Soytarı’nın sırıtışı
Özgür Mumcu
Son Köşe Yazıları

Soytarı’nın sırıtışı

30.07.2015 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Daha açık söyleyebilir miydi?
Erdoğan’ın yardımcısı Davutoğlu’nun yardımcısı Yalçın Akdoğan meseleyi özetledi.
Demek seçim öncesinde HDP, Erdoğan’a “Seni başkan yaptırmayacağız” dediği için müzakere masası dağıtıldı.
Demek, HDP’nin barajı geçmesi sürece zarar verdi.
Demek bazı şehirlerde yüzde 90’a varan oy almasına rağmen HDP’nin hiçbir karşılığı yok.
Demek HDP’nin ekseni Diyarbakır’dan Cihangir’e kaydı.
Demek aslında Dolmabahçe’de mutabakat yoktu.
Demek zaten toplantının Dolmabahçe’de olmasının da bir anlamı yoktu.
Demek Öcalan, HDP’yi görse sopayla kovalar. Demek Öcalan aslında başkanlıktan yana.
Demek Akdoğan, Erdoğan’ı başkan yaptırmak için Öcalan’a sığınıyor.
Manzara maalesef çok ama çok basit. Barış süreci AKP’ye oy kazandıracaksa, Erdoğan’ı başkan yaptıracaksa var. AKP’nin oyu düşüyorsa ve HDP, AKP’nin dümen suyuna girmiyorsa yok.
Gerekirse yüzde 13 oy almış bir partiye yok muamelesi yapılır ve dahi partiye karşı Öcalan’a bile sarılınır. Maksat başkanlık olsun.
Zamanında Öcalan İslamiyet vurguları yaparken ya da Demirtaş “Türklerle Kürtler Cihangir’de tanışmadı” derken sorun yok.
Ama HDP, başkanlık hayaline payanda olmayınca sorun var.
Memleketin kaderi de, insanların hayatları da bu bey takımının elinde bir oyuncak. O ciddi görünen, o kelle koltuk yerinde o abus çehreler, akıl almaz bir laubaliliği gizliyor.
O laubaliliğin soytarı çehresi çatık kaşların, öfkeyle büzülmüş ağız kaslarının ardından sırıtıveriyor.
Çözüm sürecinde AKP’nin asıl şartını Akdoğan ortaya koydu. Erdoğan’ın başkanlığı. HDP’nin 80 milletvekiliyle Meclis’e girip AKP’nin tek başına iktidarını engellemesi ise Akdoğan’a göre “AKP’yi devirme projesinde kendini kullandırmak”.
Başkanlığa karşı çıkmak, seçime girmek ihanet.
Seçimle işbaşına gelenin memleketin yasamasını anlamsızlaştırması, muhalefeti hain ilan etmesi ve kendini olmayan yetkilerle donatması bir darbe çeşididir. Seçimlerin üzerinden neredeyse iki ay geçti. Hükümet kurma meselesini elden geldiğince yavaşlattılar. İstifa etmiş, ancak gündelik işleri yürütme yetkisi olan, bakanlarının yarısı milletvekili sıfatı dahi taşımayan bir hükümetle memleketi savaşa soktular. Yeni kurulacak hükümeti -ki o da kurulursa- kim bilir nasıl anlaşmalarla şimdiden bağladılar.
Bir darbeyle karşı karşıyayız. Meclis işlevsizleştirilmiş, istifa etmiş hükümet yetki gaspında bulunmuş, barış süreci bir şahsın başkanlık hayaline bağlanmış durumda.
Sırada yaratılacak milli güvenlik sorununa karşı sert tedbirlerin alınması, alınacak bu sert tedbirlerle kurulacak bir olağanüstü rejimin “istisna” iken “sürekli” hale gelmesi var. Hele bir de “milli birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok” ihtiyacımız olduğuna ahaliyi ikna edecek bir savaş çıkartılırsa ne âlâ.
Buna, diktatör olmak için halkı kerizleme çabası denir ve maalesef iktidarın bu arabasına binecek en azından bir siyasi partimiz bulunmaktadır.
Fakat yemezler.
Bu yapılanların senaryosu yazılsa fazla klişe diye çekecek yönetmen bulunmazdı.
Türkiye çeşitliliğiyle, tarihiyle, her şeye rağmen demokratik tecrübesiyle Erdoğan’a geniş gelir. Bu memleket sadece beyin keyfi istiyor diye üzerine giyebileceği bir gömlek değildir.
Hele terzi yamakları Akdoğan gibi beceriksizse.
O ciddi, abus, somurtkan, kellifelli çehrelerin ardına gizlenen soytarı sırıtışı, elbette o çehrelerde donup kalacaktır.  

