İlk hafta maçları oynandı, seyredebildiğimi seyrettim, izleyemediğimi ise inandığım yazarlardan ve televizyon yorumcularından dinledim. İlk hafta yorumum şudur; çok kalitesiz ve heyecansız, zevksiz maçlar oynandı, sadece Sergen’in Malatya’sı ile Rıza’nın Sivas’ında bir hareket ve zevk var. Beşiktaş ve Galatasaray ise benim bu maçlardan evvel dostlarıma yaptığım tahminlere uygun olarak, çok kötü oyunlarından dolayı adeta hezimete uğradılar. Fenerbahçe, çok zayıf rakibi karşısında (ki bu konuya birazdan detaylı değineceğim) adeta antrenman maçı yapar gibi oynadı ve rakibini hezimete uğrattı. Güzel olan tarafı ise, sahayı dolduran taraftarlarının uzun zaman sonra güzel bir skorla yüzlerinin gülmesiydi, bende kutluyorum. Beşiktaş bence, geçen seneden de kötü ve de sıkıntılı. Lig başladı, hâlâ nerem eksik araştırmasındalar. Bu ne plansızlık, geçen seneden hocanızın hazırladığı bir rapor yok mu? Koca yaz ve hazırlık döneminde aklınız neredeydi? Yazda yaz, öyle sıkıntıları var ki, bu sütunlar yetmez, Allah yardımcıları olsun, bu yıl işleri bayağı zor bence. Beşiktaş’ta artık büyük bir kan değişikliği şart gibi gözüküyor. Galatasaray’da ise durum bence aynı gibi, ki Galatasaray, Beşiktaş’a göre bu sezon daha avantajlıydı, zira geçen yıl şampiyon olmuş ve de diğerlerine nispeten başarılı bir takımları vardı. Takımın aksayan birkaç yeri, tecrübeli hocalarıyla belli olduğundan, oralara gerekli takviyeler yapılabilir ve takım istenen seviyeye gelebilirdi, ama bakıyorum halen takımda belirsizlik had safhada. Hele bir de Falcao gelmezse! Fenerbahçe ise, biraz evvel de belirttiğim gibi çok zayıf bir rakip önünde bence gerekli sınavdan pek geçmedi, önümüzdeki haftalar güçlü rakipleri önünde futbolu ak mı, kara mı belli olacak. Trabzonspor da bence pek hazır değil. Kasımpaşa gibi mütevazı ve güçlü oyuncularını kaybetmiş bir takımdan bence 1 puanı alması dahi başarı. Başakşehir için ise durum bence hiç iç açıcı değil. Ben bu yıl Rıza’lı Sivas ile Sergen’li Malatyaspor’dan çok ümitliyim. Gelelim şimdi çok önemli bir hususa; bence artık daha evvelce bizde de uygulanmış olan ve bazı Avrupa ülkelerinde de halen de uygulanan, Süper Lig ve 1-2-3. profesyonel ligler arasındaki “terfi ve tenzil maçları”, tekrar Türkiye Futbol Federasyonu’nun gündemine alınmalıdır, zira liglerimizde çoğunlukla düşen takımlar, gelen takımlardan daha kaliteli futbol oynamaktadırlar, ki bunun yıllarca birçok örneğini de görmedik mi? Ama bizim TFF’de kim veya kimler bu hayati kararları alacaktır? “Talimatla” gelen TFF başkanları ve yönetim kurulu üyeleri ve de birkaç yıl evvel nedense alelacele kurulan TFF Futbol Direktörlüğü mü? Zira bu ve bunun gibi reformist ve hayati kararları dünyada futbol federasyonlarının Araştırma Planlama ve Eğitim (APE) dairelerinde görevli “futbol akademisyenleri” alır. Ama bizde bu birim olmadığından kim veya kimler alacaktır? Nerede benim rahmetli Suarez Yılmaz Yücetürk’üm? Gündüz Tekin Onay hocalarım nerede? Bu hafta içi, TFF’nin Riva Tesisleri’ne eski futbolcu, yeni hoca kardeşlerimi ziyarete gittim, çalışma şartlarına ve imkânlarına imrendim, yapanların ellerine sağlık harika olmuş, kutluyorum. Sen bu çok değerli futbol hocalarıma, futbol misyonerlerine, Türk futbolunu yönlendirecek, büyük reformlara imza atacakları önemli görevler ve yetkiler vermezsen, bu işleri yönetim kurulu üyelerinle yapmaya kalkarsan, işte o zaman böyle başa, böyle tıraş olur ve de içerde orta oyunu, yurt dışında da “yokları oynarsın.” Sayın Başkan Nihat Özdemir, şu futbol direktörlüğü gibi saçma adlı birimi derhal kapayın ve de eski APED (Araştırma-Planlama- Eğitim- Denetim) Başkanlığı’nı kurun ve başına “akademisyen ve kendini kabul ettirmiş altyapı hocalarımızı” getirin ve de bu birimi, “futbolun uzay üssü” gibi çalıştırarak, adınızı Türk futboluna yazdırın, aksi halde son yıllardaki TFF başkanları gibi, sadece milli maçları ve lig maçlarını oynatırsınız, sonra da zamanı gelince bırakırsınız, ya görevden alınırsınız ve diğerleri gibi adınız sadece TFF başkanlık panosunda yer alır, “o kadar!”
Yazarın Son Yazıları
Değerli okurlarım, bugün futbol yazısı yok. Neden mi?
