Düzyatan Gazi’nin ABD seferi
Tayfun Atay
Son Köşe Yazıları

Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

08.07.2018 22:55
Güncellenme:
Takip Et:

Cuma günü Ertuğrul Özkök yazdı ya, TRT’nin “resmen fenomen” dizisi Diriliş Ertuğrul’un “Ertuğrul Gazi”si Engin Altan Düzyatan, hamile eşi Neslişah Alkoçlar’la birlikte Los Angeles’ta imiş... Neslişah daha erken gitmişti; Ertuğrul, pardon(!) Engin de dizi final yapar yapmaz soluğu orada aldı. Son gelen haberlere bakılırsa doğumun da orada olacağı anlaşılıyor.

Hâlbuki Neslişah Alkoçlar, Mayıs’ta 3 yaşındaki oğlu ile beraber ABD’ye uçtuğunda basına yansıyan haberler, haziran sonunda Türkiye’ye dönmenin planlandığı, çünkü doğumu İstanbul’da yapmak istediği şeklindeydi. Anlaşılan karar değiştirmişler. Temmuz ortasına geliyoruz ve onlar, ailecek Los Angeles’ta.

Doğumun orada olması, bebeğin Amerikan vatandaşlığı alması demek... Tabii bu, Özkök’ün tabloya hafif bir fırça dokunuşunda bulunmasının da etkisiyle tam bir sosyal medya tartışmasının (elbette “geyiği”nin de) önünü açtı. Yıllardır ekranlarda Osmanlı-İslam yüceltisi yapılan ve herkesi evde ekran karşısında neredeyse elde yalın kılıç/ pala seyre sevk eden bir dizinin, rolüyle alabildiğine özdeşmiş başrol oyuncusu nasıl olur da çocuğunun doğumunu “diyar-ı küffar”da gerçekleştirtirdi? Yavrusunu nasıl yabancı doktorlara emanet ederdi?!..

***

Tartışmalarda bir aktör ya da aktrisin kurguda üstlendiği hayalî karakterle gerçekte kendisi olarak yaşadığı hayatın içindeki tercihleri arasında bağ, uyarlılık, tutarlılık aramanın son derece abuk ve kabul edilemez olduğu vurgulanmakta. Özkök de yazısında aynı doğrultuda hareket ederek bunu sorgulama cihetine gitmemiş (yine de bazı dolaylı imalarda bulunduğu söylenebilir!).

Doğru mu, doğru.. Söz gelimi kimse İslam dünyasında ve tüm Müslümanların gönlünde “Hazreti Hamza” karakteriyle taht kurmuş Anthony Quinn’den namazlı-niyazlı, taharetli bir yaşam sürmesini beklemedi ya!..

Ancak yine de “Ertuğrul/Engin Altan” bağlamında göz ardı edilemez bir fark var.

O farkı fark ettirmeden önce yalnız, bazı dipnotlar düşelim!..

***

Bu topraklarda vatandaş sık sık perdede ya da ekranda ne görüyorsa, gördüğünü ona gösterenle, yani rol kesenle özdeşleştirmiştir.

Rahmetli Erol Taş’ın sokaklarda çektikleri mesela!.. Ya da Cüneyt Arkın’ı “Malkoçoğlu” diye baş tacı etmeler, ülfete mazhar kılmalar...

Kurtlar Vadisi’nde mafya babası “Çakır” (Oktay Kaynarca) öldürülünce gıyabi cenaze namazı kılmalar...

Yine de bunların hiçbirisi, Muhteşem Yüzyıl dizisinde “Kanuni” rolü ile unutulmazlaşmış
Halit Ergenç’in başına gelen kadar müthiş değildir.

Dizinin seyrin zirvesinde olduğu, ama sokaklarda da Gezi patlamasının yaşandığı günlerdi. Ergenç, olayları yatıştırma yolunda arabuluculuk çabasına soyunmuş grupla o dönem başbakan olan Erdoğan’ın huzuruna çıkıp bir-iki de laf etme “cüret”ini gösterdiğinde nasıl tekdir ve tedip edilmişti “Reis” tarafından, hatırlayın:

“Sen Osmanlıca biliyor musun, asıl ondan haber ver!..”

