Bir Bitişin Hüznü ve Geleceğin Şevki
Mümtaz Soysal
Son Köşe Yazıları

Bir Bitişin Hüznü ve Geleceğin Şevki

30.12.2013 00:56
Güncellenme:
Takip Et:

EMRE KONGAR geçen günkü sütununda Erdoğan iktidarının son günlerini mükemmel anlatmıştı. Yürek burkucu bir çöküntü hikâyesi: Anlamlı bir devletin en sorumlu makamına kadar yükselen bir politikacının koltuğunu kaybediş sürecine ilişkin olarak.
Üzülüyorsunuz ama neye, niçin üzüldüğünüzü tam kestiremeden. Söz konusu kişi son derece zeki ve becerikli. O makama gelişinde elbet çeşitli yeteneklerinin payı olduğu kesin ama en çok da yine bunlar, yani zekâ ve beceri. Ayrıca, varlıklı ve nüfuzlu toplum kesiminden gelmeyen bir “halk çocuğu.” Zaten, yürüyüşüne kadar her davranışı bunu belli etmekte. Bunlara bakarak ya da bunları duyarak onun hakkında kolayca “kasaba politikacısı” hükmüne varabilirdiniz. Ama çizilmesi gereken portre o kadar basit değil. Bir kere, olumsuz koşulları yenmenin verdiği bir “hayat deneyimi” var. Donanım ve bilgi eksikliği mi? İnanç dünyasına yakınlık ve elbette o çarpıcı zekâyla, beceriklik bu eksikleri ve olumsuzlukları gidermeye fazlasıyla yetebilir ve yetiyor. Keşke, zekilik ve beceriklilik yerine alçakgönüllülük, sabırlılık, göz doygunluğu gibi sıradan nitelikler edinmiş olabilseydi. Onlarla hırslı kasaba politikacısı izlenimlerini silip birinci sınıf bir politikacı yaratmak o sayede çok doğru işler yapılabilirdi.
Gelgelelim, bu tip insanlara musallat olan o meşum hastalığa o da yakalandı: Bu zor kazanılmış nitelikleri halkının, hatta onlarla inşa edebileceği ulusunun hizmetine vermek yerine, tam aksine sömürücülerle kaynaşmak, onların âlemlerinde mest olmak, onların gemilerine (pardon yatlarına) binmek, hatta o yanlış bir rotaya dümen kırıp onların zırhlılarından Haliç semtlerine propaganda salvoları açmak hiç yakışık almadı. Kurnazlığa yaklaşan zekilik ister istemez Kasımpaşalı Tayyip’in hırsını artırmış ve başını döndürmüştür.
Şimdi kendi hataları ve hakkındaki söylentiler yüzünden siyaset sahnesinden dışlanmaya doğru gitmekte olan o politikacı başka türlü değerlendirilebilecek niteliklerini de alıp gitmekte. Bir an önce gitmesi, yetkisizleştirilmesi, hiçbir şey yapamaz duruma gelmesi isteniyor. Hatta cezalandırılması, bileklerinde kelepçeyle dolaştırılması için sabırsızlananlar bile var. Elbet onlara katılacak, sadist uygulamalarını paylaşacak kadar katı yürekli olamazsınız. Birikmiş kin ve hınç da bir bakıma ona karşı birikmiş tepki, hınç da rahatsız edicidir. Hikâyenin hüzün verici yanı da bu.
Fakat bütün bu duyguları silen, yok eden bir başka değişikliğin yaşandığını da unutmayalım. Devletin başından uzaklaşan kişi giderayak devleti de yıkarcasına kural değişiklikleri yapmaya kalkıştı. Sanki “ben yıkıldım, devlet de yıkılsın” demek istedi. Başlı başına bu tutumu bile içinizde acıma, üzülme namına ne varsa onları da yıkmış olmalı. Söz konusu kişinin iktidar yılları boyunca gerçek bir devlet adamı gibi davranmadığını zaten biliyordunuz ama kendi yıkılırken devleti de yıkarak gitmeye de hakkı olmamalıydı.
Şimdi, olanları bir yana bırakmak ve zedelenip yıkılma raddesine gelen devleti yeniden gerçek Cumhuriyetçi temeller üzerinde kurup insan haklarına, özgürlüğe ve değişik kimliklere saygılı ama ulus kavramından ödün vermeyen demokratik sistemi yüceltmenin tam zamanıdır. Ana muhalefet başta olmak üzere bütün cumhuriyetçi güçler geçmişten hesap sorma ve cezalandırma peşinde koşma yerine onarmaya, yenilemeye ve yapıcılığa yönelmelidirler. Önümüzdeki yerel seçimlerden başlayarak güven verici cumhurbaşkanı seçimi ile genel seçimler, bu inancı gerçekleştirmek için bir daha kolay bulunmaz bir fırsat sayılmalıdır.  

