Pınar Öğünç

Tek suçları çiftlik hayvanı olmamak

05 Temmuz 2015 Pazar

28 Aralık 2011 sabahı, “yukarıdan Ahmet mi Mehmet mi ayıramayan” savaş uçakları 34 genç insanı bombalarken aynı anda 59 katır da can vermişti. Parçalanmış bedenler battaniyelere sarılmış, köyden başka katırlarla taşınmıştı sonra. Katırlar köylünün can yoldaşı, iş ortağıydı aynı zamanda.

Roboski Katliamı üzerinden geçen zamanda, hiçbir sorumlu yargı önüne çıkartılmadığı gibi Roboskili köylülerin “cezalandırılması” türlü biçimlerde sürdü. Bunlardan biri de sistematikleşen katır katliamı. Roboski’de yakınlarını kaybedenlerden, HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü, bu yıl başından beri otuza yakın katırın güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü söylüyor. 25 Mart 2015’te askerlerin “Atış serbest” emriyle katırları kurşunlayışının görüntüleri DİHA tarafından yayınlanmıştı. 30 Haziran sabaha karşı yine sekiz katırın askeri birlikler tarafından rastgele açılan ateş sonucu öldürülüdüğü haberi geldi, ertesi gün dört katır daha...

Sınır ticareti yasal bir geçinme yöntemi değil, fakat sınır köylülerinin seçeneksizlikten dolayı küçük paralar karşılığında canlarını riske atarak bu işi yaptığı, bölgede görevli TSK birimlerinin de bildiği de bir hakikat. Hiçbir yasada kaçakçılık yapanların katırlarının kurşuna dizileceğine dair hüküm de yok. Bu icraatın hukuki dayanağını sorgulamak üzere muhtelif girişim oldu. Bunlardan sonuncusu, daha evvel ilgili TSK personeli hakkında suç duyurusunda da bulunan Yeryüzüne Özgürlük Derneği ve Hayvan Hakları Komitesi’nin, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan aldığı cevap. Bakanlık, hem “uçurumdan kendileridüştü” diyen Şırnak Valisi Ali İhsan Su’yu yalanlıyor hem de katırların silahla “itlafını” kabul ediyor.

Silahla vuruldular

Cevap şöyle: “...Uludere ilçesi sınırlarında kaçakçılıkta kullanılan katırların 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında; iş gücü amacı ile insanlar tarafından yetiştirilen ve beslenen hayvanların çiftlik hayvanı olarak değerlendirilmesi ve gerekli uygulamaların Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılmasının uygun olacağı mütalaa edilmiştir. Bu kapsamda Uludere İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile yapılan yazışmalarda, Müdürlüğe intikal eden 15 adet dosyada 78 adet katır için tasfiye kararının bulunduğu, şu ana kadar sahipli 20 kadar katırın silahla vurularak öldürüldüğü, 10 adet katırın çıkan kargaşadan dolayı kayalıklardan düşerek öldüğü, 10 adet yaralı vaziyette kendilerine intikal eden katırın ise tedavisinin yine Uludere İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü veteriner hekimleri tarafından gerçekleştirildiğini, konuyla ilgili Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı talimatları ile Uludere Sulh Ceza Hakimliği’nin kararlarının bulunduğu bildirmiştir.”

Katır katliamının ardından o dönem CHP milletvekili Melda Onur, HAYTAP’la birlikte bölgeye giderek yetkililerle görüşmüştü. Bu toplantıda Şırnak valisi katırların çatışmada uçurumdan düşerek öldüğünü söylemiş, kurşun yaraları hatırlatılınca da “Seken kurşunlardır” demişti. Bu konuda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına, Orman ve Su İşleri Bakanlığına, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına, Milli Savunma Bakanlığına ve İçişleri Bakanlığı’na ayrı ayrı soru önergeleri veren Onur, sadece Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan karşılık aldı. Onlar da ilgili kanunları sıralayarak kaçak hayvanların yaratacağı sağlık riskleriyle ilgili cevap vermişti. Onur, “Orman Su İşleri Bakanlığı’nın cevabına şaşırdım zira hayvan itlafının nasıl yapılması gerektiğini en iyi onlar bilmeli. Bu şekilde tasfiyenin yasada yeri yok” diyor. İlgili yasa ve yönetmelikler “hayvan refahı kuralları göz önünde bulundurularak itlaf ve imha”dan söz ediyor.

Bakanlığın cevabında önemli bir nokta da “çiftlik hayvanı” vurgusu. Bir kez dahi kaçakçılıkta kullanılan katırların ‘çiftlik hayvanı’ olmaktan çıkacağı ve itlaf edilebileceği gibi bir anlam çıkıyor açıklamadan. Ferhat Encü, “Çiftlik hayvanı olarak kullanılmadıklarını kim, neye göre tespit ediyor? Şırnak bölgesinde 5 bin civarında katır var, bunun belki 2-3 bini ara ara kaçağa da gidiyordur. Ama katır çok amaçlı kullanılır. Yem taşır, ısınma ihtiyacını karşılar, yeri gelir ulaşım aracıdır. O zaman dünyadaki bütün katırlar potansiyel kaçakçı sayılıp katledilebilir. Böyle saçma şey mi var?” diyor.

Hayvanlar için vicdani ret

Roboski’deki katır katliamıyla ilgili basın toplantısında, hayvan özgürlüğü aktivistleri Burak Özgüner, Barış B. Atal ve Neşe Dicle Akbaş vicdani retlerini açıkladı. Zorunlu askerliği ret beyanları, militarist zihniyetle birlikte hayvanlar ve doğa üzerinde kurulan tahakkümü, insan merkezci ve türcü bakışı da reddediyor.

‘Ben Uludereliyim, hayvan öldüremem’

Orman Su İşleri Bakanlığı’nın Yeryüzüne Özgürlük Derneği’ne verdiği cevapta andığı 78 katırla ilgili karar şu an Uludere Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Murat İnan’ın önünde. Açıklamanın tersine şimdiye kadar kendilerinin itlaf yapmadığını, arada kaldıklarını söylüyor açıkça.

Bu konuda şimdiye kadar kullandıkları 2012/06 No.lu genelgeye göre kaçak ya da kaçak zannıyla yakalanan hayvanların itlaf edilmediğini, devletin zimmetine geçtiğini, açık artırmayla satıldığını anlatıyor İnan.

Hastalık taşıma riski gözetilerek itlaf kararı çıktığında yapılan işlem de net: Acı çektirmeden, ilaçla öldürmek. Silahla öldürmenin yeri bulunmadığını söyleyen İnan, telefonda sesi titreyerek “Ben Uludereliyim, hayvan öldüremem” diyor. O 78 hayvanla ilgili karar elinde şu an, fakat işlem yapmadan müdürlük olarak bunun uygun olmadığına dair görüş bildirilmiş, cevap bekliyorlar. “Biz de arada kaldık. Memuruz, çok konuşamayız. Bu katırları sizin İçişleri Bakanlığı’na, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sormanız lazım” diyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir tava bir kepçe 19 Nisan 2017

Günün Köşe Yazıları