***

Malum, Tayyip Erdoğan hiç mi hiç haz etmedi Muhteşem Yüzyıl’dan... “Tarihimizi yanlış aktarıyorlar, ceddimizi küçük düşürüyorlar” dedi durdu hep. (Hâlbuki dizi Yunanistan’da da Osmanlı yüceltisi yapıyor diye protesto edilip yasaklanmak istenmişti!)

İşte Diriliş Ertuğrul bir bakıma Muhteşem Yüzyıl’a karşı kotarılmış bir “kontra-kurgu”dur. Aslında çok yabancımız da değildir. Sinemada, hem de bu iktidarın “parantez arası” saydığı o “Eski Türkiye” günlerinde üretilmiş bir dolu karşılığı da vardır: Tarkan, Karaoğlan, Kara Murat, Malkoçoğlu, Battal Gazi...

Muhteşem Yüzyıl elbette dizi film tarihimizde büyük bir iz bırakmış ve pek çok farklı yönden ele alınabilecek önemli bir dizi. Ama belirtmekten de kaçınmayalım ki “oryantalist” yanları olan bir diziydi o.

Diriliş Ertuğrul ise “oksidentalist” bir dizi; yani Batı-Hristiyan dünyasına/insanına/ kültürüne kötüleyici, küçümseyici, aşağılayıcı, itibarsızlaştırıcı, değersizleştirici, ötekileştirici bir bakış, anlayış ve kurguya sahip...

Muhteşem Yüzyıl’ı lânetleyenler, Diriliş Ertuğrul’u bu “oksidentalist” motivasyonu nedeniyle alkışladıkça alkışladılar. Başta da “Reis”... O, defalarca övdü diziyi; seti ziyaret etti; “Ertuğrul Düzyatan”la resimler çektirdi; torununun, diziyi izlemek ne kelime, tekrarlarını bile izlediğini ballandıra ballandıra anlattı.

***

Dedik ya, burası Türkiye. Sonuçta Halit Ergenç nasıl o istenmedik “Süleyman” tiplemesiyle gazaba uğradıysa, Düzyatan da istendik “Ertuğrul” tiplemesiyle hem çok ama çok iyi “kazandı”, hem de bol bol taltife mazhar oldu.

Her yerde de gereğini yaptı!

Allah’tan henüz Osmanlıca öğrenmesini gerektiren bir dönemde rol kesmiyordu!.. Sadece “şive” edindi. Kocca bir sakal bıraktı ve reklamlarda bile o sakalla karşımızda oldu (Ama Los Angeles’tan fotoğraflarına baktım, o sakalı usulüne uygun ve gayet “Avrupai” şekilde inceltmiş!).

Kısaca Düzyatan, dizideki rolünü gözümüzün içine baka baka hayatın içine taşıdı. Evet, biz hiçbir zaman “Hazreti Hamza”yı canlandırarak sinema tarihine geçmiş Anthony Quinn’i “İkindi okundu, haydin namaza” deyip caminin yolunu tutarken görmedik. Ama Düzyatan’ı, Anadolu şehir girişlerinde cirit ekibi, mehter takımı eşliğinde muazzam kalabalıklarla takviyeli törenlerle karşılanıp kendisine “takdim edilen” Kayı Boyu bayrağını öpüp başına koyarken gördük!..

Hâl böyle olunca müsaade edin de “Gazi’mizin yavrusu”nun “taharetsiz yaban eller”de dünyaya getirilme tercihi üzerine de kaşlar kalksın!..

***

Biz dizi evrenimizde Engin Altan Düzyatan’ı “Ertuğrul Gazi” olmadan önce, “Eeeengiiin Aaaaltaaan Düzyataaan, Engin Altan Düzyatannn” olarak tanıdık.

Artık onu bir cihan imparatorluğuna doğuş verecek “sulb”ü taşıyor olma mes’uliyetine sahip Osmanlı ceddi olarak biliyoruz!..

Eskiden onu cıngıl cıngıl “Eeeengiiin Aaaaltaaan Düzyataaan...” diye karşılayan fanların yerinde şimdi ona “Soy soylasın, boy boylasın benim Ertuğrul beyim” diye sancak sunanlar var.

