‘Ellerimiz yakalarında’
Pınar Öğünç
Son Köşe Yazıları

‘Ellerimiz yakalarında’

25.09.2016 11:02
Güncellenme:
Takip Et:

Şehrin kalabalık bir caddesinde bir eylem olduğunda gözüm ara ara yanda akıp gitmekte olan hayata kayar. Belli ki bir hak talebi için toplanılmıştır; söylenecek, haykırılacak sözler birikmiştir. Belli ki bir adaletsizlik, bir eşitsizlik, bir sessizlik vardır. Belli ki normal koşullarda bunları duyması gerekenler duymuyordur; vatandaşlar tam da vatandaş olmaktan doğan haklarını devlete, siyasi iktidara, toplumun geri kalanına bunu anlatmak istiyordur. 27 Mayıs 1995’ten beri 600 haftadır aynı talebi dile getiren Cumartesi Anneleri / İnsanları gibi.

Cumartesi Anneleri / İnsanları 600 haftadır gözaltında kaybolan, faili meçhul olarak kayda geçmiş ya da geçmemiş yakınlarının akıbetini soruyor, ölümlerini kayda geçirmek, kemiklerine ulaşmak, sevdikleri için mezar istiyor. Her aşamasında sorumlu olanların, gizlenmelerini, terfi ettirilmelerini değil, tek tek yargılanarak ceza almalarını istiyor.

Sessizliğin gücü

Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’un, en kalabalık meydanlarından biridir Galatasaray. Her cumartesi 12.00’de kayıpların anneleri, babaları, ablaları, abileri, eşleri, çocukları, torunları o meydanda buluştuğunda, benzer politik eylemlerden farklı olarak sessizlik tercih edilir. Her hafta bir kayıp yakını konuşurken desteklemeye gelenler alkışlamaz, slogan atmaz. Bu vakur tercih, sessizliğin gücünü, böyle de haykırılabileceğini anımsatır insana.

Ve işte aynı esnada bu kalabalığın hemen yanında “hayat” akmaktadır. Az evvel buluşmuş genç bir çiftin galaksi umrunda değildir, bir adam kalabalığın önünde duraksar ama mesela telefon konuşmasını kesmeye tenezzül etmez. İki çocuklu bir aile neme lazım diyerek adımlarını hızlandırarak geçer kalabalığın yanından. Az ilerdeki bir dükkândan müzik sesi geliyordur, iki kadın kâğıt alışveriş poşetleri kollarına asılı, başlarını dahi çevirmeden uzaklaşır. İlerki sokaktan motorlu bir kurye geçer, simitçi tezgâhın içine birikmiş susamları süpürüyordur. Ancak bir-iki kişi merak eder de durur, ki onların da turist çıkma ihtimali yüksektir. Yıllar içinde sadece ben kim bilir kaç soran turiste orada ne olduğunu anlattım, hatırlamıyorum.

Onlar hiç yokmuş gibi

Velhasıl Cumartesi Anneleri / İnsanları orada konuşurken ve susarken, insanlığın büyük çoğunluğu onlar hiç yokmuş gibi devam ediyordur. Bu da hep hayatın kendisini hatırlatır. Bu insanların ve onlara destek verenlerin 600 haftadır ne istediklerini, bu ülkede yaşayıp da hiç ama hiç duymayan vardır belki. Ama en fenası kim olduklarını bilip umursamamak galiba, görüp yanlarından geçmek, yoklarmış gibi hayata devam etmek.

Oysa ki Cumartesi Anneleri / İnsanları’nın 600 hafta boyunca talep ettikleri, o diplerinde hiçbir şey yokmuş gibi akan hayata dairdir. Cümlelerinde Hasan, Murat, Fehmi, birtakım isimler geçiyordur ama onlar için istedikleri ancak toplum için topyekûn adalet duygusunun onarılmasıyla, suçluların yargılanmasıyla gerçekleşecektir. Bu taleplerin yerine getirilmesiyle kayıpların bir daha yaşanmayacağına dair bir güvence kırıntımız olabilir.

Hayatın aktığını sananlar

Dün Galatasaray Meydanı’nda 600. kez toplanıldığında 1995’ten beri oğlu Murat Yıldız’a ne olduğunu soran Hanife Yıldız “Gözlerimiz hâlâ yolda ama ellerimiz de yakalarında” diyordu. Ne büyük bir sabır bu, ne büyük bir inat... Kayıp Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun da konuşanlardan biriydi. “Ağır olacak belki ama hepimiz sessizliğimiz için suçluyuz” dedi. Bu yükü onun omuzlarından almak bizim borcumuz. Bu, yanda hayatın aktığını sananların yükü çünkü.

