'Yeni Türkiye diyen tımarhaneliktir'
Selin Ongun
Son Köşe Yazıları

'Yeni Türkiye diyen tımarhaneliktir'

31.05.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Prof. Dr. İlber Ortaylı'yı katıldığı bir toplantının çıkışında yakalıyoruz. Söyleşmek için saatlerimiz yok. Zira Hoca söyleşinin ertesinde hızlıca üniversiteye gitmesi gerektiğini söylüyor. Görüşmemiz esnasında sık sık telefonu çalıyor. Arayanların talebi benzer: "Şu toplantımızda sizi aramızda görmek istiyoruz." Çantasından ajandasını çıkararak, randevularına bakıyor. Haziran'ın son günleri bile neredeyse dolu!

Prof. Dr. İlber Ortaylı ile yaptığımız söyleşinin dün yayımlanan ilk bölümünde Ortaylı'nın fetih gündemine dair değerlendirmeleri yer alıyordu. Söyleşinin bugünkü kısmında İlber Hoca'nın Türkiye'ye dair yanıtları var.

- Seçim meydanlarından yansıyan bir tartışma da Diyanet...

 "Diyanet İşleri Başkanı'nın arabası, Papa'nın uçağı var mıydı, yok muydu?" diye bir tartışma olmaz.

 - Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı'nı son olarak dini bir lider olarak niteledi.

Hayır efendim, Diyanet İşleri Başkanı dini lider değildir. Yüksek rütbeli bir memurdur. Din bilginidir. O da eğer iyi bilgin ise. Bir kere bunu bilin. Diyanet İşleri Başkanı birinci sınıf bir devlet memuru. Maaş göstergesi yüksektir. Hepsi bu kadardır. Fazla da çıkmayın! Lüzumsuzdur bu. İslam cemaatini de temsil etmez. Bir fetva makamıdır. Bir bilginler grubunun başıdır bu makam. Bunu ileriye götürmenin manası yok. Bunların hepsi bilgisizliğe dayanır. Çok açık.

 

"Sizinle alay ediyor"

- Önce araba polemiği vardı, sonra uçak oldu, şimdi dini lider tartışması... Bu tartışmadan ne anlamalıyız?

Sizinle alay ediyor. Ben ona daha uçak da vereceğim diyor. Onu da tartışsak, demek yat verecek, filan. (Gülüyor)

- Diyanet İşleri'nin Vatikan ile mukayese edilmesi nasıl açıklanır?

Hiçbir şeyle açıklayamazsın. İslam'da ruhban yoktur.

- Din alimlerinden topyekün gür sesle bu yanıtı veren niye çıkmadı?

Bunu tefsir edenler var. Fakat bizdeki din bilginleri biraz meşrebe göre su verirler. En çok güvendiğin adam yolda seni sükut-u hayale uğratır. Olmadık bir şeyi tasdik eder. Bu bir görgü meselesidir. Görgü de sadece çatal bıçak değil. Hayattaki tavrınızdır, yaşam biçiminizdir.

"Her yere üniversite kurulmaz"

- Görgüyü de fetih törenlerindeki estetik eksikliğini de açıklarken hep "kasabalılık" metaforuna atıfta bulunuyorsunuz siz.

Evet o çok kötü. Çünkü o insanları yarım yamalak çevreler. 200 yıldır üretimi durmuş, etrafla ilişkisini, ciddiyetini kaybetmiş ve maalesef bir de okullaşma adı altında 1950'lerden bu yana yarım yamalak kurumlarla, biliyorsun kasabalarda fakülte de kuruyorlar!

 - Geçenlerde "Öyle her yerde üniversite kurulmaz" demiştiniz. Bu nedenle mi?

Her yere fakülte kuruyorlar, here yere üniversite zaten kurulmaz. Çünkü Türkiye'de merkezin dışındaki kurumların kendi başına ne hükmü ne şahsiyeti ne de bir gelişme trendi vardır. Biz İngiltere'nin ya da Almanya'nın küçük kasabaları gibi değiliz. Bunlar bizde hakikaten merkezin çok dışındadırlar. Böyle yerde üniversite olmaz. Olunca zararlı oluyor, faydalı olmuyor. Çok önemli bir şey. Gençlerinizi iyi yerde yetiştirmiyorsunuz. Bu kasabada yetişen insanın zihniyeti de ona göre oluyor. Bu yırtılmaz mı; yırtılır, bunu değiştiren vardır. Ama kural umumiyetle maalesef böyledir.