Yazarın Son Yazıları

Çelişki Korkusu

Çelişki Korkusu

Devamını Oku
19.03.2014
Kırım ve Komşumuz Rusya

Kırım ve Komşumuz Rusya

Devamını Oku
17.03.2014
Acı

Acı

Devamını Oku
14.03.2014
Sayıştay Kararları

Sayıştay Kararları

Devamını Oku
12.03.2014
İnsan

İnsan

Devamını Oku
10.03.2014
Durgunlukta Dinlenme

Durgunlukta Dinlenme

Devamını Oku
07.03.2014
Acıların Acısı

Acıların Acısı

Devamını Oku
05.03.2014
Komşu Dostluğu

Komşu Dostluğu

Devamını Oku
03.03.2014
Safsata ve Ciddiyet

Safsata ve Ciddiyet

Devamını Oku
28.02.2014
Kayma

Kayma

Devamını Oku
26.02.2014
Opera

Opera

Devamını Oku
24.02.2014
Kanser ve Hukuk

Kanser ve Hukuk

Devamını Oku
21.02.2014
Kıbrıs’ta Tanım ve Akıl

Kıbrıs’ta Tanım ve Akıl

Devamını Oku
19.02.2014
Yerinde Saymak

Yerinde Saymak

Devamını Oku
17.02.2014
Camia, Cemaat, vs.

Camia, Cemaat, vs.

Devamını Oku
14.02.2014
Anayasa ve Gelecek

Anayasa ve Gelecek

Devamını Oku
12.02.2014
Federatif Çözüm

Federatif Çözüm

Devamını Oku
10.02.2014
Anlayabilmek

Anlayabilmek

Devamını Oku
07.02.2014
Sıfat Diplomasisi

Sıfat Diplomasisi

Devamını Oku
05.02.2014
Kadın Cinayetleri

Kadın Cinayetleri

Devamını Oku
03.02.2014
FCP

FCP

Devamını Oku
31.01.2014
Yolculuk ve Fenerler

Yolculuk ve Fenerler

Devamını Oku
29.01.2014
Unutmuşlar

Unutmuşlar

Devamını Oku
27.01.2014
Bölüşük Kıbrıs

Bölüşük Kıbrıs

Devamını Oku
24.01.2014
Namus ve Medya

Namus ve Medya

Devamını Oku
22.01.2014
Güzel Şeyler (20.01.2014)

Güzel Şeyler

Devamını Oku
20.01.2014
Tuhaf Tutumlar

Tuhaf Tutumlar

Devamını Oku
17.01.2014
Ağırbaşlı Uyarı

Ağırbaşlı Uyarı

Devamını Oku
15.01.2014
Kötümserlik Anısı

Kötümserlik Anısı

Devamını Oku
13.01.2014
Hak, Hukuk ve Guguk

Hak, Hukuk ve Guguk

Devamını Oku
10.01.2014
Gölgeler ve Aynalar

Gölgeler ve Aynalar

Devamını Oku
08.01.2014
Kilit Açmak

Kilit Açmak

Devamını Oku
06.01.2014
Cemaatler Curcunası

Cemaatler Curcunası

Devamını Oku
04.01.2014
‘Zito Venizelos’suz Kurtuluş

‘Zito Venizelos’suz Kurtuluş

Devamını Oku
03.01.2014
Yeni Sayfa

Yeni Sayfa

Devamını Oku
01.01.2014
Bir Bitişin Hüznü ve Geleceğin Şevki

Bir Bitişin Hüznü ve Geleceğin Şevki

Devamını Oku
30.12.2013
Üzüntü ve Belirsizlik

Üzüntü ve Belirsizlik

Devamını Oku
28.12.2013
Devlet Adamlığı (27.12.2013)

Devlet Adamlığı

Devamını Oku
27.12.2013
Bunlar ve Onlar

Bunlar ve Onlar

Devamını Oku
25.12.2013
Garip Soruşturma

Garip Soruşturma

Devamını Oku
23.12.2013