Yazarın Son Yazıları

Bugünün ‘esası’ savunmada

Bugünün ‘esası’ savunmada

Devamını Oku
28.07.2017
Hayır rüzgârında 1 Mayıs

Hayır rüzgârında 1 Mayıs

Devamını Oku
02.05.2017
Bir tava bir kepçe

YSK’nin mühürsüz pusula kararına, şaibe iddialarına karşı Beşiktaş’ta buluşanların sayısı on bine yaklaşıyordu. Kimdi bu insanlar, ne istiyordu?

Devamını Oku
19.04.2017
‘Hayır’a baskı tarihe geçecek

.

Devamını Oku
17.04.2017
Kadınlar haykırıyor: Hayat bizim senin mi sandın?

Kadınlar birçok kentte ‘Hayır’ demek için sokaklardaydı. ‘Kadınların direnişi o sarayı mühürleyecek’ yazısı dikkat çekiyordu bir pankartta.

Devamını Oku
14.04.2017
Hitler'li iki tespit

Hitler'li iki tespit

Devamını Oku
04.04.2017
Evet ve hayır diye iki seçenek varsa, bu ne?

DİB, sahadan tecrübe paylaşıyor. Hayırcıların başına gelenler, Evet’in tasviri aslında.

Devamını Oku
01.04.2017
Aliyev’den Türkiye’ye başkanlık uyarıları: Yapmaz demeyin her şeyi yaparlar

Azerbaycan’da muhalif fikirleri yüzünden cezaevinde iki yıl tutulan insan hakları avukatı İntigam Aliyev, acısını çektikleri başkanlık sistemini anlatıyor, uyarıyor: “Başkanlıkları kendi arşınınızla ölçmeyin”

Devamını Oku
20.03.2017
Paker: Psikososyal dengemiz bozuldu

Derin bir toplumsal kriz yaşıyoruz

Devamını Oku
15.03.2017
Ahmet'inki bir tehdit değil sadece durum tespiti

Ahmet'inki bir tehdit değil sadece durum tespiti

Devamını Oku
22.02.2017
Kadın, göçmen, Müslüman ve Trump’a kafa tutuyor

Kasımda Minnesota Temsilciler Meclisi’ne seçilen ilk Müslüman olan Somali kökenli İlhan Omar İstanbul’daydı. Trump’ın başkanlığıyla Omar’ın işi zorlaştı ama koltuğu daha da manalı hale geldi.

Devamını Oku
05.02.2017
'Tek medya, tek akademi, tek hukuk'

'Tek medya, tek akademi, tek hukuk'

Devamını Oku
03.02.2017
‘Bu koşullarda meşru bir referandum olmaz’

Tarihinin en güçlü temsiliyle Türkiye’ye gelen PEN heyeti, ifade özgürlüğü çerçevesinde hem siyasilerle hem mağdurlarla görüştü, başkanlık referandumuna dair uyarılarda bulundu.

Devamını Oku
28.01.2017
‘Kutsal olan devlet değil, insandır’

‘Kutsal olan devlet değil, insandır’

Devamını Oku
20.01.2017
Savaşa, yoksulluğa ve israfa karşı sofra

Savaşa, yoksulluğa ve israfa karşı sofra

Devamını Oku
04.12.2016
‘Her yıkılmış ev bizim için mezar’

Avukat Ramazan Demir, 8 ay sonra sokağa çıkma yasağı kaldırılan Şırnak’ta evini, kardeşinin test kitabından buldu. Demir, yıkımı “Yıkımın büyüklüğü karşısında sen ufacık kalıyorsun. Şırnak’ta 92’yi yaşadık. Ama bu seferki başka bir şeydi” diye anlattı.

Devamını Oku
28.11.2016
Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenleri yine adliyede... Suçları dayanışma!

Çağlayan’dak i Adalet Sarayı’nda dün Özgür Gündem’le dayanışma amacıyla bir günlük genel yayın yönetmenliğini üstlenmiş gazeteciler vardı. Necmiye Alpay, Yıldırım Türker, Hasan Cemal, Jülide Kural, Murat Uyurkulak, Faruk Balıkçı ve birçok gazeteci daha.

Devamını Oku
25.11.2016
Bertrand: Gazeteci taraf seçmek zorunda değil

Geçen cuma Gaziantep’te gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edilen Fransız gazeteci Olivier Bertrand, ‘Kafkaesk’ dediği o üç günü anlattı.

