat Arık, Hayri Tunç ve Ahmet Şık fotoğrafları bunun özeti gibiydi: “Bitmeyen zulüm” ve bitmemesi gereken direniş.

Devamını Oku
27.08.2018
Partilerin yerel seçim ufku

Partilerin yerel seçim ufku

Devamını Oku
24.08.2018
Lütuf düzeni

Lütuf düzeni

Devamını Oku
20.08.2018
Kayıp bölüştürmek

Kayıp bölüştürmek

Devamını Oku
17.08.2018
Neyin mücadelesi kimin savaşı?

Neyin mücadelesi kimin savaşı?

Devamını Oku
14.08.2018
Krizi karşılama stratejisi

Krizi karşılama stratejisi

Devamını Oku
13.08.2018
Her şey algıdan

Her şey algıdan

Devamını Oku
10.08.2018
Göstermeye ihtiyaç yok, her şey zaten ortada

Göstermeye ihtiyaç yok, her şey zaten ortada

Devamını Oku
06.08.2018
Kim kimi idare ediyor?

Kim kimi idare ediyor?

Devamını Oku
03.08.2018
Diklenerek eğilmek

Diklenerek eğilmek

Devamını Oku
30.07.2018
Akşener gerçekten dönmezse?

Akşener gerçekten dönmezse?

Devamını Oku
27.07.2018
İyi Parti’de ne olacak?

İyi Parti’de ne olacak?

Devamını Oku
24.07.2018
Ne yaptınız da yoruldunuz?

Ne yaptınız da yoruldunuz?

Devamını Oku
23.07.2018
Sarsıntı kaçınılmazdı

Sarsıntı kaçınılmazdı

Devamını Oku
23.07.2018
‘Dağılma’ hevesi

‘Dağılma’ hevesi

Devamını Oku
16.07.2018
Kötü siyaset iyisini kovar

Kötü siyaset iyisini kovar

Devamını Oku
13.07.2018
Başkanın adamları

Başkanın adamları

Devamını Oku
10.07.2018
Yeni dönem başlarken

Yeni dönem başlarken

Devamını Oku
09.07.2018
Muhalefet neden dağıldı?

Muhalefet niçin dağıldı?

Devamını Oku
06.07.2018
Soruları bitmeyen seçim

Soruları bitmeyen seçim

Devamını Oku
02.07.2018
Değişim bir tercih değil

Değişim bir tercih değil

Devamını Oku
29.06.2018
MHP oylarının anlamı

MHP oylarının anlamı

Devamını Oku
26.06.2018
24 Haziran’ın iktidar tablosu

24 Haziran’ın iktidar tablosu

Devamını Oku
25.06.2018
Tek adamlık artık zor

Tek adamlık artık zor

Devamını Oku
25.06.2018
Bozgun görüntüsü

Bozgun görüntüsü

Devamını Oku
22.06.2018
Son düzlük notları

Son düzlük notları

Devamını Oku
18.06.2018
İttifaklar tablosu

İttifaklar tablosu

Devamını Oku
11.06.2018
Metal paslanması

Metal paslanması

Devamını Oku
08.06.2018
Rehavete yetmeyen ama cesaret veren bir umut

Rehavete yetmeyen ama cesaret veren bir umut

Devamını Oku
04.06.2018
Münafık dinamiği

Münafık dinamiği

Devamını Oku
01.06.2018
Başkasının oyu Dimyat’taki pirinç

Başkasının oyu Dimyat’taki pirinç

Devamını Oku
28.05.2018
Görev erteleme beyannamesi

Görev erteleme beyannamesi

Devamını Oku
25.05.2018
Seçimin arka plan senaryoları

Seçimin arka plan senaryoları

Devamını Oku
21.05.2018
Görev, ihtiyat, sürpriz

Görev, ihtiyat, sürpriz

Devamını Oku
18.05.2018
İyimserlik ve kötümserlik

İyimserlik ve kötümserlik

Devamını Oku
14.05.2018
AKP artık ‘eski Türkiye’

AKP artık ‘eski Türkiye’

Devamını Oku
11.05.2018
Muhalefete hediye

Muhalefete hediye

Devamını Oku
09.05.2018