Ekmeğimize neyi katık edeceğiz?
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Ekmeğimize neyi katık edeceğiz?

12.06.2017 09:11
Güncellenme:
Takip Et:

Meclis’teki Üretim Reform Tasarısı, bütünüyle reddedilmeli. Yoksa Anadolu’daki insanlar zaman içinde ekmeği, içecek temiz suyu bulamayacak

 

Meclis’te görüşülmekte olan “Üretim Reform Tasarısı” adlı yasa tasarısı “zeytinlik alanlar, kıyılar ve meraları” çeşitli inşaat ve sanayi yatırımlarına açacak hükümler içeriyor. AKP hükümetinin yıllardır talana açmak istediği alanlar, OHAL koşulları fırsat bilinerek bir torba yasa tasarısı içinde Meclis’ten geçirilmeye çalışılıyor.
Zeytinlik alanları talandan koruyan 1939 tarihinde çıkarılan 3573 sayılı yasanın değiştirilmesi için daha önce 6 kez Meclis’te görüşme yapılmış ancak her defasında değişiklik önerileri reddedilmişti. Üretim Reform Tasarısı içinde yer alan ve zeytinlik alanları yağmaya açacak değişiklik önerileri önceki hafta 7. kez Meclis’e gönderilmişti. Ancak gelen tepkiler üzerine zeytinliklerle ilgili madde görüşülmek üzere Sanayi Komisyonu’na geri gönderildi.
Tasarıda meralar ve kıyı bölgelerini mahvedecek değişiklikler de yer alıyor. Zeytinlik alanlar ile ilgili epeyce duyarlılık oluştu ancak zeytinliklere ilaveten kıyılar ve meralarda nasıl bir tahribat olacak ve ne gibi olumsuz sonuçlara yol açacak bazı somut örnekler üzerinden bakalım.

Kıyılara çimento tesisi
Çimento sanayi en kirli sanayi dallarından biri. Bizim gibi çevre koruma bilinci düşük, gelecek kaygısı olmayan, yurttaşlarının ve doğal hayatın sağlığını umursamayan siyasal iktidarların işbaşında olduğu ülkelerde büyüyen sektörlerden biri.
Yasa tasarısı kıyı dolgu alanlarına endüstri tesisleri yapılmasına olanak sağlıyor. Bu tesislerin çimento fabrikaları olma ihtimali çok büyük. Türkiye çimento üretiminde Avrupa birincisi ve dünya beşincisi; ihracatında ise dünya üçüncüsü. Çimento üretimi ve ihracatını artırmak sürekli dile getirilen bir hedef. İhracat edilecek çimentonun doğrudan gemilere yüklenmesi için kıyı bölgelere yakın tesislerde üretilmesi maliyeti düşüren önemli etkenlerden biri.
Ancak maliyet üzerinde etkili olan en önemli etken pişirme fırınlarında kullanılan yakıt ve yol açtığı sorunlar açısından bu konuya daha dikkatle bakmak gerekiyor. Pişirme fırınlarında yakıt olarak petrokok kullanılıyor. 2011 yılında yapılan bir mevzuat değişikliği ile çimento tesislerinde kömürden daha ucuz bir yakıt olan petrokok kullanılmasına izin verildi. Petrokok petrol rafinerilerinin açığa çıkardığı bir atık. Ülkemizdeki iyi kalite linyit kömürlerinden 4 kat daha fazla kükürt (yüzde 7-8) içeren bu atıktan her yıl 4-5 milyon ton ithal ediliyor.

Kanserojen petrokok
Kömür bir kirlilik kaynağı olarak yıllardır ekolojik tartışmaların odak noktasında. Ne var ki petrokok kömüre bile rahmet okutacak kadar kirli bir yakıt. Petrokok yanma sonucunda kömürden daha fazla karbondioksit ve ayrıca ağır metaller ve poliaromatik bileşikler gibi kanserojen maddeler açığa çıkarıyor. Çimento tesislerinin bulunduğu yerlerdeki toprak, sular ve yetiştirilen gıda ürünlerinin bu toksik kimyasallarla kirlenmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla zaman içinde gıda güvencesi ve gıda güvenliği açısından büyük sorunlar ortaya çıkacaktır.
Çimento üretiminde ve ihracatında dünya liderliğini hedeflemek aynı zamanda dünyanın doğal hayatı en çok tahrip edilmiş, gıda güvencesi ortadan kaldırılmış, toksik kimyasallar açısından en kirli ülkelerinden biri olmayı hedeflemek anlamına geliyor. Yasa tasarısı, meralar için de tehdit oluşturuyor. Meralara çimento tesisleri yapmayı, taş ve mermer ocakları açmayı mümkün kılıyor. Peki, ne pahasına?

Meralar yok oluyor
Meralar hayvancılığın (hayvanlardan bir nesne gibi söz etmek zorundayım) ve su varlıklarının teminatıdır. Ülkemiz coğrafyasındaki meralar koyun gibi küçükbaş hayvanların otlamasına uygun bir bitkisel ortama sahip. “Buğday ile koyun gerisi oyun” sözü buğday bitkisinin hayvanla ilişkisini anlatan harikulade bir atasözüdür. Ülkemiz meralarında gelişen otlar genellikle kısadır; büyükbaş hayvanların değil koyunların diş yapısına uygundur. Dolayısıyla büyükbaş hayvanlar genelde ağıllarda ve yemle beslenir. Son 30 yıldır büyükbaş hayvan besiciliği teşvik ediliyor ve bu hayvanları beslemekte kullanılacak suni yemi üretmek için de milyonlarca ton mısır ve soya ithal ediliyor. Et üretimini bu yöntemle artırmaya çalışıyoruz. Oysa bu çok pahalı bir yöntem ve ancak Amerika gibi hayvansal üretime muazzam desteklerin verildiği ülkelerde ne kadar pahalı (ve işe yaramaz) olduğu göze görünmez. Et fiyatlarının artmasının en önemli nedeni bu yanlış yöntemde saklı.
Gıda üretimi coğrafya, ekoloji ve teknoloji arasındaki ilişkileri iyi gözetmeyi ama en önemlisi uzun vadeli düşünmeyi gerektirir. Meraların tahribi küçükbaş hayvancılığa büyük zarar verecek ve hayvancılığın suni yemle yapılmasına yönelik baskıyı artıracaktır. Zamanla koyun sütü ve o sütten yapılan çeşitli peynirleri temin etmek zorlaşacak, et fiyatları daha da artacak en basitinden.
Meralar, kıyılar ve zeytinlik alanların tahrip edilmesi iktidar partisine eklemlenen dar bir çıkar odağı dışında kimseye yarar sağlamayacak. Yasa tasarısı bütünüyle reddedilmeli aksi takdirde Anadolu coğrafyasında yaşayan insanlar zaman içinde yiyecek ekmeği, içecek temiz suyu bulamayacak; o ekmeğe katık edecek zeytini ve peyniri de...

BÜLENT ŞIK
Gıda mühendisi 

Yazarın Son Yazıları

Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025