Yoksulluk... Gıda krizi... Çıkış tarımda... Ama nasıl?
Özlem Yüzak
Son Köşe Yazıları

Yoksulluk... Gıda krizi... Çıkış tarımda... Ama nasıl?

18.03.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bu ülkede 24 milyon insan sosyal yardıma muhtaç halde. Ülke nüfusunun dörtte birinden fazla. 11 milyon  369 bin kişinin durumu ise daha da vahim. Sürekli gıda yardımına muhtaç durumda. Veriler, yoksulluğun azalmadığını aksine arttığını gösteriyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın kurucusu Hacer Foggo, asgari ücretli çalışan yoksulların bu rakamın dışında olduğunu ama onların da gıda temininde zorlandıklarını söylüyor: “Yoksullar artık sadece gıda talep ediyor. Çocuklarını besleyebilmek için... Ve marketlerde süt ve süt ürünlerini korumak için güvenlik görevlisi sayısı artırıldı...”

Ve ne yazık ki yakın gelecek hiç de parlak görünmüyor. Süregelen ekonomik krize savaşın da eklenmesi ile enerjiden gıdaya, ulaşımdan dayanıklı tüketim ürünlerine kadar her şeyin fiyatı aldı başını gidiyor. 

Peki, bu gidişi durdurmak gerçekten imkânsız mı? AKP politikaları ile yol almayı sürdürürsek öyle... 

Önce üç önemli küresel saptama yapalım:

1- Dünya 2008 benzeri bir gıda krizi ile karşı karşıya. Ülkeler kendi halkları için stok yapmaya başlıyor.

2- Ulusal politikalar ve korumacılık daha da önem kazanıyor. 

3- Tarım ve gıda üreticisi ülkeler petrol üreten ülkelerin yerini alıyor. 

Ardından sözü Ali Ekber Yıldırım’ın büyük bir ilgi ile okuduğum “Yeni Tarım Düzeni” başlıklı kitabına bırakalım. Ali Ekber Yıldırım, uzun yıllardan beri tarım politikaları üzerine yazan biri. “Gıda egemenliğinin öneminin arttığı bir dönemin içindeyiz. Tarım potansiyeli olan ülkeler yeni tarım düzeninde ‘zengin ülkeler’ olarak adlandırılacak. Türkiye ise yaşadığı ekonomik krizde tarımın gücünden yararlanmak yerine tarımı yok etmeye çalışıyor. Oysa çıkış yolu tarımda... ” diyor. 

Şu saptamalar var kitapta:

Türkiye, yeni tarım düzeninin gerektirdiği birçok koşula sahip: ürün çeşitliliği, ihracat pazarlarına yakınlığı, denizleri, ormanları, gıda sanayisi...

Kuru meyve grubunda, incir, üzüm, fındık ve kayısı üretimi ve ihracatında dünyada açık ara birinci sırada. İncirde kendine yeterlilik oranı yüzde 618; fındıkta yüzde 564, kayısı da yüzde 392 seviyesinde. 

Yaş meyve sebzede de farklı değil. Dünyanın en büyük beş üretici ülkesi arasındayız. Greyfurtta kendine yeterlilik oranı yüzde 425, mandalinada yüzde 333, narda yüzde 144, elmada yüzde 128.

Havuç, ıspanak, domates, biber... Hepsinde yüzde 100’ün üzerinde. Yani tüm ülkeyi rahatlıkla besleyebilir...”

İSRAF ÇOK, KATMA DEĞER YOK

Peki, biz bu ürünleri doğru değerlendirebiliyor muyuz? Yani israf etmiyor; katma değere dönüştürebiliyor muyuz? 

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre yaş meyve ve sebzede üretilen ürünün yüzde 30’u pazara ulaşmadan kayboluyor, yani israf ediliyor. Kimi ürünlerde israf oranı yüzde 50’yi buluyor. Yazık günah değil mi?

Bu israfı yarı yarıya azaltmak bile ciddi ekonomik değer yaratır. 

Ya ürünün katma değerini arttırmak?.. Fındık müthiş bir örnek. Yıldırım, “Dünyada fındık ihracatında açık ara birinciyiz. Dünya fındık üretiminin yüzde 62’si ihracatının yüzde 72’si Türkiye’den. 2021 yılı sonu rakamlarına göre 344 bin ton iç fındık ihraç etmişiz ama elde edilen döviz 2.2 milyon dolar olmuş. Bir önceki yıl daha az ihraç edip daha fazla döviz kazanmışız. Ki tüm bu rakamlar da çok yetersiz. Dalından koparıp, ayıklayıp göndermekle olmuyor, sanayide işleyip çikolata ya da başka ürünlere dönüştürüp katma değer yaratarak oluyor ancak” diyor. 

