İsrail’in politikaları sebebiyle Türkiye’deki Yahudilerden tepki bekleyenler vardı. İsrail’in Gazze’de yaptıkları için özür dilemeleri istendi, İsrail’i kınamaları talep edildi. Bunun üzerine aralarında medya, edebiyat ve siyaset dünyasında tanınan bazı Yahudiler bir açıklama yaptı.
“Bu memleketin hiçbir vatandaşı, dünyanın başka yerlerinde gerçekleşen ve gerçekleşmesinde pay sahibi olmadığı olaylar hakkında hesap vermek, yorum yapmak, görüş bildirmek zorunda değildir. Dolayısıyla Yahudi cemaati de hiçbir konuda ses çıkarmaya mecbur değildir. Zaten yaklaşık 20 bin kişiden oluşan bir toplumun tek bir görüş bildirmesi mümkün olamaz.”
Aynı açıklamada şu kısım da yer aldı:
“Bizler yine de, Yahudi kökenli olduğumuz için değil, insan olduğumuz için, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü politikaya karşı olduğumuzu beyan ediyoruz.”
Memlekette yaratılan ortam insanları böyle bir bildiri kaleme almak zorunda bıraktı. O vakit bu açıklamayı yaptıran baskı ortamına yeterince gür bir sesle karşı konamadı. Bu tarz ırkçı baskılarda hep olduğu gibi zamanında yeterince tepki gösterilmediği için de antisemitizm şeklinde ortaya çıkan ırkçılık giderek azdı.
Vaziyet devlet temsilcilerine kadar sirayet etti. Edirne’de bir vali var. Geçenlerde ders kitaplarına girecek bir nefret söylemi örneği verdi:
“Mescid-i Aksa’nın içinde savaş rüzgârları estiren, bizzat savaş tatbikatı yapan o eşkıya kılıklı insanlar orada Müslümanları katlederken biz de onların burada sinagoglarını yapıyoruz. İçimde büyük bir kinle söylüyorum bunu. Biz de onların mezarlıklarının etrafını temizliyor, projelerini kurula gönderiyoruz. Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’ndan tescilini bekliyoruz. Bizim yaklaşımımız nerede, onların yaklaşımı nerede? Yani bunu izleyicilerin takdirine sunuyorum. Buradaki tadilatı sona gelen sinagog sadece müze olarak, içerisinde hiçbir şey olmadan o şekilde, müze olarak tescil edilecek.”
Vali İsrail’e kızmış, Yahudilerin sinagoğunu zapt eylemek gayretinde.
İsrail devletiyle Türkiye’deki Yahudileri özdeşleştirmesindeki dümdüz en kabasından ayrımcılığını bir tarafa bırakalım. Onun cezası zaten böyle bir insan olması. Koca ömründe ola ola bu kişi olabilmiş.
Peki kamu gücünü kullanarak sadece yontulmamış ayrımcı zihniyeti sebebiyle insanların ibadethanesine el koyma girişimine ne demeli?
Edirne Valisi derhal görevden alınmazsa iktidarın bu ayrımcılığın arkasında olduğu anlamı çıkacak.
Erdoğan “dilinin, dininin, kininin davasına sahip çıkan bir gençlik” istediğini söylemişti. İlhamını namlı antisemitlerden Necip Fazıl üstadından almıştı. Bugün Edirne Valisi “içinde büyük bir kinle” kamu gücünü antisemitizm için kullanıyor.
Belli ki o vali, Necip Fazıl’ın istediği bir gençlikten yetişme.
Bu kindar valiyi görevden almak iktidar için bir ahlak sınavı. Bakalım iktidarın o sınavdan geçebilecek cesaret, irade ve kuvveti var mı?
İktidarın Ahlak Sınavı
Yazarın Son Yazıları
Tutuklu yargı
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor
Kimiz biz?
Trump gidiyor mu?
Milli birlik
Gemi ve kaptan
Yazık ettiniz efendiler
Krizin faturası
Trump, Erdoğan, Brunson
Brunson meselesi
Yapalım yargıda şeyini...
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken
Anayasa yok
Afrika tipi başkanlık
Muhalefet partilerinin hali
Yılgınlık
Soylu ne yapıyor?
Nasıl olacak?
Demokrasi. Şimdi!
Büyük uzlaşmaya doğru
Bir hafta kala
Az kaldı
İhtimaller
Adayı alkışlamak
En tuhaf seçim
Akıldışı
Nedir bu ‘senaryo’?
Gençlik Bayramı
Tekme
Seçime damgasını vuranlar
Bir umut
T A M A M derken
Sıkıcı manifesto
Devlet imkânı
100 bin imza?
Teşhis ve tedavi
İlk tur, ikinci tur
Biraz dinlen
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi
Cin şişeden çıktı