Devamını Oku
18.11.2016
'Otoriteryanizm yükseliyor'

Trump’ın başkan seçilmesi tartışmaları devam ediyor. Doç. Dr. Evren Balta insan haklarının, özgürlüklerin baş tacı edildiği 90’lar döneminin kapandığını söylüyor. Balta “Trump lider olarak bunların hiçbiriyle ilgilenmediğini söylüyor. Trump gibi liderlerin, Türkiye’de Erdoğan’ın, Macaristan’da Orban’ın yaptığı en önemli şeylerden biri kurumsuzlaştırma” diyor.

Devamını Oku
13.11.2016
Delirmiyorsak o da inattan

Delirmiyorsak o da inattan

Devamını Oku
05.11.2016
‘OHAL hatırası’

‘OHAL hatirası’

Devamını Oku
03.11.2016
Denizde orman kanunları

Su ürünleri mühendisi Mehmet Özdinar’ın TÜİK için balıkçılardan veri toplarken ölümü, gözleri vahşi kapitalizm belgeseline benzeyen balıkçılık sektörüne, büyük balıkçıların hırsına ve rekabet arttıkça ortaya çıkan şiddete çevirdi.

Devamını Oku
31.10.2016
Devletin ‘üvey’ çocukları

Devletin ‘üvey’ çocukları

Devamını Oku
15.10.2016
'AKP, kendini OHAL’e kaptırdı'

'AKP, kendini OHAL’e kaptırdı'

Devamını Oku
01.10.2016
‘Ellerimiz yakalarında’

‘Ellerimiz yakalarında’

Devamını Oku
25.09.2016
‘İşimi bitireyim sonra öldürün’

‘Öldürün ama işimi bitireyim ondan sonra’

Devamını Oku
24.09.2016
Göbeklitepe'ye yazık

Göbeklitepe'ye yazık

Devamını Oku
28.08.2016
El yakmadan yazılmaz

El yakmadan yazılmaz

Devamını Oku
23.08.2016
Bu önlemlerle kâr özelleştiriliyor, zarar toplumsallaştırılıyor

İktisatçı Doç. Dr. Ümit Akçay, AKP’yi iktidarda tutan en önemli faktörlerden birinin her şeye rağmen ekonomik büyümenin sürmesi olduğunu söylüyor. Akçay, “Büyüme durduğunda olabilecekleri kimse bilmiyor. O nedenle “ne pahasına olursa olsun büyüme” ruhu hâkim” diyor.

Devamını Oku
19.08.2016
'Batı jetlerin sesini yeni duydu'

'Batı jetlerin sesini yeni duydu'

Devamını Oku
24.07.2016
Darbeciye işkence demokrasi getirmez

Darbecilerin cezalandırılması gerektiğini söyleyen TİHV Genel Sekreteri Bakkalcı, insanlık onurunun korunmasına yönelik değerlerin polemik konusu yapılamayacağını söyledi.

Devamını Oku
23.07.2016
Taksim'de bir 'şölen'

OHAL ilanı, Taksim Meydanı’ndaki Demokrasi Şöleni’nde canlı dinlendi. Sonra kornalarla sabaha kadar sürecek ‘olağanüstü’ bir kutlama başladı.

Devamını Oku
22.07.2016
Hepiniz aynı tanktasınız

Hepiniz aynı tanktasınız

Devamını Oku
16.07.2016
‘Kimse farklı olduğu için azap çekmesin’

‘Kimse farklı olduğu için azap çekmesin’

Devamını Oku
10.07.2016
'Taksim’in içine etmek mümkün'

Prof. Sayın’ın Bilgi Üniversitesi’yle ilişiğinin kesilmesini protesto ederek istifa eden Prof. Neumann, Batı’nın Erdoğan’ı sultan olarak göstermeyi sevdiğini, Erdoğan’ın da kendini Osmanlı motifleriyle sunduğunu söyledi

Devamını Oku
07.07.2016
‘Sadece özgürlük istiyoruz’

‘Sadece özgürlük istiyoruz’

Devamını Oku
20.06.2016
Fuarda biten umutlar

Fuarda biten umutlar

Devamını Oku
11.06.2016
Örgütlü kötülüğün davası

Kadıköy’de öldürülen Bahadır Grammeşin’in kardeşi Başak, bugünkü duruşma öncesi Cumhuriyet’e konuştu.

Devamını Oku
08.06.2016
“Asıl evlerimizin halini görünce delireceğiz”

“Asıl evlerimizin halini görünce delireceğiz”

Devamını Oku
29.05.2016
‘İnadına o evde yaşayacağım’

Yüksekova’da yatak odalarına bir özel harekâtçının “Yüksekova’da aşk başka yaşanıyor” yazdığı Uzunköprü çifti Cumhuriyet’e “Bu neyin kinidir çözemiyoruz” dedi.

Devamını Oku
27.05.2016