Emperyalizme tokat: 1 Mart Tezkeresi - Mustafa Özyürek
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Emperyalizme tokat: 1 Mart Tezkeresi - Mustafa Özyürek

28.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Abdullah Gül başkanlığındaki AKP hükümeti, ABD’nin Irak’a saldırısı için Türkiye topraklarına 60 bin asker, 259 uçak konuşlanmasına izin veren bir tezkereyi Meclis’e göndermişti. R.T. Erdoğan, yasağı nedeniyle milletvekili seçilemediği için AKP genel başkanıydı fakat Başbakan değildi.

Tezkerenin 1 Mart 2003’te görüşüleceği belli olunca, ABD’nin Irak’ı işgaline ve topraklarımızın cephe olarak kullanılmasına karşı olan CHP ve lideri Deniz Baykal karşı kampanyayı başlatmıştı. Savaşa hayır mitingleri düzenleniyor, CHP grup toplantılarında Deniz Baykal, “Tezkereye hayır!” diyerek “Türkiye tarihine yakışan bir karar alacağız” diye haykırıyordu.

AKP’DE 1 MART TEZKERESİNE KARŞI OLANLAR

Tezkere günü yaklaştıkça CHP grup başkan vekilleri olarak Haluk Koç ve Oğuz Oyan’la birlikte, grubumuzda fire vermemek ve AKP’den “hayır” oyu sağlamak için çalışıyorduk. Bazı çevreler, iş dünyası ve ABD’ye yakın olduğunu düşündükleri CHP milletvekillerinin tezkereye “evet” diyecekleri dedikodusunu yayıyorlardı. Ancak bizler arkadaşlarımıza güveniyorduk. Nitekim hiçbir fire vermeden 178 CHP milletvekili “hayır” dedi.

AKP’li Bakan Zeki Ergezen, bana “Sizinle ilk defa aynı doğrultuda oy kullanacağım” diyerek tezkereye ret vereceğini açıklamıştı. Tezkerede bakan olarak imzası olduğunu hatırlattığımda, “o ayrı mesele” demişti. AKP’liler ile görüşmelerimizde önemli bir fire olacağını anlamıştık.

ASKERDEN BEKLEDİKLERİ DESTEK GELMEDİ

Erdoğan ve yöneticiler, MGK’den tezkereyi destekleyen bir tavsiye kararı beklediler. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığındaki kurul, “Uluslararası meşruiyet” aranmasını istedi. Oysa dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök tezkereye hararetle sahip çıkıyordu. Özkök, Türkiye ile ABD arasında imzalanan “Mutabakat Muhtırası”nın Türk Silahlı Kuvvetlerine Irak’ta PKK’ye müdahale fırsatı verdiğini iddia ediyordu. 1 Mart görüşmelerinde Meclis’e sunulmayan Mutabakat Muhtırası’nda, meşru müdafaa dışında TSK’nin PKK güçlerine silah kullanmasına izin vermiyordu.

TEZKERE GÖRÜŞMELERİ

1 Mart günü geldiğinde Meclis’te büyük bir heyecan vardı. CHP’liler olarak bizler, az bir oy farkla “hayır” oylarının fazla olacağı beklentisi ve temennisindeydik. AKP’den çok sayıda “hayır” oyu çıkacağını bekliyorduk. Özellikle Erdoğan’a yakın AKP’liler tezkerenin reddedileceğinden emin görünüyorlardı.

Hükümet, görüşmelerin kapalı olmasını istiyordu. ABD’nin bir müslüman ülke olan Irak’a saldırısına destek verecek tezkerenin savunulmasını halk duymasın istiyorlardı. Oturumu Meclis Başkanı Bülent Arınç yönetiyordu. Önder Sav, usul hakkında söz alarak etkili bir konuşma yaptı. Arınç uzun konuşmaya müsamaha etti. Önder Sav’ın “ABD’den değil, Allah’tan korkun” diye bitirdiği konuşması AKP’lileri tedirgin etti.

Sonra kapalı oturuma geçildi. Görüşmeler basına kapatıldı. Kapalı oturumda rahmetli Deniz Baykal bir saat on dakika süren etkili bir konuşma yaptı. Tüm milletvekilleri dikkatle dinlediler ve bana göre etkilendiler.

