Olaylar Ve Görüşler

Türkiye ve Ermenistan normalleşirken Azerbaycan’ın önemi - Vusal HASANZADEH

18 Aralık 2021 Cumartesi

Son dönemde Türkiye, bölge jeopolitiğini yakından ilgilendirecek kritik adımlar atmaktadır. Kasım ayında Körfez ülkelerinden olan Birleşmiş Arap Emirlikleri’yle (BAE) ilişkilerde yeni bir dönem başlamış, sonrasında bu kez Ermenistan’la ilişkilerde yeni bir dönemin başlayacağı açıklanmıştır. Türkiye’nin attığı bu adımları, Türkiye’yle stratejik ilişkilere sahip dost ve kardeş Azerbaycan da yakından takip etmektedir. Yalnızca Türkiye-Ermenistan ilişkileri değil, Türkiye-BAE ilişkileri de Azerbaycan’ın bölge jeopolitiğine bakışında çok önemli yere sahiptir. Çünkü yaklaşık 30 yıl boyunca, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’den fazlasını (Dağlık Karabağ ve çevresindeki yedi rayonu) işgal eden Ermenistan’ın, Körfez ülkeleri arasında en iyi ilişkilere sahip olduğu ülkelerin başında BAE gelmektedir. Son yıllarda uluslararası arenada Türkiye karşıtı ittifaklarda açık şekilde yer alan BAE, Azerbaycan- Ermenistan meselesinde Ermenistan’a öncelik vermiştir. Azerbaycan ve Türkiye arasındaki stratejik işbirliğine karşı, Ermenistan’la siyasi, askeri ve ekonomik işbirliğini artırmıştır. 

Azerbaycan’ın 44 günlük vatan savaşı sırasında da BAE, Türkiye karşıtlığı sebebiyle Ermenistan’a yakın durmayı sürdürmüştür. Ancak son dönemde Türkiye ile BAE arasında ilişkiler yeniden normalleşmeye başlayınca bu kez Ermenistan’la ilişkilerin geleceği meselesi ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda Türkiye ve Ermenistan arasında ilk olarak özel temsilcilerin atanacağı açıklanmıştır. Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu konuda her adımın Azerbaycan ile istişare edildiğini ifade ederek Azerbaycan’ın da barış antlaşması teklif ettiğini, Türkiye ve Azerbaycan’ın bu konuda iyi niyetli olduklarını belirtmiştir. 

AZERBAYCAN KAZANIMLARINDAN ÖDÜN VERMEZ

Türkiye’nin attığı bu adımların, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Brüksel’de yaptığı görüşme sonrası hızlanması dikkat çekicidir. 26 Kasım’da Soçi’de Rusya’dan istediği desteği alamayan Ermenistan, 14-15 Aralık’ta Avrupa Birliği’nin merkezi Brüksel’deki toplantıda da istediği desteği alamamıştır. Özellikle İlham Aliyev hem Soçi’de hem de Brüksel’de tavizsiz duruş sergileyerek, Zengezur Koridoru başta olmak üzere Azerbaycan’ın kazanımlarından vazgeçmeyeceğinin altını çizmiştir. Güney Kafkasya’da ABD-AB ve Rusya arasında jeopolitik mücadeleyi iyi tahlil eden İlham Aliyev, bölgede denge politikasını çok dikkatli bir çerçevede yürütmektedir. 

Ermenistan’la son dönem ilişkilerde “normalleşme” ifadesi sıklıkla vurgulansa da önemli sorunlar da mevcuttur. Ermenistan’ın 23 Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirgesi’nde Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımayan ifadelerin yer alması, sözde “Ermeni soykırımı iddialarına” yer verilmesi, halen Azerbaycan topraklarındaki iddialarından vazgeçmemesi, Ermeni diyasporasının Türk dünyasına karşı faaliyeti, Ermenistan’ın PKK-PYD-YPG terör örgütlerine verdiği destek, ilişkilerin normalleşmesine engel olan faktörler arasındadır. Türk diplomatlarını şehit eden ASALA teröristleri, Azerbaycan Türklerine karşı gerçekleşen Hocalı Soykırımı, Ermenistan’da Talat Paşa’ya hakaret içeren heykelin varlığı bu örneklere ilave edilebilir. 

TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNİN ÖNEMİ

Bu süreçte ABD ve AB’nin, Türkiye’nin Ermenistan’la ilişkilerinin normalleşmesine destek vermesinin en büyük sebebi ise NATO üyesi olan Türkiye’nin, Ermenistan’la iyi ilişkilere sahip olması sonucunda, ABD ve AB’nin Güney Kafkasya’ya yerleşmesi ve Gürcistan’la beraber, Ermenistan üzerinden de Rusya’ya bir cephe açabilme hedefidir. 

O nedenle Türkiye bu adımları atarken Rusya’yla da dengeli ilişkileri önemsemelidir. Ayrıca Ermenistan- Yunanistan-GKRY ittifakının, Türkiye-Azerbaycan-KKTC ittifakına karşı nasıl mücadele verdiğini de Ermeni diyasporasının faaliyetlerini de unutmamak gerekir. En önemlisi, Ermenistan’da bazı kesimler Karabağ’da halen sözde “hak” iddia etmektedirler. Zengezur Koridoru konusunda çelişkili tavırları sürmektedir. Bunlar son bulmadan, 1993’te kapatılan sınırın tekrar açılması, Ermenistan açısından bir “zafer havası” duygusu yaratabilir. 

Bu nedenle, Azerbaycan’ın kazanımları nihai bir antlaşma ile tescil edilmeden, acele edilmemelidir. İlaveten Türkiye, 2009 yılında, Ermenistan açılımı sırasında, Azerbaycan’la yaşanan sorunların tekrar yaşanmaması için atılacak adımlarda hızlı hareket etmemeli, dikkatli davranmalı, Azerbaycan’la eşgüdüm içinde, sürekli iletişim halinde olarak bu kritik süreci yürütmelidir. Türkiye ve Azerbaycan arasında yaşanacak en hafif bir iletişim kazası bile, küçük resimde Ermenistan-Yunanistan-GKRY, büyük resimde ise hem ABD-AB hem de Rusya ve İran için büyük fırsat olur. 

VUSAL HASANZADEH

ARAŞTIRMACI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları