Kömür İstilası
Özgür Mumcu
Son Köşe Yazıları

Kömür İstilası

08.11.2014 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı müsteşarı açıklama yapıyor. İki sene öncesi. 2012’yi diyor “kömür yılı” ilan ettik. Türkiye enerji ihtiyacını karşılamak için bir kömür modeli seçti. Buna göre şirketler ilk başta saha ve kömüre para vermiyor. Santralını kuruyor, çıkan kömürü yakıp elektrik üretiyor. Üretilen elektrikten devlete bir pay veriyor.
Yeni madenlerin açılması, her yeri termik santralların sarmasının sebebi bu. Artık neredeyse günaşırı duyduğumuz maden kazalarının da.
301 maden işçisinin öldüğü Soma’da dün altı bin zeytin ağacının kesilmesi de bundan. O işçilerin ölümü pahasına çıkartılan kömür işte bu zeytin ağaçlarının cesetleri üzerinde yükselecek termik santralda yakılarak elektriğe dönüştürülecek.
Kârlı iş. Santralı yapacak olan şirketin özel güvenlikçileri ağaçları kesilmesin diye nöbet tutanları dövüp kelepçeliyorsa bunun da sebebi işte bu “kömür yılı”nda.
Ermenek’te herkesin geleceğini öngördüğü maden faciası da haliyle aynı sebepten.
TEMA Vakfı Konya kapalı havzası hakkında bir rapor hazırlamıştı. Bölgede kömür çıkartılması tarım arazilerini bitiriyor. Bütün yeraltı sularını da kurutuyor.
Bununla da kalmıyor, hafriyattan çıkacak 700.000 ton tozun her yere yayılması da cabası. Çıkacak kömür de gayet nemli ve kalitesiz bir kömür.
Bu kömür termik santrallarda kullanılacak. Santralın salgılayacağı devasa oranlarda kül de bu toza eklenecek.
Ciddi bir çevre felaketi kapıda. 2012’yi kömür yılı ilan eden müsteşar da durumun farkında. Şöyle demiş:
“Çevresel şanssızlıklar var. Kömür yakılması konusunda bize dayatılan konular var, çevreye duyarlıyız ama bu kömürü yakmanın mutlaka bir yolu olmalı..”
İşte o yol bugün gördüğümüz yol. Madenlerde insanların dumandan ya da sudan boğularak öldüğü, köylülerin özel güvenlik şirketleri tarafından sopaya çekildiği, asırlık zeytin ağaçlarının köklerinden kırılarak savrulup bir köşeye atıldığı bir yol.
Tozun küle karıştığı, yeraltı sularının çekildiği, tarım arazilerinin ortadan kalktığı bir yol.
Bu vahşi kalkınmacı anlayış sadece madenler için geçerli değil. Üçüncü havalimanından üçüncü köprüye kadar her yerde bunun izlerini görmek mümkün. Bir yaban domuzunu Boğaz’ı yüzerek geçip Bebek’e çıkartan bir çaresizlik söz konusu.
İktidar, mahkeme kararı dinlemeden kesen, biçen ve her şeyi nakde çevirmeye dayalı bir buldozer. Mahkemeye rağmen ağaç kesilerek dikilen Ak Saray, Soma’daki zeytinlikler, sonu gelen Konya tarım arazileri, Boğaz aşan yaban domuzu hep aynı büyük projenin bir sonucu.
Bu iktidar gittiğinde geriye ortasından Kanal İstanbul’la yarılmış bir Trakya, köstebek saldırısına uğramış tarım arazileri, ormansız kalmış bir İstanbul, kalitesiz nemli kömürü yakarak etrafı bir endüstri devrimi distopyasına çeviren termik santrallar, akarsuları borulara hapseden HES’ler bırakacak.
İktidara yakın sermaye de madenler, santrallar ve inşaatlar eliyle iyice büyüyecek.
Enerjiye ihtiyaç var kabul. Ancak yolu bu mu olmalıydı?
Tam da bu aralar Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu İstanbul’da toplanıyor. Gündemdeki konulardan biri de yeşil ekonomi.
Bunlar bizim gibi kalkınmaya aç ülkeler için lüks diye görülebilir. Ama bunu kendimize layık bulmazsak, layığımızın ne olacağı da ortada.  

