Gazi Alemdar Destanı 100 Yaşında - Kemal ANADOL
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Gazi Alemdar Destanı 100 Yaşında - Kemal ANADOL

27.01.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bugün 27 Ocak 2021. Kurtuluş Savaşımızın kamuoyunda pek bilinmeyen ilk ve tek deniz muharebesinin yüzüncü yıldönümü. Kuvayı Milliye bahriyesinin başarısı ile sonuçlanan ve uluslararası sonuçlar doğuran muharebe öncesine göz atmakta yarar var.

11 Eylül 1919 günü sona eren Sivas Kongresinde, tam bağımsızlık ilkesine dayanarak kurulan tüm örgütlerin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti altında birleştiği ilân ediliyordu. Bu duyurudan çok kısa sonra Karadeniz Ereğlisi’nde halkın katılımıyla, Belediye Reisi Akmanoğlu Raşit Bey başkanlığında Ereğli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Raşit Bey kuruluş haberini ve yöneticilerin adlarını çektiği telgrafla Mustafa Kemal Paşa’ya bildirmişti. Bugün Ereğli İnönü parkında o günkü yöneticilerin büstleri yer almaktadır.

Mondros Mütarekesinden sonra savaşın galiplerinden Fransa, taş kömürü üretim merkezi Zonguldak’ı işgal etmişti. Stratejik değeri nedeniyle, askeri birlikleri ve idari personeliyle kent merkezinde konuşlanmıştı. Sıra Batı Karadeniz’in en önemli limanı olan Karadeniz Ereğlisi’ne gelmişti. 9 Haziran 1920 günü saldırıya geçen Fransız güçlerine karşı Mustafa Kemal Paşa’nın talimatıyla direniş başlamıştı. Daha önce Ereğli Kaymakamı olan ve TBMM’de Ereğli’nin bağlı olduğu Bolu’dan milletvekili seçilen Tunalı Hilmi Bey durumu telgrafla Ankara’ya bildirmişti: “Ankara’da Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine, 11 Haziran 1336 (1920). Silah patladı. Saat:12.45. Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyasetine yazılmıştır. Hilmi.”

KENDİNİ KURTARAN İLK İLÇE

Ereğli halkının oluşturduğu milisler, Devrekli Muharrem ve İpsiz Recep çeteleri ile Çaycuma’dan gelen Yüzbaşı Cevat Rıfat Bey’in komutasındaki birlikler bir hafta süren çarpışmalarda Fransızları yenilgiye uğratmışlardı. Böylece Karadeniz Ereğlisi Kurtuluş Savaşında kendini ilk kurtaran ilçe oluyordu. 18 Haziran 1920 Cuma günü aynı zamanda Ramazan Bayramının ilk günüydü. Halk çifte bayramın kıvancı içindeydi..

23 Ocak 1921 gecesi İstanbul Kuruçeşme’de, Danimarka yapımı, 25 yaşlarında 360 tonluk, 750 beygir gücünde, çift kazanlı, saatte 12 mil hız yapan Alemdar tahlisiye gemisi demirli bulunuyordu. Zor durumda bulunan gemilerin imdadına yetişebilmesi için ocaklarını sürekli yakması ve istim tutması gerekiyordu. Alemdar kıçtaki sancağını indirmiş, baş ve kıçtaki fenerlerini yakmıştı. Çarkçı Osman gemiyi dolaşmış, istim borularının kızardığını görmüştü. Tayfalara Vira demir” emrini verdi ve seslendi. Tanrı yardımcımız olsun çocuklar.” Boğazda bekleyen İngiliz karakol gemisi sorduğunda Amasra’da batma tehlikesi altındaki bir gemiyi kurtarma emri aldıklarını” söylediler.

Karadeniz’in korkunç karanlığı içinde, fırtınaları ve dalgaları aşarak saat 08.00’de Ereğli Limanı’na ulaşıp Çobançeşme önüne demirlediler. Ereğli Liman Reisi Nazmi Bey ve halk sevinç içindeydi. Kuvayı Milliye çok önemli bir gemiye sahip olmuştu. Ama Ereğli’de Rumların içindeki ajanlar Zonguldak’taki Fransız Komutanlığı’na durumu rapor etmişlerdi. İstanbul İşgal Kuvvetleri Komutanı Amiral Calthorpe bu korsan geminin aranıp İstanbul’a getirilmesi emrini vermişti.