- Kasabalılıktan kastınız tam olarak nedir?

Doğru düzgün tarım faaliyetlerinde bulunmayan, üretimi durmuş yer. Mesela Evliya Çelebi'nin tarif ettiği onlarca zanaat, usta, çırak, kalfa bulunmayan, bir üretim merkezi olmayan, çevresiyle bu anlamda üretim ilişkisini düzenleyemeyen yer demek. Boş yerde dedikodu da olur. Buranın insanı hiçbir biçimde üretimin içinde değildir. Mesela köylü yarın havanın nasıl olacağını bilir, iklimi tanır, çünkü öyle çalışır. Bunlar bu işleri bilmezler.

- Siyasetteki kasabalılık nedir?

O çevreden çıkan adamın politikacılığı da o kadar oluyor. Çevre endişesi yok mesela. Bak! (Eliyle sokağı işaret ediyor. Sol tarafı kaldırımda sağ tarafı yolda, trafiği kilitleyen sokaktaki kargo minibüsünü gösteriyor) Ufacık bir malzemeyi taşımak için koca minibüs, efendim trafik tıkanmış, sonra her yerde, kaldırımda minibüs...

"Uykularım kaçıyor çünkü..."

 - Bugünlerde nereye baksak parti bayrakları, seçim otobüsleri görüyoruz.

 Sanki burada kasabada seçim yapıyor. Ne diye davul çalıyorsun? Kaç kişi davulu duyuyor İstanbul'da? Ne diye bağırıyorsun, şangır şungur şarkıyla geçiyorsun. Kim senin şarkını dinleyerek mitinge gidiyor. Zaten kimse mitinge gitmiyor.

- Gitmiyor ise o kalabalıklar ne?

Onu getiriyor oraya. (Gülüyor) 1950'lerde oraya gidilirdi, getirdiklerinin haricinde. Şimdi sen onu getiriyorsun. Ben seni televizyonda dinliyorum zaten. Yetti, ben beş saat adam dinlemem. Yok öyle bir çılgınlık. Bu toplumda aklı başında adam beş saat oraya dikilip dinler mi? Velev ki çok sevip, bayılsa bile.

- "Biz hayatımızın içinde sandık demokrasisiyle doğan nesiliz" sözünüz eşliğinde soralım; sizin 7 Haziran'dan beklentiniz nedir?

Bizim neslimiz odur. Vallahi benim beklentim, huzur bozulmasın. Memleket karışmasın fazla şey beklemiyorum. Çünkü bu konuda endişelerim var.

- Yeni Türkiye tartışması ateşli biçimde sürerken sanki sizin "uykularım kaçıyor" sözünüz biraz ıskalandı. Uykularınız en çok neden kaçıyor?

Kaçıyor tabii! Asayiş olmayan yeri tahayyül edemem. Sıkıntı gelir gider. Kriz geçer. Kaç krizi atlattık. Fakat asayiş bozuldu, düzen gitti, ne yapacaksın? İnsanların bir hayatı var değil mi? Çocuğuyla, torunuyla bir hayat yaşayacak insanlar, bu kadar basit. Hadi geç başka soruya.

"Yeni Türkiye diyen ya megalomandır ya tamamen cahildir ya da tımarhaneliktir"

- Yeni Türkiye sözünü duyunca çileden mi çıkıyorsunuz siz?

 Çileden çıkıyorum. Hiç öyle bir şey olamaz. Bunu söyleyen adam ciddi değildir. Bunu söyleyen ya megalomandır ya tamamen cahildir yahut tımarhaneliktir. Bu lafa gerçekten inanan. Maalesef bunu taahhül etmek çok zararlıdır. Sosyal mühendisliğin, toplum mühendisliği gibi bir sakatlığın, diktatöryal eğilimin tezahürüdür bu. Bunu biz getirmiyoruz, bu var. Ama bunun kabul edilip devam ettirilmesi beni rahatsız ediyor. Ve siyasi sloganın bu olması beni daha da rahatsız ediyor.

- Neden?