Buna karşın sizlerin de bildiği gibi Türkiye’nin üretimde kendi kendine yeterli olmadığı ürün grubu tahıl, bakliyat ve yağlı tohumlar: Ayçiçeği, soya, kırmızı mercimek, mısır, buğday...

Kırmızı ette de kendimize yeterlilik oranımız yüzde 80. Hayvancılığın temel girdisi yem. Ve orada da yani yem hammaddesinde yüzde 60’lara yaklaşan bir ithalat bağımlılığımız var. Neden? 

Tüm sebep yanlış politikalar, yanlış ya da yetersiz destekler.. 

Kitaba geri dönelim. Yıldırım soruyor: “Örneğin neden mercimekte dünyanın en önemli ihracatçıları arasında iken ihracat pazarımızı Kanada’ya kaptırdık ve o ülkeden mercimek ithal eder hale geldik?

Çiftçiyi desteklemek yerine ithalata sarılmak daha mı kolaydı?

Oysa sulama yatırımlarının tamamlanması ve iyi bir üretim planlaması ile GAP yani Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki bölge sadece Türkiye’yi değil dünyayı doyuracak potansiyele sahip. Ayrıca GAP benzeri Konya Ovası Projesi, Doğu Anadolu Projesi ve daha birçok tarım, sulama ve kırsal kalkınma projesi var. Hepsi önemli ama yeterli destek ve önem verilmediği için atıl. 

Konu önemli, yer kalmadı. Haftaya sürdüreceğiz...

Yazarın Son Yazıları

Bir bilim insanının uzun yolculuğu: Ufuk Akçiğit

Koç Üniversitesi’nin onuncu kez verdiği Rahmi M. Koç Bilim Madalyası bu yıl Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e verildi.

Devamını Oku
28.11.2025
COP30... 46 yıl sonra hâlâ bir arpa boyu yol

Brezilya’nın tropik sıcaklığı altında toplanan COP30, dünya siyasetinin iklim krizine nasıl baktığını -daha doğrusu bakmadığını- tek karede özetleyen bir zirve oldu.

Devamını Oku
21.11.2025
Distopik dönemler...

“Az sayıda insanın yaşadığı küçücük bir ada...

Devamını Oku
14.11.2025
Mamdani, İmamoğlu... Küresel solun yeni sınavı

New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani, yalnızca Amerika’daki Demokratlar için değil, tüm dünya için bir mesaj verdi: “Değişim hâlâ mümkün.”

Devamını Oku
07.11.2025
103. yıl...

Buruk, öfkeli ama öte yandan coşkulu..

Devamını Oku
31.10.2025
Savaş uçakları yetmez: Türkiye’nin teknoloji egemenliği sınavı

Türkiye ara çözümlere sıkışırken dünya “neoprime” savunma çağına giriyor.

Devamını Oku
24.10.2025
Dünyanın yeni satranç tahtası: Nadir elementler

Nadir elementler konusu Türkiye’de kamuoyunun gündemine CHP tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump görüşmesinden hemen önce “Pazarlık konusu yapılacak” diye getirildi.

Devamını Oku
17.10.2025
Gazze... Küresel vicdanların da savaş

“Eğer ateşkes kalıcı bir barışa evrilemezse, bu savaş yalnızca Gazze’yi değil, Batı ittifakının meşruiyetini ve küresel düzeni de sarsmaya devam edecek...”

Devamını Oku
10.10.2025
Çare: Alışmamayı öğrenmek…

Şu son bir yıl içinde yaşadıklarımızı diyelim beş yıl önce yaşasaydık herhalde “Olağanüstü günlerden geçiyoruz” derdik.

Devamını Oku
03.10.2025
Kullanışlı piyon mu olacağız? Stratejik ortak mı? Beylikova...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta yaptığı görüşme, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, küresel dengeler açısından da kritik.

Devamını Oku
26.09.2025
Sıfır noktası...

Bir süredir gözüm Nepal’deki gelişmelerde...

Devamını Oku
19.09.2025
Kaç Türkiye? Kimin gündemi?

Moda Caddesi’nden Kadıköy Rıhtım’a doğru yürüyorum.