‘BU İŞİ ALEMDAR YAPACAK’

Ereğli’de Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra memleketlerine dönen usta denizciler vardı. Liman Reisi Nazmi Bey onları toplamış ve Evlatlarım sizleri tekrar vatan hizmetine çağırıyorum. Memleketin istikbali için savaşan ordumuza silah ve mühimmat lazım. Bu işi Alemdar gemisi yapacak. Sizler de mürettebatı oluşturacak, Trabzon’a gideceksiniz. Hemen evlerinize gidin eşyalarınız alın ve yakınlarınızla vedalaşın” demişti.

Alemdar’ın süvariliğine İtalyanca ve Fransızca bilen deneyimli sivil kaptan İsmail Bey getirilmişti. İkinci Kaptan Güverte Üsteğmeni Rizeli Tevetoğlu Ali Dursun, çarkçıbaşı Önyüzbaşı Beykozlu Adil Bey’di. Baskınla ele geçirdiği silahları Anadolu’ya kaçırdığı için gıyabında idama mahkûm edilmişti ve aranıyordu. İstanbullu Hikmet yağcılık, Rizeli Recep Kâhya ile Trabzonlu Rıfat Reis serdümenlik yapacaklardı. Göreleli Yusuf ateşçiydi. Güverte Lostromosu Ali Reis de Malta’ya götürülürken kaçan sabıkalılardandı. Kamarot Salih eski Alemdar personeliydi.

Evlerine giden Ereğlili denizciler hazırlıklarını yapıp dönmüşlerdi. Caferoğlu Hasan (Canver), Tofta Yakup, Ulusulu Fikri, Çırakların Hilmi, Çekirgeoğlu İsmail, Karabit Tevfik (Tetik), Tahsildar Hasan, Ketencili Tahir, İstanbullu Ömer ve Reşat Efendiler, Ortaköy’den Şaban, Hacı Yakup ve Tahsin, Trabzonlu Hasan Sami’den oluşan tayfalara Ereğli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ekmek ve katık parası olarak onar lira vermişti.

Alemdar yıldız karayel fırtınasına karşın demir aldı. Zonguldak açıklarından ışıklarını söndürerek geçecek varacağı ilk iskele Amasra olacaktı. Sonra Sinop daha sonra da Trabzon Limanı’na ulaşacak Trabzon Nakliyat-ı Bahriye Kumandanlığı emrine girecekti. Ölüce Feneri önlerinde avını bekleyen Fransız gambotu aniden ışıklarını yakarak gemiyi durdurdu. İçine giren Fransız askerleriyle birlikte Zonguldak limanına götürdü. 27 0cak 1921 sabahı Yüzbaşı Tilli yanına aldığı altı askerle Alemdar’a atladı; kaptan köşküne çıkarak idareyi ele aldı.

Zonguldak’tan demir alan geminin rotası İstanbul’du. Fransız gambotu G-27 Alemdar’ı arkadan takip ediyordu. Kıyılarda poyraz egemen olduğundan açıktan seyrediyorlardı. Alemdar ve G-27 Ereğli-Şile üçgenine girmişlerdi. İkinci Kaptan Tevetoğlu Ali ve Çarkçıbaşı Beykozlu Adil Bey bu işin böyle sonlanmasını istemiyorlardı. Onları İstanbul’da zindan ve idam bekliyordu!

OYUN İÇİNDE OYUN

Hazırladıkları planı Yüzbaşı Tilli’yi kuşkulandırmadan tayfaları dolaşarak anlattılar. Beş gemici Adil Bey’in işaretiyle yüzbaşıyı etkisiz hale getirip kamaraya tıkacaklardı. Geri kalanlar da Fransız askerlerine saldırıp silahlarını alacaklar ve salona hapsedeceklerdi. Türkler önce kendi aralarında yalandan kavgaya başladılar. Fransızların aldırdığı yoktu. Bu kez barışma numarası yapıp haydi horona” dediler. Tayfalardan birinin çaldığı kemençeyle horon tepmeye başladılar. Askerler tayfalara yaklaşmış gülerek oyunu izliyorlardı.