Bir insanın, bir mütefekkirin, bir siyasinin hayal kurması, gelecek için çizimler yapması hakkıdır ve hatta görevidir. Ama bunu söyleyen adamların hiçbirinin doğru dürüst planını, kitabını, toplumsal dizaynını görmedim, okumadım ben. Ortada bir Yeni Türkiye'dir gidiyor. Hepsinin kendine göre yeni Türkiyesi var. Bunların kimine göre yeni Türkiye kadınların başını örtüp gezdikleri bir yer. Kimine göre herkesin namaz kıldığı bir yer. Kimine göre gökdelenlerin dikildiği bir yer. Kimine göre yeni Türkiye İslam birliğinin başını çeken bir memlekettir. Hepsi tartışılacak şeylerdir. Yeni Türkiye lafını eskiler de ediyordu. Onlar da hayalperestti. Bu gibi lafları etmeyi yasaklayacaksın bir kere. Yani nasıl yasaklayacaksın; "nedir kardeşim projeniz?" diyeceksin. Bunu polise yasaklatmayacaksın. Savcıya da yasaklatmayacaksın. Bir kere konsensüse gidilmesi lazım. Böyle konuşan bir adama "neyiniz var?" diyeceksin. "Bu palavrayı sıkıyorsun sıkıyorsun, arkasından ne geliyor?" denir. Şimdi bak Londra'da Hyde Park'ta ne var? Hyde Park'ın bir köşesinin adı ne; Speakers' Corner (konuşmacı köşesi). Herkes çıkıp orada konuşuyor. Biri çıkıp saçmalıyorsa, "ne istiyorsun, ne diyorsun?" diye sorarlar. Hyde Park'ta haftasonu tımarhaneden gelip çıkıp konuşan da var. George Bernard Shaw gibi önemli mizah ustaları da var. Birçok önemli filozofun, yazarın otobiyografisinde Hyde Park konuşmalarını görürsün. Oradaki Speakers' Corner'da bile insanların söyleyemeyeceği şeyleri bizde insanlar kürsülerden ciddi ciddi konuşuyor. Buna tahammül edilebilir mi?

- Gezi'de Speakers' Corner olsaydı?

E olamadı, çünkü ertesi gün üzerlerine birileri saldırır. Polis değil, polisten evvel bazı işgüzarlar saldırır.

- Polisten önce toplumun içinden insanlar mı saldırır?

Evet. Çünkü böyle bir eğitimi yok. Bu çok vakit alır. Burada kanun uygulanması lazım. Bir toplumda kanunun uygulanması lazım. Ben sana bir örnek versem şaşar kalırsın şimdi. Suudi Arabistan'da bir eve polisin girmesi hemen hemen imkansızdır. İlgililerden geçmesi için çok uzun bir prosedür ister. Öyle rastgele karakol, savcı vs. yok öyle şey.

- Bunu nereye bağlayacaksınız?

E kanun var! Çünkü "ev mahremiyet, haram" diyor. O toplumun dokusu, adeti neyse onu getiriyor.

- Son 12 yılda Türkiye'nin karakteri nasıl değişiyor?

Şöyle değişiyor. Gittikçe ayaklar baş olur lafı tutuyor. Yani birtakım insanlar birtakım partilere birtakım gruplara dayanarak işler yapmaya başlıyorlar. Bu kabul edilemez. Çünkü kanun ve nizam ihlal edilir. Çok açık. Eğer her elinde iktidar olan adam ortalığı değiştirmeye kalkarsa bunun sonu gelmez. Şimdi kadın minibüste şoförle kavga ediyor. Herif Karadenizli, "Karakola gidelim" diyor. Kadın, "Ben kime gideceğimi bilirim!" diyor. Hahahahaaa! İyi mi? Bu olmaz! (Gülüyor)

"Paran kadar konuş değil, bildiğin kadar konuş!"

- "Ayaklar baş olur lafı tutuyor" deyince siz, "Vay İlber Hoca'ya bak yine seçkin seçkin konuşuyor" denerek kulağınız çınlatılırsa?

Valla seçkini meçkini beni ilgilendirmez. Ben çok seçkin değilim. Yüksek mevkiim yok. Param da yok. Ama ben kanun ve nizam isterim. Herkesin karşıma çıkıp car car konuşmasına tahammül etmek zorunda değilim. Paran kadar konuş demişler, öyle değil. Bildiğin kadar, olduğun kadar konuş. O da çok açık.

- 7 Haziran'ın meşhur sorusu: HDP barajı aşacak mı? Ne düşünüyorsunuz?