Tarihi sınavdayız
Sınıfta kaldık
Derhal istifa
Vur abalıya!
TFF Başkanımıza soruyorum
Başakşehir Futbol Kulübü’nü dikkatle takip ediyorum. Her sezon başa oynuyor ve de bunun yanında her yıl Avrupa kupalarında başarılı sonuçlar alarak ülkemizin yüz akı oluyor. Ligimizde bu yıl da en büyük favorim Başakşehir. Okan Buruk futbolculuğundan beri çok takdir ettiğim bir hoca. G.Saray’ın altyapısında yetişen, çok başarılı bir futbol yaşantısından sonra soyunduğu hocalık dönemine yine başarıyla devam etmekte. Bu yıl ekibiyle şampiyonluğu göğüslerse kimse şaşırmamalı.
Türk futbolunun çok değerli eski futbolcusu, FIFA kokartlı dünyaca ünlü hakemi, eski MHK başkanı ve TFF yönetim kurulu üyesi Hilmi Ok ağabeyimizi maalesef kaybettik.
Sevgili futbolseverler gerçekten Türk futbolundaki bu perişanlığa, hatta biraz ağır olacak ama yozlaşmaya, kalitesizliğe, kavgalara, ayrışmalara dur diyecek yok mu? Futbolumuz neresinden tutarsan tut elinde kalıyor.
Uzun yıllar Fenerbahçe’de, sonra da PTT ve Ankaragücü’nde futbol oynayan, milli takım formasını giyen, rahmetli Yılmaz Yücetürk Hocam canım kardeşim, futbolu bıraktıktan sonra Almanya’ya gitmişti. Köln Spor Akademisi’ni bitirmiş, Almanya Futbol Federasyonu Başkanlığı tarafından kendisine Bundesliga takımlarının antrenman sistemleri üzerinde tez hazırlama görevi verilmişti. İşte o günlerde ben de TFF Başkanı olmuştum. İlk iş olarak Almanya’dan onu alıp getirip, TFF Araştırma, Planlama, Eğitim, Denetim (APED) Başkanı yapmak olmuştu. Yanında da başta Tamer Güney Hocam ve futbol akademisyenleriyle müthiş bir ekip kurmuştum. Neden bu eski anıdan başladım? Bu hafta Kırklareli, F.Bahçe kupa maçı dolayısıyla adeta bir bayram havası yaşamıştı. F.Bahçe’yi seyretmek için civar il ve ilçeler dışında, komşu ülkelerden dahi yüzlerce insan Kırklareli’ne akın etmişti. Esnafın yüzü gülmüştü. İşte sevgili okurlarım futbolun gülen güzel yüzü budur. Ama biz ne yaptık, bu gülen yüzü nefret ve hiddete dönmüş bir yüz haline getirdik. Artan bir şekilde de devam ettiriyoruz. Allah sonunu hayır etsin!
Değerli okurlarım, köşemde her hafta yazılarımın çoğunda kesinlikle şu önemli konu hep yer alır. TFF Kanunu’nu tam özerk hale getiremez, özerk federasyonun yönetmelikleri bilinçli bir şekilde düzenleyemez.
Değerli okurlarım, inanın yıllardır Türk futbolunun içindeyim. Ancak ülkemizde 25 senedir, bilhassa son yıllarda daha da artan bir şekilde, futbolumuzun bu kadar ayağa düştüğü, kalitesizleştiği, insanları birbirine düşürdüğü, ekonomik açıdan da iflasa götürdüğü bir dönemi hiç görmemiş, yaşamamıştım...
Sayın Spor Bakanımız Süper Lig kulüplerini toplayarak bir çalıştay başlattı.
Bu benim başlığım değil. İlk lisansını 1970’te alıp futbola başlayan, sonra kaleci olarak başta Fenerbahçe ve Rizespor olmak üzere 12 yıl profesyonel liglerde, 4 yıl da amatör ligde oynayan, şu anda da amatör kümede Küçükyalı-Örnekspor’da fahri olarak teknik direktörlük yapan, UEFA-A lisanslı teknik direktör ve kaleci antrenörü, bir futbol misyoneri Alpaslan Tekin’in sözü bu.
Değerli okurlarım her hafta bu köşemde sizlere elden geldiğince, Türk futbolunu yönetenler ve de kulüplerimizle ilgili, kişisel görüşlerimi aktarıyor, onlara bazı tavsiyelerde bulunuyorum, bugün ise bu gündemin dışına çıkmak istiyorum. Bence şu sıralarda ülkemizde futboldan çok daha önemli husus, Türk gençliğinin eğitim sorunudur. Kitabımla ilgili yüzlerce okula, üniversiteye gittim, gitmeye devam ediyorum, edeceğim de.
Mustafa Kemal Ulusu
Galatasaray’sız Milli Takım
Futbol başladı da!
Süper Ligimiz ve kalitesi
Kulüpler Birliği ne iş yapar?
Süper Lig başlarken
Türkiye’de artık futbol konuşulacak!
Neden biz böyleyiz?
Türk Futbolu’ndan manzaralar!
Yeni MHK hayırlı olsun
Sayın Spor Bakanımın dikkatine
İstanbul’un yeni Başkanı
TFF ve kulüplerin durumu
Neden biz böyleyiz?
Nereden, nerelere geldik!
TFF seçimi mi?
Fatih Hoca’ya açık mektup
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı
Her şey güzel olacak