Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in talihsiz bir şekilde ölümü, siyaset dünyasında ve toplumda yeni bir duygu dünyası yarattı. Yerel anlamda halkla hemhal olmuş, onların dertleri ile dertlenmiş, sevinçleri ile toplumsal bir kaynaşma yaratmış bir belediye başkanına, ölümünün ardından on binlerce insanın gösterdiği duygudaşlık son zamanlarda bir siyasetçiye gösterilen ve nasip olan az sayıda bir örnek oluşturmaktadır.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, hemşerisi olan belediye başkanı Zeyrek ile mekân ve zaman bağlılığı nedeniyle bir duygu bağı oluşturmuştur. Ancak Özel’in sergilediği insani duyguların toplumda özel bir bağ oluşturduğu görünmektedir.
Ülkede yaşanan gerilim ortamında sorunların toplumsal kesimleri giderek zorlaması, çok sayıda belediye başkanının tutuklanması nedeniyle siyasetteki fay hatlarının enerji kat sayısını artırması, CHP genel başkanında liderlik vasıflarını gündeme getirdi.
İKİ LİDER, İKİ FİGÜR
Zor durumlarda liderlik göstermek, siyasette deneyim kazanarak liderliğini pekiştirmek ya da sorunlar altında ezilerek yok olmak ikilemi ile karşı karşıya gelir. Bu yaşanılan sorunlara bir bütün olarak bakıldığında son zamanlarda iki farklı liderlik fonksiyonu ortaya çıkmıştır.
Siyaset, uzun yıllar boyunca “güçlü adam” figürüyle tanımlandı. Sert duruş, az konuşma, çok karar verme... Liderlik, çoğu zaman halkın üzerinde yükselen bir kule gibi algılandı. Oysa çağ değişiyor. İletişim ve ulaşım her şeye kolayca erişilmesine, değer yaratmanın güçleşmesine neden oluyor. Toplum artık yalnızca güçlü değil; yakın, ulaşılabilir ve duygudaş liderler arıyor. Empatik, duygularını paylaşan, “bizden biri” olan; duygularını kontrol eden, mesafeli ama güçlü ve kararlı bir lider...
Özgür Özel’in “yoldaşlarıyla aynı duyguları paylaşan”, “acıyı ve sevinci halkla birlikte yaşayan” bir lider profili çizmesi, duygudaşlık ve yakınlık kurmaya yöneliktir. Bu tarz liderlik, özellikle demokratik toplumlarda ve halkın siyasetçiden samimiyet ve ulaşılabilirlik beklediği dönemlerde, toplumsal buluşmayı kolaylaştırabilir. Seçmenle duygusal bağ kurar. İnsanlar, “o da bizim gibi düşünüyor, hissediyor” diyerek güven duyar; toplumda kutuplaşma azaldığında, bu tip liderlik daha etkili olur.
Tarihsel olarak kriz zamanlarında toplumlar çoğu zaman güçlü, soğukkanlı, duygularını kontrol eden, çözüme odaklı liderleri tercih edebilir. Bu tip liderlik, özellikle istikrar, güvenlik, ekonomik reform gibi somut adımlar beklendiğinde daha çok destek bulur. Çünkü halk, “kararlılık ve yön gösterme” arar.
DUYGUSUZ SİYASET
Peki hangi liderlik daha etkili? Bunun yanıtı, toplumun ruh haline ve dönemin gereksinimlerine bağlıdır.
Özgür Özel’in yaklaşımı, Türkiye’nin mevcut siyasi ikliminde, özellikle duygusal kutuplaşmadan yorgun düşmüş, daha insani siyaset isteyen kesimlerle buluşmayı kolaylaştırabilir. Bu liderlik anlayışı, son yaşanılan olaylara karşı gösterdiği tutum, klasik siyaset ezberlerini bozan bir çizgiye oturuyor. O, halkın karşısında değil, yanında durmayı tercih ediyor. Uzaktan bakan değil, acıyı ve sevinci halkıyla birlikte yaşayan bir lider. Ferdi Zeyrek’in cenazesinde gösterdiği içten duygular, birçok kişiye yalnızca bir siyasetçiyi değil, bir yoldaşı, bir dostu hatırlattı.
Bu sahne, Türk siyasetinde nadir rastlanan bir kırılma anını göstermektedir:
Liderlik artık gözyaşını saklayan değil, gerektiğinde gösteren bir cesaret meselesidir.
Siyaset duygusuzlaştıkça toplumla bağlarını yitiriyor. Kutuplaşma arttıkça ortak bir duygu zemininde buluşmak zorlaşıyor. İşte tam bu noktada Özgür Özel’in tarzı, sadece bir muhalefet lideri değil, toplumun vicdanını temsil eden bir figür olarak anlam kazanıyor.
Eleştirilebilir elbette. “Lider duygularını kontrol etmelidir” diyenler çıkacaktır. Fakat bir liderin güçlü olması ile insani olması arasında çelişki yoktur. Hatta günümüzün en etkili liderleri, bu iki unsuru birlikte taşıyabilenlerdir
TOPLUMSAL BAĞ
Özgür Özel’in çizdiği profil, belki de yeni bir liderlik paradigmasının habercisi. Kararlarında rasyonel, duruşunda kararlı ama aynı zamanda yüreğinde halkının acılarını taşıyan bir lider.
Toplumun beklediği artık tek başına güçlü olan değil, kendisine güç veren bir toplumla bütünleşebilen liderdir. Özgür Özel, tam da bu nedenle toplumda yarattığı birlik, kardeşlik, vefa, dostluk vb. değerler açısından dikkatle izlenmeli. Çünkü bu liderlik yalnızca bir siyasal pozisyon değil; aynı zamanda duyguların siyasette yeniden meşrulaşmasının adı olabilir.
Bugünün Türkiye’si, sadece kriz çözen değil; halkıyla birlikte üzülen, umutlanan, gülen bir liderlik anlayışına gereksinim duyuyor. Bu yaklaşım toplum karşısında kendi derdi ile dertlenen, neşe ve sevinciyle birleştiren bir lidere çok daha gereksinim duymaktadır. Toplumun her kesiminin yaşadığı umutsuzluk duygusu, yeni bir umut, yeni bir heyecan, yeni bir gelecek yaratılmasında önemli bir yön gösterebilir. Belki de gerçek güç, halkın yüreğinde yer bulabilmektir.
ERTUĞRUL KILIÇ
SMMM