İşaret üzerine aniden üstlerine saldıran gemicilere dayanamadılar. Kısa sürede elleri bağlanmış ve silahları alınmıştı. Güçlü kuvvetli Adil Bey aynı anda, kaptan köşkünde kitap okuyan Tilli’ye saldırmıştı. Kısa süren boğuşmaya diğer tayfalar da katılmış ve yüzbaşı kolları bağlanarak harita odasına hapsedilmişti. İsmail Kaptan Dümeni kır, geri dön. Makine fayrap” emrini veriyordu. Serdümen Recep Kâhya ustalıkla dümen dolabını çevirip Ereğli’ye dümen kırmıştı.

KURTULUŞ SAVAŞI'NIN İLK DENİZ ŞEHİDİ

Alemdar’ın geri döndüğünü ve tam hızla Ereğli’ye yöneldiğini gören Fransız gambotu durumu anlamıştı. 12 mil hızı 14’e çıkartarak Ereğli’ye ulaşmak isteyen Alemdar’la onu 22 mille kovalayan G-27 arasında müthiş bir yarış başlamıştı. Biraz sonra gambot Alemdar’a yetişmişti. Ancak gemiye top atışı yapamıyordu. O zaman Fransız subayı ve askerleri ölürdü.

Makineli tüfek ateşine Alemdar tayfaları Fransızlardan aldıkları tüfeklerle yanıt veriyorlardı. Birkaç kişi yaralanmıştı. Serdümen Recep Kâhya dümen dolabı başında vuruldu; Kurtuluş Savaşı’nın ilk deniz şehidiydi. Çarpışmalar sürerken Alemdar Cihan Harbi’nden kalan batık gemi leşleri arasından sıyrılarak Ereğli Limanı’na girmiş ve Kavakdibi kıyısına baştankara etmeyi başarmıştı.



Gambotun çevresi, ellerindeki her çit tüfekle kayıklarına binen ve ateş eden Ereğlililerle sarılmıştı. G-27 limana girdiğine pişman, leşlerin arasından güç bela çıkmayı ve kaçmayı başarmıştı. Alemdar mürettebatı kıyıya çıkıp toprağı öptükten sonra olayı heyecanla izleyen yakınlarına sarılmışlardı.  Yaralılar tedaviye alınmış, şehit Recep Kâhya törenle toprağa verilmişti.Alemdar’ın sintine muslukları açılmış gemi küpeşteye kadar batırılmıştı. Daha sonra almaya gelecek Fransızlara verilmeyecekti. Yüzbaşı Tilli ve dört nefer esir olarak Ereğli’den 20 kilometre içerde Çaylıoğlu Karakolu’na götürülmüştü.

AMİRAL CALTHORPE: AĞIR YENİLGİ

Fransız gambotu Zonguldak Limanı’na girdiğinde zayiat ortaya çıkmıştı. Üç ölü ve iki yaralısı vardı. Silahsız bir römorkörün, silahlı bir karakol gemisinden kurtulması ve Fransızların biri yüzbaşı dört esir vermesi İstanbul işgal kuvvetlerinde bomba etkisi yaratmıştı. Amiral Calthorpe bunu ağır bir yenilgi olarak değerlendiriyordu. Fransızlar ise olayı askerlik onurlarına bir darbe olarak görüyorlardı. 28 Ocak 1921 Salı günü Amiral Dumanil komutasında üç savaş gemisinden oluşan bir filo Ereğli önlerine gelmişti.

Amiral gemisi görkemli Valdek Russo toplarını şehre çevirmiş Alemdar’ı alıp götürmek istiyordu. Geminin batık olduğunu görünce vazgeçtiler. Fransız Amiral üç maddelik bir ültimatom veriyordu. Önce esirler geri verilmeliydi. Sonra G-27’ye ateş açarak zarar veren Alemdar personeli kendilerine teslim edilmeliydi. İstanbul Hükümetinin malı olan Alemdar yüzdürüldükten sonra iade edilmeliydi. Amiral 2 Şubat tarihine kadar süre veriyordu. Aksi halde Ereğli bombalanacaktı! Ereğli açığındaki torpido geceleri kenti ışıklarla tarıyor, gösteri yaparak tehditlerini sürdürüyordu.