O yüzden bu “Los Angeles seferi”ni yorumlamakta güçlük çekiyoruz.

Belki “Dârü’l-Harb”i, “Dârü’l-İslâm” yapma yolunda bir öncü girişimdir?!..

Kim bilir belki de dizi üzerine art arda kalem oynattığım bir dönemde yazdıklarıma katkı vermiş sosyal bilimci ve tarihçi dostum, Prof. Suavi Aydın’ın sözlerinden çıkan bir kerametin tecellisidir!..

Diriliş Ertuğrul dizisine binaen, “Maalesef bu ‘özcü’ kurguların tamamı, tarihsel gerçeklikler alanını bir yana koyup ‘revivalizm’in [‘Dirilişçilik’ yani!] cazibesi altında her türlü eleştirel bakışa kulak tıkıyor, hatta saldırıp yok sayıyor” demişti Suavi... Ve şöyle noktalamıştı:

“Dizideki sarışın başrol oyuncusunun Asya’dan yeni kopup gelmiş bir Türkmen reisini ne kadar temsil edebileceği de ayrı bir konu!..”

Bu sözü hatırlayınca, acaba Los Angeles gidişi kahramanımız açısından (elbette “kültürel” olarak) geçici mahiyette de olsa bir “aslına rücu” mudur diye düşünmeden de edemiyor insan...

Her neyse, hâlâ vakit var mı hamilelik açısından, bilemiyorum, ama umarım doğum için dönerler de biz mahcup oluruz!..

Yazarın Son Yazıları

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Devamını Oku
10.09.2018
Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Devamını Oku
05.09.2018
Betona tapanların mabedi yapıldı

Betona tapanların mabedi yapıldı

Devamını Oku
03.09.2018
Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Devamını Oku
20.08.2018
‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

Devamını Oku
15.08.2018
Doların da Allah’ı var!

Doların da Allah’ı var!

Devamını Oku
13.08.2018
‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

Devamını Oku
08.08.2018
Üniversite pazarı

Üniversite pazarı

Devamını Oku
06.08.2018
Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Devamını Oku
01.08.2018
‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

Devamını Oku
30.07.2018
‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

Devamını Oku
25.07.2018
Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Devamını Oku
23.07.2018
Meşihat makamı

Meşihat makamı

Devamını Oku
18.07.2018
‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

Devamını Oku
16.07.2018
Ters köşe (10.07.2018)

‘Cülus töreni’

Devamını Oku
10.07.2018
Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Devamını Oku
08.07.2018
Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Devamını Oku
04.07.2018
Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Devamını Oku
02.07.2018
‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

Devamını Oku
26.06.2018
Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Devamını Oku
25.06.2018
‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

Devamını Oku
25.06.2018
‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

Devamını Oku
11.06.2018
Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Devamını Oku
06.06.2018
Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Devamını Oku
04.06.2018
Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Devamını Oku
30.05.2018
Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Devamını Oku
28.05.2018
İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

Devamını Oku
23.05.2018
‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

Devamını Oku
21.05.2018
Eğlenceli ciddiyet: İnce

Muharrem İnce’nin mevcut iktidar ağzı karşısında en büyük avantajı, yerli ve milli “mizah duyusu”na sahip olması. Sanki Erdoğan, hiç beklemediği bir “lügat”le karşı karşıya kalmış gibi geliyor bana. Öyle hissediyorum.

Devamını Oku
17.05.2018
İnanç borsası nefslere açılırken…

İnanç borsası nefslere açılırken…

Devamını Oku
16.05.2018
‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

Devamını Oku
13.05.2018
‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

Devamını Oku
09.05.2018
Eşeğe kurban olun!

Eşeğe kurban olun!

Devamını Oku
07.05.2018
Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Devamını Oku
02.05.2018
Hitler’i anıyoruz (!)

Hitler’i anıyoruz (!)

Devamını Oku
30.04.2018
Biz tarihin yüzüne bu fotoğrafla bakacağız

Eve dönüş yolunda...

Devamını Oku
25.04.2018
‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

Devamını Oku
23.04.2018
Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Devamını Oku
18.04.2018
ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

Devamını Oku
16.04.2018
Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Devamını Oku
11.04.2018