Özdemir İnce

Kabadayılığın keyif bedeli

26 Aralık 2023 Salı

Eylemlerinden dolayı Milli Eğitim Bakamayanı Bay Yusuf Tekin’i mahkûm eden anayasa ve yasa maddeleri: 

Cumhuriyetin nitelikleri Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. 

Başlangıçta belirtilen temel ilkeler”i ben italik yaptım. İnsanlar pek okumaz ama anayasanın en kapsayıcı, en sert, en ödünsüz bölümüdür. Okurlara anayasanın bu bölümünü okumalarını tavsiye ederim. 

Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi Madde 42- Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Eğitim ve öğretim, devletin başta gelen ödevlerindendir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Eğitim ve öğretim hürriyeti, anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz. (...) 

Milli Eğitim Temel Kanunu Genel amaçlar: Madde 2- Türk Milli Eğitiminin genel amacı,Türk milletinin bütün fertlerini, 1. (Değişik: 16/6/1983 - 2842/1 md.) Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek; 

2. Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek. 

Atatürk’ün tarikatları değerlendirmesi

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, 30 Ağustos 1925’teki Kastamonu söylevinde “Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için, şindir (lekedir). Efendiler ve ey millet, biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır” sözleriyle tüm yurtta tekke ve zaviyelerin kapatılacağının işaretini verdi. Cumhurbaşkanı Ankara’ya döner dönmez bu konuda bir hükümet kararnamesi yayımlandı. 2 Eylül 1925 tarihli kararname ile tekke ve zaviyelerin kapatılması kararı alındı. 

Tarikatları kapatan yasa

1982 Anayasası’nın 174. maddesine göre Devrim Kanunları anayasal koruma altındadır. O kanunlardan biri de 677 sayılı kanundur. 30.11.1925 tarih ve 677 sayılı Devrim Kanunu’na göre “Alelumum tarikatlar memnudur”, yani bütün tarikatlar yasadışıdır, anayasaya aykırıdır. 

677 sayılı kanuna göre “cami ve mescit dışındaki”, tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Tarikatlar ile şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, muskacılık gibi san ve sıfatların kullanılması yasaklandı. Bu kanun 13 Aralık 1925’te yürürlüğe girdi. 677 sayılı kanuna göre kapatılan, tekke, zaviye ve türbeleri açanlar, bu yerlerde ayin yapanlar, geçici de olsa izin verenler, üç aydan az olmamak üzere hapis ve 50 liradan aşağı olmamak üzere para cezasına çarptırılacaktı. Bakanlar Kurulu’nun 2 Eylül 1925 tarihli talimatnamesi ile 773 tekke ve 905 türbe kapatılarak eğitim kurumu olarak kullanılmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı’na devredildi. 

***

Yukarıda okuduğunuz anayasa ve yasa maddelerine göre din adamları, Diyanet imamları, bırakın laik okullarda ders vermesini, dini kıyafetleriyle bir okuluın dış kapısından bile içeriye adım atamazlar. Durum böyle iken Milli Eğitim Bakamayanı Bay Yusuf Tekin, “Siz çatlasanız da patlasanız da ben tarikatlarla işbirliğine devam edip cüppeli sarıklı hocaları laik okulun sınıflarına sokacağım!” diyor. Der ama bugünün bir de yarını var!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları