Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Mudanya Mütarekesi 98 Yaşında - Prof. Dr. Mustafa ÖZYURT
“Mudanya,
Marmara kıyısında sıcak, toz toprak içinde, yolları arnavutkaldırımı döşeli, evleri ahşap, sivrisinek
yuvası ikinci sınıf bir kıyı kasabası. Batılılar buraya barış dilenmeye geliyorlardı.
Yoksa barış istemeye ya da barış koşullarını dikte ettirmeye değil’’ diye yazıyordu Ernest
Hemingway, 23 Ekim 1922 günkü The Toronto Daily Star gazetesine.
Birinci Dünya
Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nın sonunda, birbirine zıt koşulları içeren, iki ateşkes antlaşması imzalanmıştır. İlki Limni
Adası’nın küçük Mondros Limanı’nda
demirli Agamemnon zırhlısında yapılan Mondros Mütarekesi, Osmanlı Devleti için kayıtsız, koşulsuz esaret fermanıdır.
Diğeri ise Mudanya Mütarekesi, göğsümüzü kabartan, başımızı dikleştiren, bizi
dünyaya tanıtan ve Lozan Barışı’nın yolunu açan silah bırakışmasıdır.
Tam 2 yıl 29 gün sonra padişahın adamlarınca imzalanan Sevr, 9 Eylül 1922 günü Atatürk ve silah arkadaşlarının
İzmir Hükümet Konağı’na şanlı bayrağımızı çekmesiyle çöpe atılmış oluyordu. Gerçi Anadolu düşman askerinden tam
temizlenmiş sayılmazdı.
Türk birlikleri 24 Eylül günü Çanakkale üzerine
yürümeye ve İtilaf Devletlerinin tarafsız bölge diye tanımladıkları yerlere girmeye başladı. Bütün dünya ve Türkiye nefesini tutmuş,
İngilizlerle bir çatışma
olasılığını, kaygılı gözlerle
izliyordu. İşte tam bu aşamada Müttefiklerin İzmit veya Mudanya’da ateşkes önerisine
Mustafa Kemal ve arkadaşları Mudanya için “olur’’ diyeceklerdir.
Neden
Mudanya da bir başka yer değil, diye bir sorusu akla gelebilir. Belki de 30
Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin
öcünü, adı yine M harfiyle
başlayan ve yine küçük bir kıyı kasabası Mudanya’da almak gibi bilinçaltı içgüdüsünden kaynaklanmış olabilirdi.
DENGE DEĞİŞTİREN ANLAŞMA
Mudanya Mütarekesi görüşmeleri,
3 Ekim günü başladı ve 11 Ekim 1922 Çarşamba günü sabaha saat 6’da imzalandı. Toplantı, Ernest Hemingway’in de haberinde sözünü ettiği ahşap evlerden, Rus asıllı bir ticaret adamı Aleksandr
Ganyanof’un iki katlı beyaz yalısında yapıldı. Dokuz gün süren tartışmalar,
Trakya’yı tekrar anavatana kattığı için hiç
kuşkusuz çok önemlidir.
Yunan ordusu, sivil memurları da birlikte olmak
koşuluyla, Edirne’yi ve Meriç Nehri’nin
batısına kadar tüm Trakya’yı 15 günde boşaltacaktır. Bu tarihten başlayarak 30
gün içinde Doğu Trakya,
Türklere teslim edilecektir. Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bir süre sonra
İstanbul ve boğazlar Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin yönetimine bırakılacaktır. Toplam 14
maddeden oluşan bu anlaşmanın koşulları 14-15 Ekim 1922 gece yarısından geçerli olmakla üzere yürürlüğe
girmiş oluyordu.
11 Ekim 1922 günü imzalanan Mudanya Mütarekesi’nin getirileri,
hiç kuşkusuz bunlarla sınırlı kalmadı. Daha imzaların mürekkebi bile kurumadan,
5 gün sonra Lloyd George, Manchester Reform Club’de Mudanya’nın nedenlerini
açıklarken “Türk gibi birinci
sınıf savaşçıya blöf yapmayı
denemek iyi değildir. Türkler işin ciddiyetini veya gevşekliğini hemen anlarlar’’ diyecek kadar olayı
kavramıştır, ama geç kalmıştır.
Çünkü bu demeç, İngiltere başbakanın son konuşması olmuştur. Yunanistan’da ise
işler daha çok karışır.
İktidar değişikliği olur. Kral tacını, tahtını bırakır ve sürgüne gönderilir. Savaş suçlusu
sayılan generallerin çoğu
kurşuna dizilir.
İSMET PAŞA İÇİN YENİ AŞAMA
Dışarıda bunlar olurken içeride olaylar çorap söküğü gibi birbirini izler. 1 Kasım’da saltanat kaldırılırdı. 4 Kasım’da Sadrazam Tevfik Paşa, Osmanlı Devleti’nin son hükümetinin mührünü Halife Sultan’a geriye verir ve izleyen cuma günü de müezzin ezanda, IV. Mehmet Vahdettin’i yalnız “Halife’’ diye anacaktır. Vahdettin 16 Kasım’da işgal kuvvetleri başkomutanı General Harrington’a yazdığı sığınma isteğini içeren mektubunun alta köşesini “Mehmet Vahdettin, Müslümanların Halifesi’’ diye imzalayacaktır.
İngiliz General Harrington, Fransız General Charpy ve İtalyan General Monbelli’ye karşı Türk hükümetinin temsilcisi 38 yaşındaki İsmet Paşa’nın Mudanya’da verdiği diplomatik sınav, Gazi’nin gözünden kaçmamıştır. Bu gözlemini Büyük Nutuk’ta “Bursa’da kaldığım günlerde İsmet Paşa’yı murahhas heyeti reisliğini ifa edip edemeyeceğini mevcut bunca malumatıma rağmen, bir daha tetkik ettim. Ve nihayet müspet kararımı verdim’’ diye belirmektedir.
26 Ekim 1922’de İsmet
Paşa Hariciye Vekili oldu. 2 Kasımda Millet Meclisi’nde Lozan Barış Konferansı’na delege seçimi yapıldı ve İsmet Paşa oybirliğiyle başdelege olarak
atandı. Anadolu’nun bu küçük kıyı kasabasındaki silah bırakışması antlaşması,
Türkiye Cumhuriyeti için
barış yıllarının başlangıcı
olurken, daha sonraki yıllarda cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı sırada, İkinci Dünya Savaşı gibi bir
karmaşaya bulaşmayarak tarihe damgasını vuracak olan İsmet Paşa’nın siyasi yaşamındaki yolun
başladığı yer, Mudanya Mütarekesi olmuştur.
PROF. DR. MUSTAFA ÖZYURT
22. DÖNEM MİLLETVEKİLİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı