Savunmaların sertlik dozajının yüksek olduğu, kimin zaman da tansiyonun yükseldiği, gerilimin arttığı sinir savaşı şeklinde geçen maç oldu. İlk periyotta müthiş bir tempo yapıp, savunmasından aldığı enerjiyle fast breakleri iyi değerlendiren Anadolu Efes'e 2.çeyrekte Barcelona panzehir üretti. 2.çeyrekte Barcelona savunmayı sertleştirirken 1-3-1 alan savunması ile Anadolu Efes'in hücum performansını düşürdü. Bu çeyrekte Anadolu Efes 'in savunmasının da ilk çeyrekteki agresifliğinde olmadığını belirtmek gerekir. Savunma direncinde yaşanan düşüklük hücuma da olumsuz yansırken Barcelona'nın oyunda kalmasını sağladı. 2.yarının en büyük farkı ise Anadolu Efes'in savunmadaki sertlik dozajını ilk çeyrek seviyesine taşımasıydı. Barcelona'nın da sert savunmasını aşmak için hücumda pas trafiğini çok iyi yapmaları, skor üretimlerini artırdı. Diğer önemli bir artıları da ilk yarıda Barcelona'ya bıraktıkları hücum ribauntlarına bu kez iyi önlem almalarıydı. Motum'un yokluğunda daha fazla yorulan Moerman, savunma ribauntlarına daha fazla katkı verip  Dunston'ın yükünü hafifletirken diğer yandan da gücünü ekonomik kullanarak maçın sonuna kadar sahada kalabildi.

4.çeyrekte de Anadolu Efes, hücumda istikrar sağlayamasa da savunmasında hiç geri adım atmadı. 3.çeyrekte Barcelona ile arasına koyduğu 9-10 sayılık farkı koruması Anadolu Efes için çok değerliydi. Son 3 dakika içinde hücumda biraz dalgalanınca Barcelona'nın farkı 5 sayıya (71-66) düşüren 7-0'lık serisi, Katalan ekibinin potansiyelinin hiç de küçümsenmeyecek seviyede olduğunu gösterdi. Son bölümde Anadolu Efes'in dış atışlardaki yüzdesi düşüktü. Ancak isabet oranından bağımsız düşünürsek bu şutların çoğu doğru atışlardı. Belki de bunları değerlendirseler, son dakikada baskı altına girmeden maçı daha da rahat bitirebilirdi. Bu şutların kaçması, Barcelona'yı oynatmamak üzerine yoğunlaşmış yüksek konsantrasyonlarının ve de işin bu savunma yönünü kusursuz oynamalarının bir handikapı olarak da algılanabilir.

 

Coach Ergin Ataman, bireysel hücum performansı yüksek oyunculardan kurulu bu takıma bir de savunma yaptırınca Anadolu Efes, potansiyelinin sınırlarını zorluyor. Bu yıl 11 kez rakiplerini 75 sayının altında tutmaları başarının anahtarı olsa gerek. Hedefe ulaşmak da bu yoldan geçiyor, yani savunmadan. Tamamen yenilenmiş bir kadro ile yola çıkıp, ilk yılında bu oyunculardan bir "takım" yapabildiği için Ergin Ataman'ı tebrik etmek gerekir. İş sadece yüksek bedelli transferler ve bütçe ile bitmiyor. Çünkü her zaman sezona yüksek bütçe ile başlayan ve her seferinde takımı silbaştan yapan Anadolu Efes'in yıllardır başarı çizgisinden ne kadar uzak kaldığı unutulmamalı. Bu sebeple yeni organizasyonun perde arkasındaki kadro mühendisliği becerisini de gözardı etmemek gerekiyor. 

 

Yeni sistemde 6 kez play-off oynamış ancak hiç birinde Final-Four'a kalamamış olan Anadolu Efes, zorlu bir seri oynasa da bu kez şeytanın bacağını kıracak gibi gözüküyor. Barcelona serisinin nasıl biteceği konusunda şimdiden tahminde bulunmak güç ama serinin ikinci maçının kazanılması, yolun % 60'lık kısmının aşılması anlamına geliyor. 2-0 ile gidilen deplasmanda, seriyi uzatmak adına üst üste iki maç kazanma baskısı bu kez Barcelona'nın sırtına yük olarak binecek.