HDP barajı aşsa da aşmasa da aynı şey olacak.

- Ne açıdan aynı şey?

Ne kadar uzlaşma olur, ne kadar gider? Ben bunu bilemiyorum. Herkesin üslubunu değiştirmesi lazım. Herkesin bazı şeylere itaat etmesi lazım. O da kanun ve nizamdır. Demokraside sandık bir fact'tir. Gördün işte İngiltere'de. İnsanlar yalan söylüyor verdiği reyi gizliyor. Bu demokrasinin ana vatanında olan şey. Daha iyisi de yok, alternatifi yok bu işin.

 "Hep tarihi bir olay yaşar bu Türkler, tarih bilmezler!"

- "Bu tarihi bir seçimdir, bu seçim çok önemli" kısmını soralım?

Hııımmm herkes tarihi değiştiriyor! Herkes Kanuni Sultan Süleyman. 1950'den beri hep bunu gördük. Sonunda en sakin konuşan adamları anlıyoruz. Mesela Süleyman Demirel'i filan. Hepsi böyle. Bağırırlar çağırırlar. "Büyüyor, değişiyor. Tarihi bir olay!" derler hep. Hep tarihi bir olay yaşar bu Türkler, tarih bilmezler. Herkesin çocuğu dahidir ya bizde, onun gibi bir şey bu.

- Bugün seçim atmosferinde tüm kürsülerde konuşulanlarla, tüm liderleriyle parti parti ne görüyorsunuz?

Ben liderlerin içinde gerçekten çok sürükleyici bir sima görmüyorum. Millet biraz da Mahmutpaşa pazarında bulduğuyla yetiniyor. Bu çok açık bir şeydir. Mahmutpaşa pazarından saray-ı amiredeki parçalara benzer bir şey çıkmaz. Dior, Coco Chanel de çıkmaz. O havada gidiyoruz. Tabii büyük bir abartma var. Abartmayı da seviyoruz. Seçimde de o olur. Netice itibari ile bu demokrasidir. Birine rey vereceksiniz. Bugün mesela yine gördüm. Metin Bey (Şentürk) didiniyor, engellilerin adayı olarak ikinci bölgede çıktı. Bilmiyorum kaç kişi kendisinin yanında onunla çalışıyor, kaç kişi onu destekleyecek? Bu bile çıkar ortaya. Ve çıkması gerekir. Demokrasi bu.

- Medyadan simalar da oylarını açıklıyor. Belki de oyların renginin ilk kez bu denli açık olduğuna tanığız. Ne diyorsunuz?

Sorunca söyleyen var, ama bir de sormadan söyleyenler var.

- Size sorulduğunda, "Benim oyum mukaddes" diyerek yanıt vermediniz.

Evet öyle dedim sorduklarında. Çıkıp da şuna oy veriyorum mu diyeceğim?

- Kenan Evren'in ölümünün ardından sizce kamuoyundaki en ikiyüzlü tavır neydi?

Adamla bir zamanlar halli hamur olanlar "Bunu mahkeme edelim" diye tutturdu. Sonra arkasından kimisi "iyi ki öldü" diyor, kimi de "efendim aslında iyiydi" diyor. Anlamak mümkün değil. Bir anayasaya yüzde 92 nasıl evet denir; onu da bilmiyorum. Sanki bu anayasayı yapanlar dünyanın en büyük anayasa uzmanları. İnanılmaz, yüzde 92! Sonra da "Biz korktuk morktuk" diyorlar. Yalan da söylemesinler.

 "Müzedeyken de tonla eleştirim vardı"

- Topkapı Sarayı Müzesi yönetimindeyken siyaset ve Ankara ile ilgili bilmediğiniz bir şey öğrendiniz mi?

Öğrendim. Katiyen tayin ederken liyakata dikkat edilmiyor. Bu dönem dikkat ettiğim, her yerde gruplaşma var. Her şey için gruplaşıyorlar. Yani hiçbir yolsuzluk ya da yolulluk tek başına yapılmıyor. Ve liyakat sistemi diye bir şey yok.

- Yeni Türkiye tartışmasında sizi çok sevenlerden de gelen şu tenkite ne dersiniz? "Koskoca İlber Hoca neden eleştirisini 'b.k kurarsınız' diyerek ifade etti?"

