Olaylar Ve Görüşler

Türkiye’nin su sorunu ve sulama sorunu - Mehmet Şakir ÖRS

16 Nisan 2021 Cuma

Toprak, hava ve su, tüm canlılar için hayatın vazgeçilmezleri, daha doğrusu olmazsa olmazları!.. Değerli şairimiz Edip Cansever, sabah serinliğinde doğaya düşmüş çiy damlası örneği insana yaşam sevinci ve coşkusu veren güzelim dizelerinde ne de güzel anlatır bunların yaşamımızdaki önemini: “İnsan yaşadığı yere benzer / O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer / Suyunda yüzen balığa / Toprağını iten çiçeğe / Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine…”

Yaşadığımız yerler, buraların toprağı, havası, suyu, hepimiz için, herkes için derin anlamlar içeriyor ve elbette her daim büyük önem taşıyor.

SU EN TEMEL YAŞAM HAKKIDIR

Gelinen aşamada, tüm canlılar için hayat giderek zorlaşıyor. Doğanın toprağı da havası da suyu da bozuluyor ve eksiliyor. Bu durum, başta insanoğlu olmak üzere tüm canlıları derinden etkiliyor. Doğa, çevre, tarım ve gıda meseleleri öne çıkıyor.

Bu konular, günümüzün ekonomik, siyasal ve toplumsal gündeminin başat konularıdır. Dolayısıyla ekonomi, politika ve toplumsal yaşam üzerine düşünce üretenler, yeni yaklaşımlar getirmek isteyenler, bu konulara duyarsız kalamazlar, kalmamalıdırlar. Bu bağlamda ve böylesi bir bakışla konuya yaklaşıldığında, su en temel yaşam hakkıdır.

İKLİM KRİZİ VE SU SORUNU 

Günümüzde iklim krizinin büyüttüğü olumsuzluklar artıyor. Sorunun etkilediği alanların boyutları genişliyor. Giderek küresel soruna dönüşen iklim krizinden, ülkemiz de derinden etkileniyor. Su kaynaklarımız kuruyor ve azalıyor. Doğal olarak suya erişim de zorlaşıyor. Kentlerde tükettiğimiz suyun kalitesi bozuluyor. Barajlarda su miktarları düşüyor. İklimin kurak gittiği dönemlerde, bu azalış kentlerde neredeyse hayatı tehdit eder noktalara ulaşıyor. Suyu dikkatli ve tasarruflu kullanmak önem kazanıyor.

Bir de konunun tarımı ve gıda üretimini doğrudan ilgilendiren ve etkileyen boyutu var. Ülkemizde su kaynaklarının yüzde 77’si tarımsal sulamada kullanılıyor. Sulu tarımsal üretimin yapılabildiği alanlar giderek azalıyor. Tarımsal havzalarda ve ovalarda sular çekiliyor. Eskiden çok daha kısa mesafeden çıkarılabilen tarımsal su için şimdi çok daha derin kuyulara ulaşmak gerekiyor. Bu durum, ister istemez, üretici için suyu daha pahalı, maliyetli ve erişilmez hale getiriyor.

TAŞIMA SUYUYLA NEREYE KADAR?

Özellikle hayvancılığın ve aile ziraatının yoğun olduğu yörelerde, bu işlerle uğraşan çiftçiler, tankerlerle, bidonlarla su getirerek ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlar. Ancak bu durum hem yapılan işi zorlaştırıyor ve hem de hayvancılığı, tarımsal üretimi, daha da pahalı hale getiriyor. Üretimde en temel girdi olan suyun maliyeti artıyor.

Tabii tarımsal alanda en temel girdi olan suyu bulabilmek ayrı dert, bulunabildiğinde de maliyetini karşılayabilmek başka bir dert. Üretimin yapıldığı geniş havza ve ovalarda, sulamada kullanılan elektriğin maliyeti ise başlı başına bir sorun. Pahalı elektrik nedeniyle, kabarık elektrik faturalarını ödeyemeyen ve bu nedenle yeterli sulama yapamayan çok sayıda çiftçimiz var.

SULAMA VE KOOPERATİFLER

Sulu tarımsal üretimin yapıldığı sulak alanların son dönemde yapılaşmaya açıldığını ve buralarda betonlaşmanın hızla arttığını üzülerek görüyoruz. Böylesi alanlarda, yanlış ve özensiz tercihlerle kamusal altyapı yatırımları da çoğalıyor. Alan seçiminde doğa ve çevre koşulları yeterince gözetilmiyor, önemsenmiyor.

Tarımsal üretime uygun değerli araziler yok ediliyor. Bu duruma en çarpıcı örnek, tartışmalı “Kanal/Beton İstanbul” projesidir.  Tarımsal sulamanın bir başka önemli boyutu, bu hizmetin örgütlenmesi meselesidir. Bu konu üzerinde ciddiyetle durulmalı ve toplumsal bir bakış açısıyla soruna yaklaşılmalıdır. Tarımsal üretim bölgelerinde, diğer birçok konuda olduğu gibi sulama konusunda da kooperatifleşme temel bir örgütlenme modeli olmalıdır. Var olan sulama kooperatifleri yaygınlaştırılıp güçlendirilmeli ve daha etkin yöresel, bölgesel, merkezi örgütlenmelere, birlikteliklere ulaştırılmalıdır.

BAŞKANLARIN SU MANİFESTOSU

Dünya Su Günü’nde İzmir’de bir araya gelen CHP’li 11 büyükşehir ve 11 il belediye başkanı, yaptıkları ortak çalışmayla ve yayımladıkları manifestoyla, su sorununa adeta el koydular! Konuya gösterdikleri duyarlılık ve yaptıkları çıkışla da anlaşılmaz bir şekilde Katar’la su yönetimi anlaşması imzalayan siyasal iktidara önemli bir ders verdiler. 

“Başka bir su yönetimi mümkün!” başlıklı manifestoda, iklim krizinin su kaynakları üzerindeki etkilerinin azaltılması ve kuraklıkla mücadelede başarılı olunması için su yönetiminde ilkesel değişiklikler önerdiler. Ayrıca, atılması gereken adımları sıraladılar. Bu önerilerin, ilgililer, yetkililer ve ülkeyi yönetenler tarafından mutlaka dikkate alınmasını ve gereğinin ivedilikle yapılmasını istiyoruz. Su konusunda gösterilen bu örnek çabanın, ülkenin ivedi çözüm bekleyen diğer sorunlarına da taşınması gerektiğini düşünüyoruz.

MEHMET ŞAKİR ÖRS



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları