Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Barışın Temeli Laikliğe Kıymayın
Mustafa Gazalcı
Biz bilimsel eğitimi korumaya çalışırken şimdi devletin bütününün, toplumun yaşamının din kurallarına göre biçimlenmesini istemek olacak iş değildir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Kasım 2019 tarihinde 6. Din Şûrası kapanışında, “...Ticaretimizden beşeri münasebetlerimize, eğitim öğretimden evliliğe, temizlikten kılık kıyafete” yaşamın her alanını düzenleyen bir dine inandıklarını, inananların buna göre yaşamasını belirten, tartışmalara yol açan bir konuşma yaptı.
Bunu söyleyen ülkenin Cumhurbaşkanı olunca, acaba bundan sonra hukuk kuralları din kurallarıyla mı değişecek diye haklı olarak kaygı duyuldu.
Anayasanın Türkiye Devleti’nin laik bir Cumhuriyet olduğunu belirten birinci ve ikinci maddeleri dışında, “din ve vicdan hürriyetini” düzenleyen 24. maddesi şöyle:
“...Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasal ve hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”
Sayın Cumhurbaşkanı da inanmasa bile bu kurala uymak zorundadır. Üstelik Cumhurbaşkanı sıradan bir kimse değil, devleti temsil eden bir kişidir.
Anayasanın 103. maddesine göre ettiği yeminde “...Atatürk ilke ve inkılaplarına, laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma... büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim” demiştir.
Varsayalım Cumhurbaşkanı adı geçen konuşmasında yaşamın her alanını İslami kurallara göre yaşamamızı bir dilek ve düşünce olarak söylemiştir. Peki, 14 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’de, Kamu Gözetim Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun 12 Aralık 2019 günü aldığı “Faizsiz Finans Kuruluşlarının Bağımsız Denetimini Yürüten Denetçiler İçin Kurallar” kararına ne demeli? Ayetlerden, hadislerden alıntılar yapıp kamu adına görev yapan denetçilerin bağlı olacağı etik kuralların dine dayandırılması nasıl açıklanabilir? (Işık Kansu, Cumhuriyet,19.12.2019)
Yarın başka alanlarda da benzer kararların alınmayacağına kim güvence verebilir?
Son yıllarda Öğretim Birliği içinde uygulanması gereken laik Cumhuriyet eğitimi büyük yara aldı. Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), kimi dinsel vakıflar Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı anlaşmalarla eğitime, eğitim yöneticisi belirleme işlerine karışıyor.
Biz bilimsel eğitimi korumaya çalışırken şimdi devletin bütününün, toplumun yaşamının din kurallarına göre biçimlenmesini istemek olacak iş değildir.
Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti’nin olmazsa olmaz temel ilkesidir. Barışın, erincin, ilerlemenin güvencesidir. Bu yaşamsal ilkeyi anayasayı, yasaları da yok sayarak daha fazla yaralamaktan vazgeçilmelidir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!