İşim var diyorum, kadın "bu evrak için ne diyorsunuz" diyor. (Yenişafak gazetesinde yer alan "Atatürk zehirlenerek öldü" haberine işaret ediyor) Bir daha arıyor.

- Telefonda mıydı bu diyalog?

Evet, anlamıyor musunuz?

- Yani siz bir kayıtta değil miydiniz?

Hayır efendim. Siz bunun bir röportaj olmadığını anlamıyor musunuz? Onu kaydediyor, en aşağılık şey, dolandırıcılık.

- Ya aklından "İlber Hoca müze müdürüyken böyle eleştirel bir portre sergilemiyordu?" diye geçenler?

Tonla eleştirim vardı. Edep ve erkan dahilinde tabii. Şimdi de ona dikkat ediyorum. Fakat müze müdürlüğü bazıları için mevki olabilir. Görgüsüz adam çok. Müze müdürlüğü mevki değil, hizmet yeri onun için de, mistik bir yaklaşım lazım. Müze müdürlüğü benim için mistik bir meditasyon, çok önemli bir şey. Herhangi bir müdürlük gibi değil. Hadi yeter artık sorduğun. Daha üniversiteye gideceğim!

Yazarın Son Yazıları

'Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok'

Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok. Ölenler de kavgaya vesile

Devamını Oku
03.07.2016
“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

Devamını Oku
27.06.2016
"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

Devamını Oku
20.06.2016
Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Devamını Oku
13.06.2016
"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

Devamını Oku
05.06.2016
Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Devamını Oku
30.05.2016
İslamcılık çöktü

İslamcılık çöktü

Devamını Oku
21.05.2016
AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

Devamını Oku
20.05.2016
Abdullah Gül biliyordu

Ahmet Sever: Gül, işlerin bu noktaya gelmesine şaşırmadı

Devamını Oku
10.05.2016
Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Devamını Oku
08.05.2016
MHP'li Oğan: MHP’deki değişim AKP’nin sonu olur

MHP'li Oğan: Bizim de paralele teslim edecek partimiz yok

Devamını Oku
18.04.2016
'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

Devamını Oku
11.04.2016
'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

Devamını Oku
07.04.2016
'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

Devamını Oku
04.04.2016
‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

Devamını Oku
28.03.2016
Ülkemizi küçük düşürmeden...

Kısa süre önce annesini yitirdi Sezen Aksu. Başsağlığı için aradığımızda en çok onu söyledi: “Buradan da geçeceğiz..” Tutuklu akademisyenlerden Doç. Dr. Esra Mungan “İlk kez yaşamımda 50 saat kitap okumadım. Psikolojik işkenceydi” diyor. Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı ise “Ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış cahil halktır” görüşünde.

Devamını Oku
28.03.2016
Çıkış için üç anahtar

Çıkış için üç anahtar

Devamını Oku
21.03.2016
Enkaz altındayız

Enkaz altındayız

Devamını Oku
20.03.2016
‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

Devamını Oku
14.03.2016
'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

Devamını Oku
07.03.2016
'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

Devamını Oku
29.02.2016
'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

Devamını Oku
22.02.2016
'Türkiye yeni soğuk savaşta cephe ülkesi, Rusya'nın kuşatması altında'

Irak işgalinde Bağdat büyükelçimiz olan Çeviköz: Türkiye’nin YPG’yi vurması IŞİD’e alan açmak olarak yorumlanabilir

Devamını Oku
15.02.2016
'Ambulans gelir yaralıları alır diye 5 gün bekledim'

Eski DBP Eşbaşkanı Emine Ayna siyasetten çekilmesinin ardından ilk kez konuştu

Devamını Oku
08.02.2016
'Esad'ın Suriyesi Rusya'nın mandası oldu'

Özülker’e göre Türkiye, Esad’la PYD arasında seçim yapma noktasına gelebilir.

Devamını Oku
01.02.2016
Genel başkanlık mı? Aman Allahım!

CHP’nin yeni parti sözcüsü Böke, “Partililerin desteklerinden müthiş onur duyuyorum” dedi.

Devamını Oku
25.01.2016
‘Feryat ediyorum, başaramadık Türkiye’ye yazık, hepimize yazık...’

Demokratik Toplum Kongresi EşBaşkanı Dicle Cumhuriyet’e konuştu: “Halklarımıza barış hediye edemedik. Bazen düşünüyoruz, ölüm orucuna mı yatsak? O top sesleri gelirken evde yatağa girmekten utanıyoruz...”

