Sonda söyleyeceğimi önce söyleyerek başlayayım; Edirne'de en beğendiğim yer Karaağaç oldu. Geçen haftaki yazımda Edirne merkezin görülmeye değer yerlerini yazmıştım. Bu hafta ise Edirne'nin yeşil mahallesi Karaağaç'ta neler yapılır onu anlatacağım.

MERİÇ NEHRİ

Edirne'nin huzur dolu mahallesi Karaağaç, tarih ve doğanın iç içe geçtiği eşsiz bir köşe. Edirne; Meriç ve Tunca nehrinin kolları tarafından çevrelenmiş bir şehir. Bu yüzden kentte birçok tarihi köprü var. Karağaç'a ulaşmak için de önce Tunca Nehri üzerindeki Tunca Köprüsü’nden daha sonra ise Meriç nehri üzerindeki Mecidiye Köprüsü'nden geçmelisiniz. Tunca Köprüsü 1608-1615 yılları arasında, diğer adı ile Meriç Köprüsü ise 1842- 1847 yılları arasında yapılmış.

Balkanlardan doğan en büyük nehirlerden olan Meriç Nehri, Yunanistan ile Bulgaristan'ı ayırarak Türkiye’ye geçiyor ve Ege Denizi'ne dökülüyor. Hem tarihi hem de ekolojik açıdan büyük bir öneme sahip olan bu nehir, yüzyıllardır insanları ve doğayı kucaklamış, yaşamın bir parçası olmuş.

Meriç Nehri'nin suları, tarih boyunca birçok medeniyetin yaşam kaynağı olmuş. Antik çağlardan itibaren bu bereketli topraklarda yerleşen insanlar, nehrin verimli topraklarında tarım yaparak geçimlerini sağlamış. Ayrıca nehir, ticaret yollarının üzerinde bulunmasıyla da ekonomik hayatın can damarı olmuş. Kimi zaman debisi yükselen ve çevresindeki yerleşim yerlerine zarar veren bu hırçın dereyi izlemek için en güzel yer tabii ki Karaağaç. Meriç Köpürüsü'nün yanında bulunan kafe ve restoranlarda oturarak bu doğa harikasının tadını çıkarabilirsiniz.

AÇIK HAVA STÜDYOSU

Karağaç'ta yer alan lavanta, gül ve çiçek bahçeleri adeta görsel şölen oluşturuyor. Fotoğraf tutkunları için bir açık hava stüdyosu gibi olan bahçeler Edirne'nin en güzel yerlerinden. Her çiçeğin ayrı bir açma mevsimi olduğu için tabii ki her zaman bu görsel şölene şahitlik edemeyebilirsiniz.

Karaağaç'ta hem kahvaltı hem de akşam yemeği için pek çok seçenek var. Hem Lozan Caddesi’nde hem de Karaağaç caddesinde bu mekânları bulabilirsiniz. Yemyeşil ağaçlara ev sahipliği yapan Karaağaç, Arnavut kaldırımlı taşları ile kendine özgü bir atmosfere sahip.

KARAAĞAÇ ESKİ TREN GARI

Bu güzel semtin kalbinde ise zamanın durduğunu hissettiğiniz, nostaljik bir atmosfere sahip Karaağaç Tren Garı yer alıyor. Bu gar, sadece bir tren istasyonu değil, aynı zamanda tarih kokan bir anıt, bir zaman tüneli.

Karaağaç Tren Garı'na adım attığınızda, geçmişe doğru bir yolculuğa çıktığınızı hissedeceksiniz. II. Abdülhamid zamanında yaptırılan istasyon 1914 yılında tamamlanmış, ancak 1930 yılında hizmete girebilmiş. 2017'den bu yana Trakya Üniversitesi'nin Güzel Sanatlar Fakültesi olarak kullanılıyor.

Yerleşke, Tarihi Gar Binası, İlhan Koman Heykel ve Resim Müzesi, Milli Mücadele ve Lozan Müzesi, Güngör-Rifat Arıbal Koleksiyonu gibi değerlere ev sahipliği yapıyor. Lozan Barış Antlaşması ile Karaağaç'ın tekrar Türk topraklarına kazandırılmasını temsilen yapılan Lozan Anıtı da yerleşkede bulunuyor. Tarihi kara trenin de bulunduğu yerleşke fotoğraf çekilmeyi sevenler için bir cennet.