Devamını Oku
12.09.2025
Demokrasiler neden çöküyor (2)

Erdoğan AKP’si; karşısındaki tek önemli muhalefeti yani CHP’yi işlevsizleştirmek için elindeki tüm yetki ve yargı güçlerini kullanıyor.

Devamını Oku
05.09.2025
Demokrasiler nasıl çökertiliyor (1)

Önce şunu görmeliyiz...

Devamını Oku
29.08.2025
CHP’nin yükü, hepimizin yükü

"CHP’nin üzerindeki yük öyle ağır ki özgür; laik, demokratik bir ülke olma mücadelesini tek başına omuzladı."

Devamını Oku
22.08.2025
24 yıl...

Neredeyse çeyrek asır...

Devamını Oku
15.08.2025
Çürüme... Çözülme... Sahteliğin anatomisi

Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, sahte sağlık raporları...

Devamını Oku
08.08.2025
Gazze... Açlık, sessizlik ve ahlaki felç

Seyrediyoruz. Kimi insanlığın geldiği noktadan utanarak, kimi umarsızca sanki bir film seyreder gibi...

Devamını Oku
01.08.2025
Yangın... Kuraklık... Rant: Türkiye’nin iklimle sınavı

Tam bitti derken yeniden başlıyor. Rüzgârın hızına göre şiddetleniyor; ortalığı yakıp kavuruyor.

Devamını Oku
25.07.2025
Şu zeytin ile derdiniz ne?

Şaşırdık mı? Hayır...

Devamını Oku
18.07.2025
TRT’den CHP duruşmaları mı?

CHP’li belediyelere yapılan operasyonların sonu gelmiyor. Belli ki yaz böyle geçecek.

Devamını Oku
11.07.2025
Toplumu germek, muhalefeti susturmak: AKP’nin elindeki yegâne kozu

Çünkü çözüm üretemiyor. Çünkü halkın sorunlarına yanıt veremiyor.

Devamını Oku
04.07.2025
Zeytin... Bir talanın jeopolitiği

“At izinin it izine karıştığı” günlerden geçiyoruz yine.

Devamını Oku
27.06.2025
İran’a saldırı hazırlığı mı? Neden?

Daha sular durulmadan Ortadoğu yeniden karıştırılmaya çalışılıyor...

Devamını Oku
13.06.2025
Bu bayram...

“Bizim bayram görecek halimiz yok arkadaşlar” dedi ve ekledi CHP lideri Özgür Özel...

Devamını Oku
06.06.2025
Nasıl bir eğitim?

Sadece anayasal hakkı olan barışçıl protesto hakkını kullandıkları için hapiste tutulan üniversite öğrencileri olan bir ülke...

Devamını Oku
30.05.2025
Sosyalist Enternasyonal İstanbul’da... Dünya solu ne yapmalı?

O kadar fazla sistematik saldırı altındayız ki... Kimi zaman büyük resmi görebilmek için yaşananları alt alta sıralamak önemli...

Devamını Oku
23.05.2025
‘Çözüm süreci’ ve sonrası

Barışı uzak bir hayal olmaktan çıkarmak hiç kolay değildir, en azından bizim coğrafyada.

Devamını Oku
16.05.2025
Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün

Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün

Devamını Oku
09.05.2025
Siz gidene kadar...

Siz gidene kadar...

Devamını Oku
02.05.2025
Deprem ensemizde: 40 milyar dolarlık sessizlik

Deprem ensemizde: 40 milyar A dolarlık sessizlik

Devamını Oku
25.04.2025
Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?

Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?

Devamını Oku
18.04.2025
Tarife savaşının şifreleri

Tarife savaşının şifreleri

Devamını Oku
11.04.2025
Uyanış...

Uyanış...

Devamını Oku
04.04.2025
Yeni bir siyaset... Ama nasıl?

Yeni bir siyaset... Ama nasıl?

Devamını Oku
28.03.2025
AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’

AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’

Devamını Oku
21.03.2025
Tehdit... Atlantik’in öte yakası

Tehdit... Atlantik’in öte yakası

Devamını Oku
14.03.2025
Kadın sorunu yok, erkek sorunu var

Kadın sorunu yok, erkek sorunu var

Devamını Oku
07.03.2025
Eskisi çöpe... ‘Yeni’ dünya düzeni

Eskisi çöpe... ‘Yeni’ dünya düzeni

Devamını Oku
28.02.2025
‘Yeni Türkiye’de haddini bileceksin’

‘Yeni Türkiye’de haddini bileceksin’

Devamını Oku
21.02.2025