Mehmet Ali Güller

Biden, Kissinger’ı dinleyecek mi?

18 Haziran 2022 Cumartesi

ABD’nin kıdemli strateji ustası Henry Kissinger’ın bu yıl Davos’ta yaptığı uyarılar ve ardından bazı gazetelere verdiği demeçler, acaba Washington’ın politikalarına yansıyor mu ya da yansıyacak mı? 

Bugün bu konuyu tartışacağız. Tabii önce Kissinger’ın Davos’taki uyarılarını anımsayalım: 

KİSSİNGER’IN UYARILARI

- “Kiev NATO üyeliği peşinde koşarak bugünkü çatışmaların taşlarını döşedi.

- “Batı’nın Ukrayna üzerinden Rusya’yla yürüttüğü çatışma iki ay içinde sonlandırılamaması durumunda, kontrolden çıkacak.”

- “Batı, Rusya’yı ezici bir yenilgiye uğratma çalışması peşinde koşmamalı. Rusya’nın 400 yıldır Avrupa’nın ana parçalarından biri olduğu hatırlanmalı.”

- “Ukrayna, savaşın sona ermesi ve barış anlaşmasına varılması için Rusya’ya toprak vermeli.” (The Telegraph, 24.5.2022)

Kissinger’ın bu uyarıları Batı’da şaşkınlık yaratmış, Kiev’de ise sert tepkiye neden olmuştu. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin danışmanları, sosyal medyadan Kissinger’a küfürlü yanıtlar vermişlerdi. (Birgün, 27.5.2022) 

Ancak... 

BİDEN ZELENSKİ’Yİ SUÇLAMAYA BAŞLADI

Bir süre sonra Kiev’i şaşırtan ikinci bir açıklama oldu. Bu kez ABD Başkanı Joe Biden şaşırtmıştı Zelenski ve ekibini... 

Biden’ın basın toplantısında bir gazeteci, “Ukrayna, barış için Rusya’ya toprak vermeli mi” diye sordu. “Onların toprağı, ben söz sahibi değilim” diye sözlerine başlayan Biden, ardından şunları söyledi: “Ancak bir taviz verilmesi gerekiyor. Barış için Ukrayna’nın toprak konusunda taviz verip masaya oturması gerekebilir.” (Yeni Şafak, 5.6.2022)

Böylece Kissinger’dan sonra ABD Başkanı Biden da “Barış için toprak tavizi verilmeli” diyenler kervanına katıldı. Arada “Ukrayna barış için toprak versin” çağrısı yapan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da var.

Orada kalmadı. ABD Başkanı bir süre sonra Zelenski’yi suçlamaya da başladı. Biden, “Zelenski’nin savaşın yaklaşmakta olduğu istihbaratını duymak istemediğini” söyledi. (AA, 13.6.2022)

KİSSİNGER’IN ASIL DERDİ ÇİN

Peki ne anlama geliyordu bunlar? 

1) Rus ordusunun perişan olduğu, Rusya’nın savaşı kaybettiği ve Ukrayna’nın kazandığı propagandasının sonuydu elbette öncelikle... 

2) Emperyalizmin, işini bitirdiğinde piyonlarını kolayca feda edebileceğine işaret ediyordu.  

Kuşkusuz bunlar taktik düzlemde sonuçlardı. Stratejik düzlemdeki asıl sonuç ise şuydu:

3) ABD, Çin-Rusya ortaklığını aşamayacağı gerçeğiyle yüzleşiyor. 

Açalım bunu... 

Kissinger’ın Washington yönetimine yaptığı yukarıdaki uyarılar, aslında Rusya’yla ilgili değil, Çin’le ilgili uyarılardı. Kissinger, Batı’nın ve Ukrayna’nın Rusya’ya neden taviz vermesi gerektiğini şu sözlerle açıklıyordu Davos’ta: “Aksi takdirde Rusya Avrupa’dan tümüyle kopup Çin’in kalıcı müttefiki haline gelecek.”

Kissinger bu esasa dikkat çeken uyarısını Davos’tan sonra da sürdürdü ve son olarak şu mesajı verdi: “Artık soru, bu savaşın nasıl sona erdirileceği olacak. Sonunda hem Ukrayna hem de Rusya için birer yer bulunmalı, eğer ki, Rusya’nın Çin’in Avrupa’daki ileri karakolu olmasını istemiyorsak” (Times, 11.6.2022) Bu arada ABD’nin önemli siyaset bilimcilerinden Prof. John J. Mearsheimer de “ABD’nin Ukrayna’daki savaş yerine asıl tehdit olan Çin’e odaklanması gerektiği” çağrısı yaptı. (TRTHaber, 16.6.2022)

İşte Kissinger için asıl mesele bu, çünkü Kissinger biliyor ki ABD, Çin’e karşı sadece AB’yi değil, hatta ek olarak Hindistan’ı da değil, Rusya’yı bile Batı kampına yazabilmeli; en azından Çin’le ittifakından ayırabilmeli...

Peki bu mümkün mü? Bir başka yazımızda tartışalım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları