Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Beyler, ‘cihat’ söylemini terk edin lütfen!
“Unutmayı yaşama stratejisi haline getirmiş bir ülkede, güçlü bellek ödül değil, ıstıraptır.”
İktidarı hoşnut etmek için yinelenecek olan İstanbul seçiminin arifesinde ve bu şehrin Osmanlı tarafından fethedilmesinin yıldönümünü izleyen günlerde, ortalıkta “cihat” söyleminden geçilmiyor. Cihat kavramını tartışmayı din bilginlerine bırakarak sadece şu basit sorularla yetinelim:
Bizi yöneten beyler acaba nereye cihat etmeyi düşünüyorlar? Balkanlara mı? Yoksa Irak ve/veya Suriye’ye mi, eski SSCB’ye mi? Yoksa İran’a mı? Son soru bizi hemen yeni bir soruya götürüyor: Halkının dolayısıyla ordusunu oluşturan bireylerin çoğu Müslüman olan iki ülkenin çarpışmasında, kim cihatçı, kim münafık? Örneğin 1980’lerde sekiz yıl süren ve on binlerce gencin ölümüne yol açan İran/Irak savaşının cihatçısı hangisi ve kazananı kim? Yoksa uzaya mı cihat edeceğiz? Ama bu iş için inanç ve gözü karalık yetmez, yüksek matematik, yüksek fizik, astrofizik gibi dallarda uzmanlaşmış bireylerin de ötesinde kurumlar gerekir.
İstanbul’un alınmasını sadece “cihat” ve/veya “fetih” ruhuyla açıklayabilir miyiz diye tarihçilere sormak isterim. Bir iki sorum daha var; bir kent devletine indirgenmiş olan Bizans, Osmanlı’nın etine diken gibi batmıyor muydu, bu işe bir çözüm gerekmiyor muydu? Fatih dönem hükümdarlarının en aydınlanmacı olanlarından değil miydi; bilime, sanata kucak açmamış mıydı? Öyle olmayaydı, Bizans’ın sonunu getirebilir miydi?
Sayın Cumhurbaşkanı “İstanbul” sözcüğünün “İslambol”dan geldiğini söyleyerek, bu şehrin bir İslam kenti olarak kalmasını sindiremeyenler var, diyor. “Dış mihraklar”dan söz ediyor olmalı. Kimlerdir bunlar ve biz ülke olarak ne gibi karşı önlemler alıyoruz, niçin açıklamıyor?
Bilinen şey, Türkçe Anadolu’ya göçmen gelip yerleşti ve kimi yer isimlerini kendi söyleyişiyle telaffuz etti: Anatolia Anadolu oldu; Angora Ankara. Dilimizin böyle sevimli bir yaratıcılığı vardır. Bir dönem resmi belgelere de geçmiş ama yaygınlaşmamış, süreklilik kazanamamış “İslambol” sözcüğü de böyle şirin bir yakıştırma. Bu şehrin ilk adının, kurucusu Roma İmparatoruna atıfla “Constantinopolis” olduğunu herkes biliyor. İmparator Konstantin’den çok sonra şehrin Yunanca “Stin poli” (surlara atıfla ‘iç şehir’) diye anıldığı da pek çok yerde kayıtlı. “Stin poli” olmuş bizim “İstanbul”umuz.
İstanbul mucizesi
İstanbul, örneğin Konyamız gibi İslami çizgilerle tanınan bir şehir olmaktan çok öte bir mucizedir. Oranın en çekici yanı, Roma, Bizans, Osmanlı ve nihayet Cumhuriyet etkilerini bir arkeoloji alanı katmanları gibi barındıran, üç semai dinin ve laik aydınlanmanın özelliklerini mimarisinde özümsemiş bir tümlük olmasıdır.
Her şeyin dinselleştirilmesi sadece tuhaf bir belediye seçiminin tuhaf propagandası mı?
Trump’ın başarısızlığını örtmek için sağa sola o tuhaf püskürmeleri geliyor aklıma, İran’a çok kızıyor hazret; neredeyse dünyayı ateşe atacak. 2003 Irak savaşından ağzı yanan Avrupa dövüşmeye hevesli görünmediği için, dünya ahalisi olarak, şimdilik bir Üçüncü Dünya Savaşı’nı teğet geçebilmekteyiz galiba. Ama bölgesel savaşlara kimin itirazı olur ki? Silah satıcı ülkelerin mi?..
Unutmayı yaşama stratejisi haline getirmiş bir ülkede, güçlü bellek ödül değil, ıstıraptır. 1991 birinci Irak savaşında merhum Turgut Özal’ın, Sam Amca’yı memnun etmek için ülkemizi savaşa sokma iştahını, devrin Genelkurmay Başkanı General Torumtay’ın görevinden istifa ederek engelleyebildiğini, bugün -milletvekilleri arasında bile- kaç kişi anımsıyor? O günlerde devlet televizyonunda izlediğim bir haberi hiç unutmadım: Genç bir asker konuşuyor: Dedelerimiz Çanakkale’de vuruştu şehit oldu; sıra bize geldi, vatan uğruna şehit olurum, diyor. Ülkemizin canına kastetmiş bir emperyalist savaşta, yurt savunması uğruna Çanakkale’de toprağa düşmekle, Sam Amca’nın petrol hesapları ve ülkemizdeki iktisadi ortaklarının çıkarları için ölmeyi birbirine karıştıran bu delikanlıyı hiç unutmadım! Gençleri cahil bırak ve sonra iktidar çıkarları uğruna savaşa yolla!
Bu Cumhuriyet, “Yurt savunması dışında savaş cinayettir” diyebilen bir büyük insanın önderliğinde kuruldu. Cumhuriyetin bugün sorumlu mevkilerinde bulunanlara, din içre, ya da din dışı savaş imaları yakışıyor mu?!
ERENDİZ ATASÜ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi