Emekçinin gündemi asgari ücret - Şükrü Karaman
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Emekçinin gündemi asgari ücret - Şükrü Karaman

07.11.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanmasına kısa süre kala zam tartışmaları yoğunlaşmaya başladı. Emekçi komisyondan çıkacak karara odaklandı.

İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan 15 kişilik komisyon aralık ayı başında ilk toplantısını yapacak. Gerçekleştirilecek 3 veya 4 toplantının ardından 2025’te uygulanacak yeni ücretin saptanarak kamuoyuna duyurulması bekleniyor. Türk-İş heyetinde asgari ücretle çalışan dört emekçi bu yıl da komisyonda yer alacak. Aralık ayına doğru geri sayım başlarken 10 milyona yakın emekçiyi yakından ilgilendiren ücret zammına ilişkin çeşitli oran tahminleri de havada uçuşuyor. 

DİSK-AR’ın araştırmasına göre asgari ücret düzeyinde ve komşuluğunda çalışanların oranı yüzde 50 civarında. Merkez Bankası da bu oranı yaklaşık yüzde 50, bazı sektörlerde ise daha yüksek oranda olduğunu değerlendiriyor. IMF’nin bir raporuna göre ise kayıtlı çalışanların yüzde 43’ü asgari ücret veya altında ücretle emek harcıyor. Bu verilerin ortaya koyduğu acı gerçek, Türkiye’de çalışanların yüzde 50’sinin asgari ücrete talim etmesi. Bir başka ifade ile asgari ücret, 4/A statüsünde kayıtlı 16 milyonu aşkın emekçinin bulunduğu Türkiye’de ortalama ücret haline geldi. Oysa Avrupa ülkelerinde asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 4 ve altında.

SENDİKALAŞMA ORANI

Türkiye’nin asgari ücretliler ülkesi olmasında sendikalaşma ve bağıtlanan toplu iş sözleşmesi oranının çok düşük olması önemli etken. Kayıtlı çalışan 16 milyon 973 bin 613 emekçiden yalnızca 2 milyon 512 bin 332’si sendika üyesi. Sendikalaşma oranı yüzde 14.80. 

Oysa Avrupa ülkelerinde sendikalaşma oranı yüzde 40, hatta 50’yi buluyor. Sendikal haktan yoksun, toplu iş sözleşmesinden yararlanamayan işçilerin çoğunluğu doğal olarak işsizlikten asgari ücret veya altında ücretle çalışmak zorunda kalıyor. 

BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET

Türkiye’nin asgari ücretliler ülkesi olmaktan kurtulması için sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması, patron baskısının yasal düzenlemelerle kırılması gerekiyor. Sendikalaşma oranı ne denli artarsa emekçinin ücret ve sosyal hakları da o denli yükselir.

Patronlar, brüt 20 bin 3 TL, net 17 bin 2 TL olan mevcut ücrete yüzde 25-30 oranında zam yapılmasını ve bir yıllık için saptanmasını ısrarla savunuyor. Hatta bölgesel asgari ücret uygulanmasını talep edenler bile var. Bölgesel asgari ücret 1951-1974 yılları arasında uygulandı. 1974 yılında Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki CHP-MSP koalisyon hükümeti döneminde vazgeçilerek tek tip ulusal ölçekli asgari ücret uygulamasına geçildi. Yeniden bu sisteme geçmek olası değildir. Zira ayrımcılık oluşturduğu ve çalışanlar arasında hoşnutsuzluk yarattığı o dönem net olarak görülmüştü.

İNSANCA YAŞAYABİLMEK İÇİN

İşverenlerin yanı sıra Merkez Bankası başkanı ile uluslararası ekonomi kuruluşları da asgari ücrete günün yaşam koşullarına aykırı yüzde 25-30 zammı dile getirdi. Bu oranlar bir anlamda yeni ücretin saptanmasında söz sahibi olan siyasi iradenin de görüşü olarak algılanabilir. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın üstüne vazife olmadığı halde ABD’de “asgari ücrete yüzde 25 zam tahmin” açıklaması emekçiyi kaygılandırdı. Enflasyonu artırır gerekçesiyle asgari ücretliye, emekçiye, emekliye düşük zam hükümetin gündeminde aslında.

Asgari ücret zammında tartışılan en temel iki başlık, 2024’te gerçekleşmesi hesaplanan yüzde 42-44 aralığındaki enflasyon oranına göre mi, yoksa 2025 yılında gerçekleşmesi öngörülen yüzde 17.5 oranında mı zam yapılacağı. 2025 yılı için düşünülen enflasyon oranında artış yapılırsa bu asgari ücretlinin ölümü demektir.

Emekçi ve sendikalar asgari ücretin yüzde 50 oranında artırılmasını talep ediyor. Temmuzda ara zamdan yoksun bırakılan 10 milyona yakın emekçinin satın alma gücü, can yakan hayat pahalılığı karşısında iyiden iyiye dibe vurdu. Türk-İş’in araştırmasına göre dört kişilik bir ailenin zorunlu harcamalarından oluşan 20 bin 432 TL’lik açlık sınırı 17 bin 2 TL tutarındaki asgari ücreti 3 bin 430 TL solladı. Durum böyle iken mevcut ücrete yüzde 25, 30 zammı savunmak hiç insancıl ve adil değil.

Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yakışır yaşayabilmesi için asgari ücret net 35 bin TL olmalıdır. Patronlar üreten, artı değer katan, emekçiye köle ücretini reva görmemelidir.

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025