OYLAMA SONUCU

Oylamaya 533 milletvekili katılmıştı. 250 ret, 264 kabul ve 19 çekimser oy çıktı. AKP’liler kabul oyları fazla çıkınca alkışlamaya ve birbirlerini kutlamaya başladılar. CHP grup başkan vekili olarak, ayağa kalkıp “Anayasanın 19. maddesine göre kabul için 267 oy gerekir, 264 çıktığına göre tezkere reddedilmiştir” diyerek itiraz ettim. Bülent Arınç şaşkındı. Beni ve AKP Grup Başkan Vekili Salih Kapusuz’u toplantıya çağırdı. Beni dinleyip anayasayı inceleyince “Özyürek haklı” dedi. Salih Kapusuz, “Kabul oyu esas, Özyürek yanlış biliyor” dedi. Başkan “Tezkere kabul edilmemiştir, yapacak bir işlem yok” deyince Kapusuz, “Yeniden oylayalım” diye ısrar etti. Ben “Oy sayımında bir eksiklik yok, sonucu ilan etmelisiniz” diye direttim. Başkan oturumu açarak tezkerenin reddedildiğini ilan etti. CHP’liler olarak biz alkışlamaya başladık. AKP’liler şaşkınlıkla birbirini suçlamaya başladı.

Hemen basının olduğu salona geçerek tezkerenin reddedildiğini kamuoyuna ilk defa duyurmuş oldum. Kapalı oturumun tutanakları 10 yıl geçince açıklanması gerekirken, 22 yıl geçmesine rağmen AKP’li Meclis başkanı tarafından açıklanmadı. AKP yönetimi içlerinde kimlerin CHP’liler gibi oy verdiğinin ve Deniz Baykal’ın etkili konuşmasının kamuoyunca bilinmesini istemediği için verilen önergelere olumsuz cevap veriyor.

TEZKERENIN REDDİNİN SONUÇLARI

Tezkerenin kabul edilmeyişi ABD’ye söz verip, silahlarını İskenderun Limanı’na getirmelerine, güneydoğuda depolar kiralamalarına sebep olan AKP’de büyük tartışmaya sebep oldu. Zaman içinde, tezkereye “hayır” oyu verdiği saptananlar milletvekili yapılmadı. Bazı milletvekilleri partiden uzaklaştırıldı.

R.T. Erdoğan, tezkereyi kabul edip Irak masasına oturarak ABD ile Irak’ta söz sahibi olmak istiyordu. Erdoğan’ın masa merakı biliniyor. Suriye masasına oturup ABD ile söz sahibi olmak istedi, olmadı. 5-6 milyon mülteci ülkemize geldi. ABD Başkanı Trump’la işbirliği yaparak Ortadoğu’da söz sahibi olmak istedi. Trump’tan umduğunu bulamadı.

ABD İNTİKAM PEŞİNDE

ABD, Irak harekâtını, Saddam rejimini bitirmek, kitle imha silahlarını yok etmek, bölgeyi terörist gruplardan temizlemek gerekçesiyle, kuzeyden Türkiye üzerinden başlatmak istiyordu. Ancak tezkere reddedilince güneyden uçak gemileriyle Irak harekâtını gerçekleştirdi. Ancak bu ABD’ye pahalıya mal oldu.

Irak savaşı sonunda Saddam’ı deviren ABD, 1.5 milyon insanın ölümüne; ayrıca Şii ve Sünni çatışmasına yol açarak IŞİD’in ortaya çıkmasına neden oldu. Başkan Bush ve ekibi, tezkerenin reddinin intikamı için 4 Temmuz 2003’te Süleymaniye’de Türk Özel Kuvveti’nin 11 askerinin başına ABD askerleri tarafından çuval geçirildi. Tezkerenin oylandığı dönemde milli savunma bakanı olan Vecdi Gönül, ABD’nin 1 Mart tezkeresinin reddini karşı oyu organize eden CHP ve yeteri derecede sahip çıkmayan TSK’ye bağlamış, “TSK ve CHP’nin başına gelenler 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinin sonucudur” demişti.

Bedeli ne olursa olsun, 1 Mart 2003’te tarih yazan TBMM şu anda tarihe seyirci kalıyor.

Mustafa Özyürek

CHP E. Grup Başkan Vekili

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025