Yeni ekonomik model yanlış başladı
Selim Somçağ
Son Köşe Yazıları

Yeni ekonomik model yanlış başladı

14.01.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ocak 2021’de YouTube kanalım için “Ekonomide Darboğazdan Çıkış Yolu” adlı bir video çektim, orada Türkiye’nin artık ithalata dayalı tüketim ve inşaatla büyüme stratejisinden vazgeçip ithal ikamesi ve ihracatla büyümeyi hedeflemesi gerektiğini savundum. Arkasından konuyu aydınlatıcı iki video daha çektim: Birincisinde teşviklerle desteklenip gümrük duvarıyla korunan yerli sanayinin bunu istismar etmesinin (yani tüketiciye kalitesiz malı pahalıya satmasının) nasıl engelleneceğini Güney Kore örneğiyle anlattım. İkincisinde ise küresel para bolluğu sonucunda TL’nin dolara karşı aşırı değerlenmesinin kader olmadığını, bizden çok daha fazla yabancı sermaye çeken ve sürekli cari fazla veren Çin’in 25 yıldır yuanı nasıl dolara karşı düşük düzeyde tutabildiğini açıkladım.

Bu videolardan 7-8 ay sonra hükümet, artık ekonominin ihracatla büyümesini hedefleyen yeni bir ekonomik modele geçtiğini açıkladı; medyada bu bağlamda hükümete atfen Güney Kore ve Çin örnekleri verildi. Bunun üzerine tanıdıklardan hükümetin benim görüşlerimden yararlanıp yararlanmadığını veya bana danışıp danışmadıklarını soranlar oldu. Belki görüşlerimden yararlanmışlardır ama kesinlikle danışmadılar. Eğer danışsalardı eski modelden yeni modele geçişin bu şekilde ortalığı kırıp dökerek yapılmaması gerektiğini söylerdim.

2002-2008 arasında döviz kurundaki yükselişin enflasyonun çok altında kalmasından, daha doğrusu dövizin bu yedi yıl boyunca yükselmeyip gerilemesinden dolayı (Ocak 2002-Ağustos 2008 arasındaki kümülatif enflasyon yüzde 132, dolar kurundaki artış ise eksi yüzde 28) TL aşırı değerlendi; bu da Türkiye’yi ithalat cenneti yaparken yerli sanayi ve tarımın ayağına pranga oldu.   Bu dönemde ortaya çıkan aşırı değerli reel kur düzeyi geçen kasımdaki büyük devalüasyona kadar fazla değişmedi, dolayısıyla Türkiye’nin ihracatla kalkınma yoluna girmesi için kurun önemli ölçüde yükselmesi şarttı; bu konuda hükümetle mutabıkız. Kura büyük oynaklık getiren ve yüksek faiz talebiyle Türk ekonomisi üzerinde şantaj unsuruna dönüşen sıcak paradan kurtulmamız gerektiğini, bunun planlı kalkınmayla bağdaşmayan bir istikrarsızlık unsuru olduğunu da videoda anlatmıştım; burada da mutabıkız.

Mutabık olmadığım husus ise kurun yükseltilme şekli. Bu işin politika faizinin üç ay içinde yüzde 26 oranında indirilmesiyle yapılması, bir de bunun Fed’in hızla şahinleştiği, bundan ötürü küresel yatırımcıların gelişen ülkelerden soğuduğu bir ortama denk gelmesi, yıllık devalüasyonun iki ayda yüzde 15’ten yüzde 80’e, yıllık toptan enflasyonun da iki ayda yüzde 46’dan yine yüzde 80’e yükselmesine yol açtı, ekonomide istikrarsızlık baş gösterdi. Bunun yanı sıra bir ara 18’e kadar yükselen dolar kurunu frenlemek, vatandaşın dövize hücum etmesini önlemek için tahminen USD 15 milyar kadar çok değerli döviz rezervi harcandı; bir de kur garantili mevduat sistemiyle Hazine gereksiz bir mali yük altına sokuldu. Belki bunlardan daha vahimi ise piyasaların, iç ve dış ekonomik aktörlerin ekonomik öngörülerinin altüst olması ve “Acaba bundan sonra hangi sürprizle karşılaşacağız?” korkusuna kapılmalarıydı.

Peki, bu iş nasıl yapılmalıydı? Gayet basit. Döviz kurları, politika faizini indirmek yerine Merkez Bankası’nın piyasadan döviz satın almasıyla yükseltilmeliydi. Yani Merkez Bankası, 2002-2008 döviz bolluğu döneminde yapması gerektiği halde yapmadığı işi şimdi yapacaktı. Böylece dövizdeki yükseliş bir noktada kopup giderek ekonomiyi bir ödemeler dengesi krizinin eşiğine getirmeyecekti, enflasyon birden zıplamayacaktı, Hazine yük altına girmeyecekti. Belki de en önemlisi, Türkiye döviz rezervi kaybetmeyecekti; bilakis Merkez Bankası’nın döviz rezervleri gittikçe yükselecek, dövizde spekülatif atak yapmak isteyenlere Merkez Bankası yükselen döviz rezerviyle sopa gösterecekti.

Merkez Bankası’nın döviz alım programının önceden açıklanması, aylık nominal devalüasyon hedeflerinin duyurulması da ekonomik aktörlerin belirsizlik korkusuna kapılmasını engellerdi. Sürekli değişen dünya şartları karşısında ne kadarlık nominal devalüasyonun reel kuru rekabetçi düzeye getireceği önceden tam olarak bilinemez, dolayısıyla bu duyuru programın tamamını kapsayacak şekilde olamazdı. Ama en azından ilk aşamada altı aylık döviz alım programının kur hedefleri açıklanabilirdi.   

