Türkiye’de laiklik ve Yusuf Tekin olayı - Mahmut ASLAN
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Türkiye’de laiklik ve Yusuf Tekin olayı - Mahmut ASLAN

05.01.2024 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Laiklik çocukluktan itibaren bizlere anlatıldığı şekliyle, din ve devlet işlerinin ayrımına ilişkin bir kavram. Bu kavramı biraz açmak gerekiyor. Laik düzen, yalnız din ve tapınma (inanç) özgürlüğü olmayıp her din ve mezhepten insanların, ayrıca herhangi dinsel bir inanca gerek görmeyenlerin de eşit olarak özgür olmaları anlamını taşıyor.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de laiklik öyle kolay olmadı. Konuyu kısaca ele alalım. Tanzimat’la başlayan çağdaşlaşma hareketlerinin, Kurtuluş Savaşı sonrası Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde laik devletle son halini aldığını görürüz.

Türkiye’de laiklik ilk ifadesini Amasya Genelgesi’nde, hukuksal olarak da Ocak 1921 tarihinde yürürlüğe sokulan anayasada bulur. Milli egemenlik kavramı ilk defa bu anayasada yer alır. Milli egemenliğin anayasa girmesi ile egemenlik padişahtan ve bir topluluktan alınarak millete verilmiştir. 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatın kaldırılması ile de teokratik temel kaldırılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin laikleşme sürecinde en önemli gelişmelerin ise 3 Mart 1923’te Meclis’e gelen yasalar yoluyla sağlandığı bir gerçektir. Halifelik kaldırılmış, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını sağlamak üzere Şeriyye-Evkaf ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekâletleri kaldırılmış yerine Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Genelkurmay Başkanlığı kurulmuştur. Tevhidi Tedrisat Kanunu ile de eğitimde birlik sağlanır. Bu üç yasanın her biri başlı başına birer devrimdir. O yüzden bu yasalara “3 Devrim Yasası” denilmiştir.

17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Yasa, şeriat hukukunu terk etmenin en önemli dönemecidir. Bu yasa ile kadın erkek eşitliği sağlanmıştır.

1928’de anayasadan “Türkiye Devleti’nin dini İslamdır” hükmü çıkarılmıştır. 5 Şubat 1937’de yapılan değişiklik ile laiklik anayasının ikinci maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, cumhuriyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır” biçiminde yer almıştır.

Bu süreç, İkinci Dünya Savaşı sonrasında karşıdevrimcilerin iktidara gelmek ve orada kalmak uğruna verdiği ödünler sonrasında kesintiye uğramıştır. Demokrat Parti’nin iktidara gelir gelmez ilk yaptığı iş “Türkçe ezanı” kaldırmaktır. Daha sonra din derslerinin ilkokul ve ortaokul müfredatında yer alması, imam hatip okullarının açılması, “Yüksek İslam Enstitüleri”nin kurulması gibi uygulamalar da laiklik karşıtı grupların büyümesine büyük katkı sağladı. 

1946’dan günümüze laiklik aşına aşına bugüne geldi. Türkiye’de laiklik, 1982 Anayasası’nda da korunmaktadır. Anayasanın 2. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik bir devlet olduğunu belirtir. Ayrıca, 10. maddede, devletin dini inançlara ve ritüellere karışamayacağı, din ve vicdan hürriyetine saygı gösterileceği ifade edilir.

Laikliğe karşı eylemlerin odağı olmaktan dolayı Anayasa Mahkemesi tarafından mahkûm edilmiş AKP tarafından 21 yıldır yönetiliyoruz. Bu parti laiklik karşıtı eylemlerini artırarak devam ediyor...

15 Temmuz gibi bir cemaat darbesi yaşamamıza rağmen hâlâ ders almadığımız da “Harp Okulları”nda yaşanan tarikat tartışmalarıyla açıkça ortada duruyor.

LAİKLİK KARŞITI AÇIKLAMA

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı, “Sizin tarikat cemaat dediğiniz, bizim STK dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Onlarla da protokol yapmaya devam edeceğiz” açıklaması iktidarın tarikatlarla iç içe olduğunun ve onları nasıl koruyup kolladığının açık bildirisi olarak gündeme gelmiştir.

Bu açıklama, Laiklik Meclisi’nin daha önce sorduğu şu soruları yeniden akıllara getirmektedir:

  • Bu resmi kurumlarla yapılan protokollerden kaç tanesi Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilişkili kurumlar ile yapılmıştır?
  • Yüzlerce STK, hangi dini vakıf ve dernekleri kapsamaktadır? 
  • “Toplasanız 10 tane” dediği tarikat ve cemaatler hangileridir?

Bu açıklama Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasasına aykırıdır. 3 Mart 1924’te Öğretim Birliği Yasası hükümlerine ters uygulamalardır. Açıklama yine, 1925 yılından beri yürürlükte olan “677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlıklarla Birtakım Unvanların Yasaklanmasına İlişkin Kanun”u da hiçe saymaktır. Uygulamalar laikliğe zarar vermekte çağdaş eğitimi ortadan kaldırmaktadır. 

Bu gidişe biz dur demeliyiz. Laik Cumhuriyetten yana olan bütün dernek, sendika ve siyasi partilerde hızla örgütlenmeli ve güçlü bir duruş göstererek laikliğe sahip çıkmalıyız.

MAHMUT ASLAN

SİYASET BİLİMCİ

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025