Bir müzeyi en son ne zaman akşam saatlerinde gezdiniz? Gürültüsüz, kalabalıksız, serin bir yaz akşamında antik kentlerin atmosferi bir başka oluyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın geçen yıl başlattığı ve bu yıl 27 müze ile ören yerine yayılan uygulama, yalnızca bir müze gezisinden fazlasını vadediyor: Bir deneyim, bir yolculuk, bir zaman kırılması…
UNESCO Dünya Mirası Efes Antik Kenti’nde akşam saat 23.00’e kadar yürüyüşe çıkmak… Tanrıçaların gölgesinde, Artemis’in sütunları arasında yıldızlara bakmak… Gündüz saatlerindeki kalabalığın aksine, gecenin huzuruyla çevrili bir zamanda adım adım tarihe yaklaşmak…
Nemrut Dağı’nın 2 bin 150 metre yükseklikteki anıt heykellerini sabahın ilk ışıklarıyla karşılamak ise neredeyse bir ritüele dönüşüyor. Helenistik dünyanın, Pers sanatının ve Kommagene'nin sentezine tanıklık eden bu dev heykeller, gece boyunca ışıklandırılarak adeta birer sessiz anlatıcıya dönüşüyor. Nemrut Örenyeri gece ışıklandırılarak 04.00-09.00 saatleri arasında ziyaretçiler tarafından gezilebilecek.
***
Gece müzeciliği, yaz aylarında artan sıcaklıklar göz önüne alındığında, bu uygulama ziyaretçiler için fiziksel konfor da sağlıyor. Güneşin yakıcılığında değil, gecenin serinliğinde dolaşmanın tadı bambaşka. Bu yönüyle gece müzeciliği, turizmin mevsimselliğini kıracak, günü uzun ve dolu yaşatacak yeni bir adım.
Antalya’da Side, Aspendos ve Patara gibi antik kentlerin gece saat 22.00’ye kadar açık kalması ziyaretçiler tüm güne yayılan bir rota yapma şansı veriyor.
İstanbul’da Galata Kulesi’ne gece tırmanmak ya da Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi’ni sessizce dolaşmak… Nevşehir’de yerin altına, Derinkuyu ya da Kaymaklı Yeraltı Şehri’ne inmek… Samsun’da Roma’dan kalma eserleri karanlığın içinde keşfetmek… Hepsi farklı ama aynı duyguda buluşan bir bütünün parçaları: Geceyle gelen anlam.
***
Bu yeni uygulamanın en değerli tarafıysa yalnızca turistlere değil, yerel halka da hitap ediyor olması. Gündüz saatlerinde çalışmak zorunda olanlar için bu saatler bir lütuf niteliğinde. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için gece müzeciliği, bir hafta içi akşamı plansızca yola çıkmak ve tarihi bir yapının içinde günü sonlandırmak anlamına geliyor.
Şanlıurfa Müzesi, Haleplibahçe Mozaik Müzesi, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi… Bu gibi büyük ve tematik müzelerin geceye kadar açık olması, ziyaretçilere sadece daha fazla zaman sunmuyor, aynı zamanda dikkatli ve sindirerek gezme fırsatı tanıyor. Müze, bir “koşuşturma yeri” olmaktan çıkıp bir soluklanma alanına dönüşüyor.
Gece müzeciliği, yalnızca uzayan ziyaret saatlerinden ibaret değil; aynı zamanda kültürle kurulan ilişkinin niteliğini dönüştüren bir uygulama. Müzeyi tüketilecek değil, yaşanacak bir alan olarak yeniden düşünmemizi sağlıyor.
Umarım bu uygulama daha fazla müze ve ören yerine yayılır...