Yazarın Son Yazıları

Tutuklu yargı

Tutuklu yargı

Devamını Oku
05.09.2018
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Devamını Oku
30.08.2018
Kimiz biz?

Kimiz biz?

Devamını Oku
29.08.2018
Trump gidiyor mu?

Trump gidiyor mu?

Devamını Oku
23.08.2018
Milli birlik (22.08.2018)

Milli birlik

Devamını Oku
22.08.2018
Gemi ve kaptan

Gemi ve kaptan

Devamını Oku
15.08.2018
Yazık ettiniz efendiler

Yazık ettiniz efendiler

Devamını Oku
11.08.2018
Krizin faturası (08.08.2018)

Krizin faturası

Devamını Oku
08.08.2018
Trump, Erdoğan, Brunson

Trump, Erdoğan, Brunson

Devamını Oku
04.08.2018
Brunson meselesi

Brunson meselesi

Devamını Oku
02.08.2018
Yapalım yargıda şeyini...

Yapalım yargıda şeyini...

Devamını Oku
28.07.2018
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Devamını Oku
25.07.2018
Anayasa yok

Anayasa yok

Devamını Oku
14.07.2018
Afrika tipi başkanlık

Afrika tipi başkanlık

Devamını Oku
11.07.2018
Muhalefet partilerinin hali

Muhalefet partilerinin hali

Devamını Oku
07.07.2018
Yılgınlık

Yılgınlık

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu ne yapıyor?

Soylu ne yapıyor?

Devamını Oku
30.06.2018
Nasıl olacak? (28.06.2018)

Nasıl olacak?

Devamını Oku
28.06.2018
Demokrasi. Şimdi!

Demokrasi. Şimdi!

Devamını Oku
23.06.2018
Büyük uzlaşmaya doğru

Büyük uzlaşmaya doğru

Devamını Oku
20.06.2018
Bir hafta kala

Bir hafta kala

Devamını Oku
16.06.2018
Az kaldı

Az kaldı

Devamını Oku
13.06.2018
İhtimaller

İhtimaller

Devamını Oku
09.06.2018
Adayı alkışlamak

Adayı alkışlamak

Devamını Oku
06.06.2018
En tuhaf seçim

En tuhaf seçim

Devamını Oku
31.05.2018
Akıldışı

Akıldışı

Devamını Oku
30.05.2018
Nedir bu ‘senaryo’?

Nedir bu ‘senaryo’?

Devamını Oku
26.05.2018
Gençlik Bayramı

Gençlik Bayramı

Devamını Oku
19.05.2018
Tekme

Tekme

Devamını Oku
17.05.2018
Seçime damgasını vuranlar

Seçime damgasını vuranlar

Devamını Oku
16.05.2018
Bir umut

Bir umut

Devamını Oku
12.05.2018
T A M A M derken

T A M A M derken

Devamını Oku
10.05.2018
Sıkıcı manifesto

Sıkıcı manifesto

Devamını Oku
09.05.2018
Devlet imkânı

Devlet imkânı

Devamını Oku
03.05.2018
100 bin imza?

100 bin imza?

Devamını Oku
02.05.2018
Teşhis ve tedavi

Teşhis ve tedavi

Devamını Oku
28.04.2018
İlk tur, ikinci tur

İlk tur, ikinci tur

Devamını Oku
26.04.2018
Biraz dinlen

Biraz dinlen

Devamını Oku
25.04.2018
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Devamını Oku
21.04.2018
Cin şişeden çıktı (18.04.2018)

Cin şişeden çıktı

Devamını Oku
18.04.2018