Yazarın Son Yazıları

Tutuklu yargı

Tutuklu yargı

Devamını Oku
05.09.2018
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Devamını Oku
30.08.2018
Kimiz biz?

Kimiz biz?

Devamını Oku
29.08.2018
Trump gidiyor mu?

Trump gidiyor mu?

Devamını Oku
23.08.2018
Milli birlik (22.08.2018)

Milli birlik

Devamını Oku
22.08.2018
Gemi ve kaptan

Gemi ve kaptan

Devamını Oku
15.08.2018
Yazık ettiniz efendiler

Yazık ettiniz efendiler

Devamını Oku
11.08.2018
Krizin faturası (08.08.2018)

Krizin faturası

Devamını Oku
08.08.2018
Trump, Erdoğan, Brunson

Trump, Erdoğan, Brunson

Devamını Oku
04.08.2018
Brunson meselesi

Brunson meselesi

Devamını Oku
02.08.2018
Yapalım yargıda şeyini...

Yapalım yargıda şeyini...

Devamını Oku
28.07.2018
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Devamını Oku
25.07.2018
Anayasa yok

Anayasa yok

Devamını Oku
14.07.2018
Afrika tipi başkanlık

Afrika tipi başkanlık

Devamını Oku
11.07.2018
Muhalefet partilerinin hali

Muhalefet partilerinin hali

Devamını Oku
07.07.2018
Yılgınlık

Yılgınlık

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu ne yapıyor?

Soylu ne yapıyor?

Devamını Oku
30.06.2018
Nasıl olacak? (28.06.2018)

Nasıl olacak?

Devamını Oku
28.06.2018
Demokrasi. Şimdi!

Demokrasi. Şimdi!

Devamını Oku
23.06.2018
Büyük uzlaşmaya doğru

Büyük uzlaşmaya doğru

Devamını Oku
20.06.2018
Bir hafta kala

Bir hafta kala

Devamını Oku
16.06.2018
Az kaldı

Az kaldı

Devamını Oku
13.06.2018
İhtimaller

İhtimaller

Devamını Oku
09.06.2018
Adayı alkışlamak

Adayı alkışlamak

Devamını Oku
06.06.2018
En tuhaf seçim

En tuhaf seçim

Devamını Oku
31.05.2018
Akıldışı

Akıldışı

Devamını Oku
30.05.2018
Nedir bu ‘senaryo’?

Nedir bu ‘senaryo’?

Devamını Oku
26.05.2018
Gençlik Bayramı

Gençlik Bayramı

Devamını Oku
19.05.2018
Tekme

Tekme

Devamını Oku
17.05.2018
Seçime damgasını vuranlar

Seçime damgasını vuranlar

Devamını Oku
16.05.2018
Bir umut

Bir umut

Devamını Oku
12.05.2018
T A M A M derken

T A M A M derken

Devamını Oku
10.05.2018
Sıkıcı manifesto

Sıkıcı manifesto

Devamını Oku
09.05.2018
Devlet imkânı

Devlet imkânı

Devamını Oku
03.05.2018
100 bin imza?

100 bin imza?

Devamını Oku
02.05.2018
Teşhis ve tedavi

Teşhis ve tedavi

Devamını Oku
28.04.2018
İlk tur, ikinci tur

İlk tur, ikinci tur

Devamını Oku
26.04.2018
Biraz dinlen

Biraz dinlen

Devamını Oku
25.04.2018
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Devamını Oku
21.04.2018
Cin şişeden çıktı (18.04.2018)

Cin şişeden çıktı

Devamını Oku
18.04.2018