AKILCI TERCİH

Ereğli direniyordu. Hükümet merkezi içerdeki Kocaeli Köyüne nakledilmiş, halk da civar köylere dağıtılmıştı. Ereğli artık hayalet şehirdi. Kentte Ereğli ve İpsiz Recep müfrezelerinden başka kimse yoktu. Onlar da bir çıkartmaya karşı mevzilenmişlerdi. Gelişmeler saati saatine Ankara’ya bildiriliyordu. Verilen süre 2 Şubat 1921 sabahı dolmuştu. Amiral Dumeil bombardıman yerine Zonguldak Mutasarrıfı Nusret Bey’le masaya oturmayı tercih etmişti. 

Sonunda taraflar anlaştılar. Alemdar Ankara Hükümetinin elinde kalacaktı. Fransızlar 10 millik karasuları içinde seyreden Türk gemilerine dokunmayacaklardı. Yüzbaşı Tilli ve diğer esirler kendilerine teslim edildikten sonra Fransız filosu 2 Şubat gece yarısından sonra limandan ayrılmıştı.

Alemdar’la ilgili anlaşma, Ankara ile Fransız işgal güçleri arasındaki gerginliği sona erdirmişti. Ankara, olayı salt askeri açıdan değil diplomatik açıdan bir kazanım olarak görüyordu. Bu anlaşma ile Fransızlar TBMM Hükümetini fiilen tanımış oluyorlardı. Aynı yılın 20 Ekim günü, Ankara Antlaşması’yla Fransa, TBMM Hükümeti’ni resmen ve hukuken tanıyarak bağımsızlık yolunda önemli bir adım atmamızın önünü açacaktı.

EREĞLİ’NİN HAKLI İSTEĞİ

Alemdar ise Kuvayı Milliye donanmasının amiral gemisi olarak, Batum, Tuapse ve Novorosiski limanlarından Bolşevik Rusya’nın verdiği silah ve mühimmatı İnebolu ve Trabzon limanlarına taşıyacaktı. Bu nedenle, zaferden sonra Gazi Mustafa Kemal Paşa Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da kulağım İnebolu’da” diyecekti.

Aradan tam 100 yıl geçti. Ereğlililer Alemdar’ı bire bir yeniden inşa ederek müze gemi haline getirdiler. Yerli ve yabancı turistler bu kahraman gemiyi ziyaret ediyorlar. Ancak Alemdar ve Ereğli halkı hâlâ İstiklâl Madalyası bekliyor!


TBMM, kurtuluşundan 49 yıl sonra Urfa’ya “Şanlı”, 53 yıl sonra da Maraş’a Kahraman” unvanını vermişti. Çünkü geç de olsa, onlar kendilerini Fransız işgalinden kurtararak bu onuru hak etmişlerdi. Şu anda AKP ve CHP’li beş Zonguldak milletvekilinin Alemdar’a İstiklal Madalyası verilmesi için TBMM Başkanlığı’na sundukları yasa önerisi gündemdeki yerini almayı bekliyor. Kendisi de Gazi” unvanına sahip olan Meclisimizden gecikmiş de olsa Alemdar’ın hakkını vermesini diliyoruz.

KEMAL ANADOL

ESKİ CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ

Kaynakça:

Ali Sarıkoyuncu, Millî Mücadelede Zonguldak ve Havalisi, İstanbul, 1990.

Dr. Can Canver, Kurtuluş Savaşı’nda Batı Karadeniz, K.Dz.Ereğli, 2001.

Nurettin Peker, Öl Esir Olma, K.Dz.Ereğli, 2000.

rdal Özçakır-Mehmet Dönmez, Karadeniz’de Bir Destan Gazi Alemdar Gemisi, İstanbul, 2009.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, İstiklâl Harbi’nde Bahriyemiz, Ankara, 2003.

Kemal Anadol, Kulağım Karadeniz’de, İstanbul, 2018.


Yazarın Son Yazıları

Yeni bir tür: ‘Barrack-us’ - Dr. Çiğdem Bayraktar Ör

“Devletler arasındaki çıkarları uzlaştırma sanatı” olarak tarif edilen diplomasiyle ülkelerarası diyalogun yapılandırılmasında; bir devletin kimi, nereye, ne zaman gönderdiği son derece önemlidir.

Devamını Oku
15.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025