Terör, Diyarbakır ve Gaffar Okkan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Terör, Diyarbakır ve Gaffar Okkan

25.01.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Remzi KOÇÖZ

EMEKLİ Emniyet Müdürü

24 Ocak tarihi 1980’lerde Ekonomik İstikrar Kararları ile anılırken, 1993’te Ankara’da karanlık güçler tarafından katledilen Aydınlık bir Türkiye savaşçısı, gazeteci/yazar/basın şehidi Uğur MUMCU ile özdeşleşir. 2001’de ise Diyarbakır’da yine mücadele ettiği karanlık güçler tarafından şehit edilen ve terör örgütleri ile amansız mücadelesi yanında; el tutan, yüreklere dokunan, yaşlıya baston/çocuğa amca olan, halkla devlet arasında gönül köprüsü kuran, adeta efsaneleşen bir Emniyet müdürü Ali Gaffar Okkan ile de özdeşleşecektir.

24 Ocak 2001 günü ülkenin ve bölgenin huzurlu ortamını istemeyen terör odaklarınca şehit edilen Emniyet Müdürü Gaffar Okkan en son röportajında; “Kendisine suikast yapacak bir timin ele geçirilmesinden sonra verilecek bir canının olduğunu, kanlı eylemler gerçekleştirmek için pusu da bekleyenlerin ele geçirilmesi için mücadele verdiklerini” belirtirken, makam otosuyla Emniyet Müdürlüğü’ne yakın Şehitlik Kavşağı’nda haince pusuya düşürülerek korumaları ile birlikte şehit edilir. 

Ezber bozan etki

Gaffar Okkan, -12 Eylül öncesi 28 Eylül 1979 günü- Adana Emniyet Müdürü iken makam otomobilinde derin ve karanlık güçler tarafından bir  suikast sonucu katledilen Cevat Yurdakul’un ardından; terör odaklarınca şehit edilen ikinci İl Emniyet Müdürü olarak tarihe geçer, ölümünden önce olduğu gibi sonrasında da ilklere imza atar. Diyarbakır’dan tüm Türkiye’ye yansıyan duygu/düşünce/izlenimleri ve de ilkleri şöyle sıralayabiliriz:

- Esnaf, örgüt eylemleri dışında ilk kez kepenk kapattı.

- Evlere, araçlara siyah flama/kurdeleler asılarak tüm şehir mateme büründü.

- Şehir içi/dışı ulaşım durdu. İşyerleri, fabrikalar üretime ara verdi, öğrenciler okullara gitmedi.

- Şehit polisler için olay yerine karanfil ve mumlar bırakıldı.

- Geniş bir katılımla, ellerinde Türk bayrakları ve şehit resimleri ile polis-asker-vatandaş bir arada terörü lanetledi.

- Aileler çocuklara Ali Gaffar adını koyup, cadde/parklara adını vererek sevgilerini gösterdiler.


Neden bu kadar sevildi?

Sporun/futbolun, Diyarbakır’ın huzur ve güvenliği için, “Terör sadece silahla yenilmez. İnsanları dağdan, bayırdan, kahveden çıkarıp tribüne getiriyoruz. Artık Diyarbakırspor gibi bir beklentileri var” şeklinde gençliğin terör batağından kurtarılması için önemli işlev göreceğini öngörür. Diyarbakırspor’un onursal başkanlığını yürütürken, terör/uyuşturucu batağındaki gençleri spora yönlendirip kazanmaya çalışır. Uğraşları, arkasından da olsa gerçekleşir. Diyarbakırsporlular şampiyonluk maratonu içerisinde başarılarında onun resimli tişörtleriyle sevgilerini seyirciyle, tüm Türkiye ile paylaştılar. Şampiyonluğun ardından Sakarya/Hendek’teki mezarı başında vefalarını gösterdiler.

Niçin Diyarbakır halkı bir kamu yöneticisini/Emniyet müdürünü bu kadar çok sevdi? Diyarbakır’da neden hayat durdu, yas ilan edildi?

Bunların cevabı, Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’yi yıpratıp zayıf düşürecek, sonrasında bu bölgenin sosyal-kültürel-ekonomik açıdan ihmal edilmesine kadar uzanacaktır. İngiliz desteğinde bölgede çıkarılan isyanlar (1924 Nasturi,1925 Şeyh Sait) o günlerin kısıtlı olanaklarıyla bastırılırken, bu isyanlarla genç Cumhuriyet zor durumda bırakılmaya çalışılır.

Bölgenin jeo-stratejik ve demografik yapısı, feodal yapılanmanın egemen güçleri “ağa-şeyh-şıh” vd. etkenler halkın yararına yapılacak her türlü yatırım/hizmeti engelleyerek feodal güçlerini sürdüregelmiş, emperyal güçlerin kışkırtması ile birleşerek bölge insanını devletle karşı karşıya getirmiştir. Bölgedeki bu yapı potansiyel bir güç odağı haline dönüşerek yıllar sonra iç/dış düşmanlarınca devlete başkaldırı şeklinde ülkeyi terör batağına sokup kan gölüne dönüştürmüşlerdir. Son 35 yılımızla birlikte on binlerce insanımızı huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla şehit vermiş. Binlercesinin sakat kalmasına gazi olmasına neden olmuş; yapılan yatırım/hizmetler sabote edilerek insanlar köylerinden, kasabalarından ayrılmak, göç etmek zorunda kalmış/bırakılmışlardır.

İki yiğit vatan evladı

Arkasından ise yeni terör odakları bu bataklıktan beslenerek Cumhuriyetle hesaplaşma adına binlerce masum insanın yanında Gaffar Okkan ve arkadaşlarını aramızdan aldılar.

İşte Gaffar Okkan’da Diyarbakır özelinde Güneydoğuda yıllarca ihmal edilen -terör odaklarının kucağına itilen ve istismar edilen- bölge halkı/yöre insanı ile bu sıcak iletişimi/elektriği yakalayarak bir farklılık yaratıp gönülbağı oluşturmuş, sevgi/hoşgörü/kardeşlik özelinde insanlara değer vererek, ölümüyle tüm Türkiye’de geniş bir katılımla terörün lanetlenmesine öncülük etmiştir.

Emniyet teşkilatı içerisinde yetişmiş nitelikli bir yöneticisini, Türkiye’de yiğit/yurtsever bir evladını, -tıpkı 24 Ocak 1993’te aynı karanlık güçler tarafından katledilen basın şehidi Uğur Mumcu’yu sonsuzluğa uğurladıkları gibi- ulus olarak terörü lanetleyerek toprağa verir.

Gaffar Okkan özelinde tüm şehitlerimizi rahmet ve saygı ile anarken; Büyük Önder Atatürk’ün bizlere hedef gösterdiği, “Çağdaş ve de Aydınlık bir Türkiye” umutlarımı yineliyorum.

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025