Elbette olan oldu ama küresel likiditenin hızla daralacağı, dolayısıyla bizimle aynı ligdeki ülkelerden bazılarının da paralarının devalüe olacağı, dolayısıyla rekabet güçlerinin artacağı, ayrıca belki dünya ticaret hacminin de daralacağı önümüzdeki dönemde bu kadarlık devalüasyonla Türkiye’nin ihracatla büyüyebileceğini sananlar varsa yakında yanıldıklarını görecekler. TL üzerinde yeniden devalüasyon baskısı oluştuğu zaman umarım bu önerim dikkate alınır. 

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılık çökerse Türkiye çöker

Hayvancılık çökerse Türkiye çöker

Devamını Oku
30.12.2022
Et ve süte neoliberal darbe

Et ve süte neoliberal darbe

Devamını Oku
23.12.2022
ABD’de Çin üzerinden iç savaş

ABD’de Çin üzerinden iç savaş

Devamını Oku
09.12.2022
COVID baskısı Çin’i deşifre etti

COVID baskısı Çin’i deşifre etti

Devamını Oku
02.12.2022
Küresel resesyon ufukta göründü

Küresel resesyon ufukta göründü

Devamını Oku
25.11.2022
Çin nereye koşuyor?-3

Çin nereye koşuyor?-3

Devamını Oku
18.11.2022
Çin nereye koşuyor? - 2

Çin nereye koşuyor? - 2

Devamını Oku
11.11.2022
Çin nereye koşuyor? - 1

Çin nereye koşuyor? - 1

Devamını Oku
04.11.2022
Fed faizi Yen’i çökertti

Fed faizi Yen’i çökertti

Devamını Oku
28.10.2022
İngiltere’de bütçe krizi

İngiltere’de bütçe krizi

Devamını Oku
21.10.2022
Alman ekonomik mucizesi zorda

Alman ekonomik mucizesi zorda

Devamını Oku
14.10.2022
ABD hem Rusya’ya hem Almanya’ya vurdu

ABD hem Rusya’ya hem Almanya’ya vurdu

Devamını Oku
07.10.2022
ABD modelini Türkiye’de uygulamak - 6

ABD modelini Türkiye’de uygulamak - 6

Devamını Oku
24.06.2022
ABD modelini Türkiye’de uygulamak-5

ABD modelini Türkiye’de uygulamak-5

Devamını Oku
17.06.2022
ABD modelini Türkiye’de uygulamak-4

ABD modelini Türkiye’de uygulamak-4

Devamını Oku
10.06.2022
ABD modelini Türkiye’de uygulamak – 3

ABD’nin sanayisizleşmesi

Devamını Oku
03.06.2022
ABD modelini Türkiye’de uygulamak – 2

ABD modelini Türkiye’de uygulamak – 2

Devamını Oku
27.05.2022
ABD modelini Türkiye’de uygulamak – 1

ABD modelini Türkiye’de uygulamak – 1

Devamını Oku
20.05.2022
Ekonomide büyük dönüşüm - 3

Ekonomide büyük dönüşüm - 3

Devamını Oku
13.05.2022
Ekonomide büyük dönüşüm - 2

Büyük dönüşüm - 2

Devamını Oku
06.05.2022
Ekonomide büyük dönüşüm - 1

Ekonomide büyük dönüşüm - 1

Devamını Oku
29.04.2022
Gıda krizi ufukta

Gıda krizi ufukta

Devamını Oku
22.04.2022
Dış borçların yapılandırılması - 3

Dış borçların yapılandırılması - 3

Devamını Oku
15.04.2022
Dış borçların yapılandırılması - 2

Dış borçların yapılandırılması - 2

Devamını Oku
08.04.2022
Dış borçların yapılandırılması - 1

Dış borçların yapılandırılması (1)

Devamını Oku
01.04.2022
Demir – çelikte kriz kapıda

Demir – çelikte kriz kapıda

Devamını Oku
25.03.2022
Türkiye kıtlık riskiyle karşı karşıya

.

Devamını Oku
18.03.2022
Elektrik sistemi acilen kamulaştırılmalı

Elektrik sistemi acilen kamulaştırılmalı

Devamını Oku
11.03.2022
Savaş ekonomisi

Savaş ekonomisi

Devamını Oku
25.02.2022
Japonya ile STA imzalanmamalı

Japonya ile STA imzalanmamalı

Devamını Oku
18.02.2022
Ukrayna ile STA imzalamak yanlıştır

Ukrayna ile STA imzalamak yanlıştır

Devamını Oku
11.02.2022
Sanayi fiyatlarında kur geçişkenliği

Sanayi fiyatlarında kur geçişkenliği

Devamını Oku
04.02.2022
Devalüasyon rekabet gücümüzü artırmadı

Devalüasyon rekabet gücümüzü artırmadı

Devamını Oku
28.01.2022
Faiz ne kadar düşükse o kadar iyi midir?

Faiz ne kadar düşükse o kadar iyi midir?

Devamını Oku
21.01.2022
Yeni ekonomik model yanlış başladı

Yeni ekonomik model yanlış başladı

Devamını Oku
14.01.2022
Yanlış teşhis iyileşecek hastayı öldürür

Yanlış teşhis iyileşecek hastayı öldürür

Devamını Oku
07.01.2022