Devamını Oku
18.01.2016
‘Kin gütmem, demek partim bu duruma gelmiş derim, geçerim’

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış: "Türkiye mezhepçilik yapıyor algısı var. Bizim o algıyı derhal ortadan kaldırmamız lazım. Suudi Arabistan ve İran’a eşit mesafede durmazsak bu algı daha da güçlenir...”

Devamını Oku
11.01.2016
'Necip Fazıl yaşasaydı Erdoğan’ı desteklemezdi'

2015 yılı ile birlikte Altan Öymen 83’ünü, Hüsamettin Cindoruk da 82’sini tamamlarken konuştuk

Devamını Oku
04.01.2016
‘Hemen adım atılmazsa şu anki durumu mumla ararız’

Cumhuriyet, CHP ve HDP’nin Diyarbakır il başkanlarını bir araya getirdi. CHP, HDP ve Hüda-Par’lı temsilciler “Kaybedecek vakit yok” diyor. Vatandaş, yaşananların taraflı haberleştirilmesinden bıkkın.

Devamını Oku
28.12.2015
Bir yol var: Yaşamak ve yaşatmak...

Sezen Aksu Cumhuriyet'e yazdı: Düşmanlık, öldürmenin rasyonelleştiği o pusuda pazarlanıyor.

Devamını Oku
21.12.2015
'Fokurdayan tencere patlar'

Eski BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Sözcüsü Metin Çorabatır: “Entegrasyonu yapmazsak sosyal patlamalar olacak. Açlık düzeyinde yaşayanlar, okulsuz çocuklar, hastalananlar... Entegrasyon olmazsa bu fokurdayan düdüklü tencere patlar.”

Devamını Oku
14.12.2015
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş: O barikatları anlamak gerek

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Mesele artık sadece Öcalan değil, o barikatları kuranlar 90’lı yılların taş atan çocuklarının öfkeyle büyümesidir.

Devamını Oku
08.12.2015
'Devlet sırrı da yok casusluk da'

Eski MİT Müşteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Demokratik ülkelerde, istihbarat teşkilatlarının yasadışı faaliyetleri yargılanır, otoriter ülkelerde tartışması olmaz.

Devamını Oku
06.12.2015
Dink’ten Elçi’ye güvercin kasapları

DP milletvekili Mithat Sancar, Tahir Elçi’nin katledilmesinin aklına Hrant Dink’i getirdiğini söyledi.Sancar, “Bir başlık koymak gerekirse: Güvercinler ve güvercin kasapları...” dedi.

Devamını Oku
30.11.2015
Ruşen Çakır: İslam yok ortada iktidar savaşı var

İslamcı hareketler konusundaki uzmanlığıyla tanınan Ruşen Çakır’a göre geçen 13 yılda İslami hareket büyük bir meydan okuma ile iktidarı ele geçirdi, sonunda devlet oldu. Cemaat ile AKP savaşı ise İslami hareketin birikimlerini sıfırladı. Şu anda hükümet kazanıyor gibi görünse de iki taraf da kaybediyor.

Devamını Oku
23.11.2015
'HDP'yi sakatladılar'

Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner: Kandil’dekiler, AKP’ye ‘senin savaş oyununda yokum’ deseydi, HDP büyük bir manevrayla inisiyatif sahibi olacaktı.

Devamını Oku
16.11.2015
Ahmet Tezcan: Erdoğan'ın dar uçak kadrolarını oluşturanlar işlerini yapmadı

Ahmet Tezcan'a göre Başkanlık: Erdoğan dışarıya set çekmek istedi

Devamını Oku
12.11.2015
‘MKYK’de Tayyip Bey’e çekilseniz diyenler vardı’

Erdoğan’ın eski basın danışmanı, gazeteci-yazar Ahmet Tezcan: Nokta günlükleri vaziyeti nasıl sorguladıklarının göstergesi. Arınç’ların kopacağına inananlar bunu atlıyor.

Devamını Oku
11.11.2015
‘Demokrasiyi sürdürmek mümkün mü, sanmıyorum’

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu: 1 Kasım itibari ile Türkiye hâkim parti sistemini geçti. AKP hegemonyacı bir parti olmaya doğru gidiyor.

Devamını Oku
10.11.2015